Mavi Köpeğin Gözleri / Ojos de Perro Azul / Eyes of the Blue Dog


Yazar: Gabriel García Márquez
Çeviri: Emrah İmre
Orijinal Dili: İspanyolca
Basım Yılı: 1974/ Türkçe Basım: 2011
Yayınevi: Can Yayınları

Gabo'ya olan hislerim hep karmakarışık olmuştur; an gelir çok severim, an gelir onu terkedip bi' daha tek bi' kitabının kapağını bile açmamak isterim.
Durumumuz, birbiriyle sürekli kavga edip birbirine ağzına geleni söyleyen ama birbirinden de bir türlü kopamayan-vazgeçemeyen sevgililer gibidir diyebilirim... Elbette, bu ilişkide ağzına geleni söyleyen o saygısız taraf benim.
Aylarca okumam, sonra döner dolaşır -sanki okuyacak hiçbi' kitabım kalmamış gibi- yine bi' kitabını elimde bulurum ve bile-göre yine aynı döngüye girerim.

Mavi Köpeğin Gözleri'nde de aynı döngüyü yaşadım. Bu kitap bana Lale Abla'mdan doğum günü + ev hediyesi olarak geldi. Kelimenin tam anlamıyla sürpriz kitap idi. Başıma geleceği iyi bildiğimden aylarca rafta beklettim ama iki gün önce bi' baktım ki elim bu kitaba gitmiş.

Yine aynı bıkkınlık hissi bastı içimi, yine küfretme ihtiyacı!..
Çünkü, yine 'Ölüm',
Yine 'Portakal ağacı' ve ağacın ekşi, serinlik veren meyvesinin, 'Portakalın tadı',
Yine 'Toprak yiyen karakterler', yedikleri mezar toprağı...
Yine 'Çürüme', bilinçliyken ölme ve bu çürümeyi an be an hissetme,
Yine 'Zamandan ve mekândan ayrılma, boyut değiştirme',
Yine odanın bi' yerinde durmadan öten o 'Cırcır böceği',
Yine pencereden odaya dolan 'Nemli toprak, menekşe ve gül kokuları'...

Yine ittire-kaktıra okumaya çalıştığım sayfalar, yine sanki Gabo bi' güzel kafayı bulmuş da ne yazdığının kendi bile farkında değilmiş gibi birbirine yabancı, bunalım yüklü cümleler, yine kafamda dönen ''yazar tam da bu cümleden sonra kalemini elinden bıraktı ve gidip kendini astı'' düşüncesi...

Yakın bi' arkadaşımın kelimesi kelimesine söylediği gibi: ''Ölüme övgü için yazılan kitapları sevmiyorum!''

Mavi Köpeğin Gözleri, Gabo'nun ilk yazdığı 12 hikayeden oluşuyor. 
Açık söyleyeyim; kitaba ismini veren öyküyü ve ''Arka Kapak Yazısı''nda da görebileceğiniz gibi, Gabo'nun ''Yüzyıllık Yalnızlık'a değişmem!'' dediği 'Çullukların Gecesi' öyküsünü okumak için okumaya devam ettim.

Ve...
Bam!
Çarpıldım!

İlk defa -ama hayatımda ilk defa- ''Bu öykü benim için yazılmış!'' dediğim öyküyü buldum.
İnanamıyorum! Hâlâ inanamıyorum!
Kitaba adını veren ''Mavi Köpeğin Gözleri'' öyküsü benim için yazılmış, hem de 1950 yılında. Okuduğum 7 öykü boyunca demediğim laf bırakmadığım Gabo'ya, bu öyküyü okuduktan sonra yine aşık oldum.
Yine ''Boşuna Gabo olmadı o'' dedim, yine gönlünü aldım... Fakat yine, aylarca elime Gabo kitabı almayacağım, buna da adım gibi eminim.

Bu dünyadan bi' ''Gabo'' geçti... 
''Bir öykümü senin için yazdım, okuduğunda kendini bulacaksın.'' deyip de geçmiş meğer duymamışım; okudum-anladım.
Ah Gabo...
Teşekkür ederim!

Hanimiş: Lale Ablacığım çok teşekkür ederim :)

Arka Kapak Yazısı:
''Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmediğimiz bir yerde oturduk. Yanımızdan birçok ses geçti. 'Çulluklar gözlerimizi oydu,' dedik. Seslerden biriyse şöyle dedi: 'Bunlar gazeteleri fazla ciddiye almışlar.' Sesler ortadan kayboldu. Bizse öylece, omuz omuza oturmaya devam ettik."

Rüyalar, kazalar, pişmanlıklar, inanç, özlem ve ölüm... Büyülü gerçekliğin gizemli ve puslu atmosferlerle buluştuğu bu öykülerde Gabriel García Márquez, yatalak bir genç adam, kedisinin bedenine girmek isteyen bir kadın, evladının ölümünün yaraladığı bir anne, ikizi ölen bir kardeş, gözleri çulluklar tarafından oyulan üç adam, kurbanını sabırla bekleyen ölüm meleği gibi birbirinden çok farklı kurgusal ve mitolojik kahramanlara gönderme yapan kişiliklerin, bedensel ve düşünsel hassasiyet anlarını anlatıyor.

Yazarın ilk eserlerini barındıran Mavi Köpeğin Gözleri, Márquez'in 1947-1955 yılları arasında yazdığı on iki öyküden oluşuyor. Kitap, tarzı, temaları, karakterleri ve bilhassa yazarın "Yüzyıllık Yalnızlık'a değişmem," dediği "Çullukların Gecesi" öyküsüyle bir Márquez şenliği.''

Altını Çizdiğim Cümleler:
''Artık bir yetişkin olduğunu hatırladı. Yirmi beş yaşındaydı; yani daha fazla büyümeyecekti. Yüz hatları iyice yerine oturmuş, çehresi vakur bir ifadeye bürünmüştü. Ama sağlığına kavuşunca oturup çocukluğundan bahsedemeyecekti. Çocukluğunu hiç yaşayamamış, ölü olarak geçirmişti.''

''Birden güzelliğinin kendisi için yük olmaya başladığının farkına vardı. O acı güzelliği, bir tümör gibi, bir tür kanser gibi canını yakar olmuştu.''

''Yarın bu sokaklardan uyurgezerler gibi ağır düşler içinde geçeceğim, hayvansı ve isyankâr açlığımla geceyi yudum yudum içeceğim, isyankârlığım yüzünden zorla kendimi yakışıklı hissediyordum, kokainle kaplı acı gökyüzünün altında yakışıklı ve yalnızdım. Hayır. Zaman ve mekân!..'' ''Bu iki sözcüğü telaffuz etmeye cüret eden de kim? Onlardan ne kadar korktuğumun farkında değil misiniz? Ama hayır, zaman ve mekân diye bir şey yok. Zaman ve mekân! Mekân ve zaman... Böyle baş aşağı kalsınlar, onları nalları havaya dikmiş halde görmeye bayılıyorum!''

''Onu tanımlayan, hayvanlar âleminde kati ve tartışılmaz bir noktaya yerleştiren, birçok sistemin bileşiminden oluşan akıl almaz yapısını hayatta tutan ve şekilleri belirgin organları sayesinde akıllı hayvanlar hiyerarşisinde yukarıda kalmasını sağlayan şey bu dünyevi, somut varlığıydı işte.''

''Bekârdan ne kastettiğinize göre değişir,'' diye karşılık verdi boyacı, başını kaldırmadan.
Natanael sigarasından bir fırt çekti. Dirsekleri dizlerine dayanacak şekilde öne doğru eğildi. ''Evli olup olmadığınızı kastediyorum.''
''Öyleyse işin rengi değişir,'' dedi delikanlı ve müşterisinin yeniden ayak değiştirmesi için sandığı fırçasının tersiyle tıklattı.
''Bu durumda bekârım, evet,'' dedi.''

''Dünyanın bir şehrindeki bütün duvarlarda bu sözcükler yazılı olmalı: 'Mavi köpeğin gözleri''' dedim.
''Yarına sözcükleri hatırlarsam seni aramaya başlayacaktım.'' Kadın yeniden başını kaldırdı, dudaklarının arasındaki sigarayı tüttürüyordu. ''Mavi köpeğin gözleri'' diyerek iç geçirdi; sigarası, aşağıya doğru sarkmış; tek gözü yarı kapalı halde anılara dalarak.''

''Sana dokunmak istiyorum,'' dedim yeniden. ''Her şeyi kaybedeceksin,'' dedi. ''Artık bir önemi yok,'' dedim. ''Tekrardan buluşabilmek için yastıklarımızda dönüp durduğumuz yeter artık.'' Sonra elimi şamdanın üstünden ileri uzattım. Kadın kımıldamadı. ''Her şeyi kaybedeceksin,'' diye tekrarladı, daha ben ona dokunamadan. ''Şamdanın öteki tarafına geçersen dünyanın kim bilir hangi köşesinde uyanacağız.'' Ama ben, ''Önemi yok,'' diye üsteledim. O ise, ''Yastıklarımızda dönüp durursak yeniden buluşacağız. Ama sen uyandığında bunu unutmuş olacaksın,'' dedi.

''Dışarıda, rüyasında kırlar gören bir kadın var,'' dedi. Kollarını alevin üstünde kavuşturarak konuşmayı sürdürdü: ''Hep kırların ortasında bir evde yaşamayı arzulayan ama şehirden bir türlü çıkamamış bir kadın o.''

''Uyandığında rüyasında gördüğü hiçbir şeyi hatırlamayan tek erkek sensin.''

''Günlerden pazar olduğu ve yağmur durduğu için mezarıma bir demet gül götürmeyi düşünüyorum.''


Keyifli okumalar :)

Görsel: Sahibinin sesi - Sittirella marka

5 yorum:

  1. O değil de güzel okuyorsun :) Öyküleri ile başlamak isterdim Marquez okumaya ama rafımda Yüzyıllık Yalnızlık var. Gerçi onu da çok merak ediyorum hakkında bildiğim tek şey bir sürü aynı isimden kişiler varmış bu yönüyle okuması zormuş. Öpüyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyamıyorum aslında :/
      Okumaya yeterince zamanım kalmıyor, buna üzülüyorum.
      Gabo okumaya başlamak için Yüzyıllık Yalnızlık'ın iyi bir seçim olduğundan emin değilim.
      Ben olsam kısa öyküleri ile veya Kırmızı Pazartesi ile başlamayı tercih ederdim :)

      Sil
  2. Ben Garcia'ya bayılırım benim için en favori kitabı ;''Kolera Günlerinde Aşk''tır.Bir öyküde olsun insanı yakalayabilmek de onun mahareti.
    Yüzyıllık Yalnızlık okumanın kuralı isimlere takılmayacaksın,akışa bırakacaksın. Dönüp dönüp soyağacına bakmaya kalkarsan kitaptan kopuluyor. Bu da Yeraz'a bir tavsiye olsun.
    Öptüm çok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeraz mesajını almış Lale Ablacığım :)
      Tekrar teşekkür ederim, özellikle de öykümü bulmama aracı olduğun için :)
      Sevgilerimle.

      Sil
  3. Teşekkür ederim ikinize de:) Sevgiler:)

    YanıtlaSil

Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...