Bebek müjdesi bekleyenler...



Niyet ettim gayet ciddi bir gönderi yapmaya...
Başlamadan; az sonra aklıma geleni söyleyeceğim konuda elbette istisnalar var, onları ayrı tutarım.

Bir süre önce anneciğimle iki saat kadar sohbet ettik, dedikodu yaptık :)
Kardeşimden, kardeşimin tatlı kızından, ne çabuk büyüdüğünden konuşurken konu bir anda 'bebek' meselesine geldi.

Şimdi efenim, bizim -evlilikte  dört yılı devirmiş genç bir çift olaraktan- hala!!! bebek sahibi olmamızı dört gözle bekleyen insanların olduğu malum aile çevresinde.
Hani vardır ya, ''bebek var mı bebek?'', ''bebek yapsanıza-sevelim!'', ''ne zaman bebek yapacaksınız?'' diyen tipler.
Şeytan diyor; elinin tersiyle çak hepsinin ağızlarının ortasına!

Size ne efenim?
Siz mi bakacaksınız?
Siz mi gece uykunuzdan fedakarlık edip, siz mi paket paket bebek bezleri alacaksınız?
Siz mi 9 ay karnınızda taşıyacaksınız?
Siz mi emzireceksiniz?
Siz mi ateşi çıktığında panikleyip doktora koşturacaksınız?
Siz mi sağlığını, gelişimini, eğitimini, mutluluğunu, geleceğini düşünüp, koruyup-kollayacaksınız?
Sizin bu konuda ağzınızı açmaya ne hakkınız var?

Kafatasının içinde beyin taşıyanlardanım.
İsviçreli bilimadamlarının, totolarından, kafalarından, laboratuvarlarından uydurduğu-uygun gördüğü-geçerli saydığı IQ ve EQ testlerine göre de; oha! kadar beyinsel, yuh! kadar duygusal zekalıymışım.
Madem böyle bir beyin ve kalp verilmiş, hakkını verip kullanırım; düşünürüm ve hislerimi de işin içine katarım.
Ama öyle-böyle değil; ben ciddi ciddi düşünürüm.
Düşünmekten yorgun düşerim.
Başımın ağrısı beni bir şeyler okumaya veya uyumaya itinceye dek; düşünürüm.
Gördüğüm-duyduğum-okuduğum-hissettiğim her şey üzerine ciddi ciddi kafa patlatır, kendimle konuşur, kendimle çelişir, kendimle kavga eder, kendime ispat eder, kendi tezimi kendim çürütürüm.
Dün 'ak' dediğime, bugün 'karaymış meğer' diyebilirim.
Bu, benim inandığımın ardında durmadığımı değil; inandığım şeylerin doğruluğunu sorguladığımı, hatasını-açığını-tutarsızlığını görüyorsam, gerzeklikte ısrar etmediğimi, sırf bir fikri savunmuş olmak uğruna savunmadığımı, temellendiremediğim hiç bir fikri sabit tutmadığımı gösterir.

Bebek konusunda da, uzun süredir düşünüyordum.
Fikrimi anneme söyledim, dinledi ve hak verdi.

Bebekler için ölüp-biten, bir bebek gördüğünde kendini kaybeden, bebeğim olsun diye yanıp-tutuşan biri değilim.
Bebeklerin hepsinin muhteşem, güzel, masum, melek olduğuna da inanmam.
Bazen bir bebek görüyorum; oyuncak gibi... ağzım ensemde fiyonk oluyor ona bakarken, kaş-göz edip maymunluk yaparken.
Bazen bir bebek görüyorum; yareppim, şimdiden bu kadar sevimsiz, çirkin, iticiyken kimbilir büyüyünce nasıl olacak? diyorum.

Çalışıyorum, Sa.ban.cı ile akrabalığım olmadığı için de emekliliğe dek çalışacakmış gibi görünüyorum.
Günde 8 saat iş, 1.5 saat kurs, yol filan derken, 11 saate varan süre eve gelemediğim oluyor.
Sevgilim de çalışıyor, o da günde en az 9 saat ev dışında.
Ailem Türkiyede, ben burada.
Neyime güvenip bebek yapayım? sorarım size.

İnanıyorum ki; bi' bebek, hele hele daha bi' kaç aylıkken en çok annesine ihtiyaç duyar.
Kokusuna, sütüne, sıcaklığına, sesine, sevgisine, ilgisine...
Sen doğuracaksın, sonra da ''ne yapayım annelik iznim bitti, çalışmak zorundayım'' deyip bebeğini tanımadığın, bilmediğin insanlara para karşılığı bırakacaksın, sonra da bebek yapmış-büyütmüş olacaksın?
Annelik bu mudur?

Bebeğini;
Annesine/kayınvalidesine, ailesinden-kandan-candan sevgi dolu bir bireye emanet etme lüksüne sahip anneleri...
Gerçekten 'çalışmak' zorunda olan ve bu 'zorunluluk' durumu, hamilelik-doğumdan sonra ortaya çıkmış anneleri...
Çalıştığı halde, yokluğunu bebeğine zerre kadar hissettirmemeyi başaran -süper- anneleri...
Söyleyeceklerimden muaf tutarım.

'Anne' olan her kadının bebeği ile zaman geçirmesi, destek alarak veya desteksiz, bebeğini kendisinin büyütmesi, onun ihtiyaç duyduğu her saniye yanında olması ve enerjisini, sevgisini, ilgisini ona mümkün olduğunca vermesi taraftarıyım.
Doğal olan, olması gereken de bu değil mi?
Doğurduğu zaman, yavrularını günde 8 saat bir başka hayvana 'çalışmak' adına bırakıp giden bir hayvan var mı doğada?
Varsa, cahilliğime verin, duymadım bugüne dek.
Gerçekçi olalım; çalışan kadınlar -ne derlerse desinler- part time annelik yapıyorlar.
Saat 18:00'den sabah 07:00'ye dek... sonra ''anne işe gidecek, akşama iş çıkışı hemen gelecek annecim''lerle olmuyor annelik.
Ne kadar içleri rahat olursa olsun, ne kadar güvenilir ellere emanet ederlerse etsinler bebeklerini; limitli annelik yapıyorlar.
Bu, bana göre 'bencillik'... başka hiç bir şey değil.
Hem kendin acı çekeceksin, istediğin an yanında olamayıp-kokusuna doyamayıp... hem de bebeğini kendinden mahrum edip, ona acı çektirip, mutsuzluğa sürükleyeceksin.
Bunu yapmaya ne hakkımız var miniminnacık bebeğe?

Bu şartlar altında, anne olmanın mantığını anlayabilmiş değilim

Evden çalışan anneler var, ya da mesleğini bir kaç yıl süreyle askıya alabilen anneler...
Ya da kendi işinin sahibi, istediği an çocuğunun yanında olabilen, hatta ve hatta, çocuğu yanındayken işini yürütebilen anneler var.
Günde bir kaç saat çalışıp evine dönen, daha bebeği uyanmadan yanında olan anneler...
Yukarıda da dediğim gibi; istisnalar her konuda olduğu gibi, bu konuda da var.
İşte, o kadınlar aslında zoru başarıyorlar.
O kadınlar 'anne' olmanın hakkını sonuna dek veriyorlar.

Bir de şu açıdan bakalım;
Hadi, diyelim bir bebek yaptın.
Hayatını ona göre düzenleyeceksin.
Her şeyini...
Hamile kaldığın andan itibaren, artık sen ve sevgilin yok.
Önce bebek var..
Bebeğinin geleceği üzerine yapıyorsun bütün planlarını.
Harcamalarını-birikimlerini-zamanını-enerjini bebeğe göre planlıyorsun.
Önce ''bebek'', sonra sen ve sevgilin.
Bebek yapmamak, bir anlamda ''ben, bütün zamanımı-enerjimi-paramı sadece kendime ve sevgilime harcayacağım'' anlamına gelmiyor mu?
Bu bir tercih değil mi?
Neden insanlar buna saygı gösterip çenelerini kapamıyorlar?

Bu noktada başka bir konunun kapısını aralayayım; binlerce annesiz-babasız veya sözde annesi-babası olan ama yapayalnız bırakılmış bebek var.
Madem bir bebek yetiştirmek için yanıp tutuşacağım, neden o bebeklerden birinin elini tutup ona bir hayat, bir gelecek, sımsıcak bir yuva vermeyeyim?
Neden ''onlar elalemin çocuğu, ben kendim doğuracağım'' da ısrar edeyim?
''Bebeğin, senden ve sevgilinden bir parça olacak... diyenler olduğunu tahmin ediyorum.
''Anne olmadan, anneliğin ne anlama geldiğini bilemezsin, bu bir mucize!'' diyenler olduğunu...
Hayat, zaten başlı başına bir mucize değil mi?
Sevgilimle benim bir parçamızı alacak bebeğin büyüdüğünde; bağımlı, depresif, vicdansız, ciğeri beş para etmez, sevgisiz bir birey olmayacağının garantisi nedir?
Şimdilik bu konuyu kapıyorum.

Belki, Türkiyede olsam veya ailem burda olsa... farklı düşünürdüm.
Part time anneliğe içim yana yana razı olup, -gelecekte beni suçlaması pahasına bile olsa- anne-babamın sevgi dolup taşan kalplerine emanet ederdim bebeğimi.
Bilirdim ki; iyi yetiştirilecek.
Yetiştirilme dediğin iş, dört dil bilen, genç, bebek bakımı konusunda uzman, üç yerden referanslı, Slav ırkından taş gibi bakıcılarla olmuyor.
İsterim ki; bebeğim ninnilerle, kitaplarla, masallarla büyüsün.
Toprağa yalın ayak bassın ve ayağına minicik bir taş gelecek diye içi titreyen birileri tarafından, insan-hayvan-doğa sevgisiyle büyütülsün.
Bizimle oturup para karşılığı elimizi sıkacak birine, karakterini biçimlendirmesi için bebeğimizi nasıl emanet edebiliriz?
Yarın bir gün kalkıp; sen mi yetiştirdin beni? Çalışıyordun, neredeydim sana ihtiyacım olduğunda? derse... ne cevap veririm?
Ama... ile başlayan hiç bir cevap tatmin etmez ki, anne kokusunu günde bir kaç saate sığdırarak, ''annem nerde?'' diye soran gözlerle bakarak, ''annem gelecek'' diye camlarda bekleyerek büyüyen birini.

Hadi, diyelim bu konuda tamamı ile haksızım, yanlış düşünüyorum.
Bir şeye inanıyorum;
Ne yapıyorsan yap, hakkını vererek yapacaksın.
Bu annelikte de böyle.
Hakkını veremeyeceksen, yapmayacaksın.

Bu sebeple -allam yareppim, yine büyük konuşuyorum ama- şartlar değişene dek bebek yapmayacağız.
Değişmezse de ''neden yapmadık?'' diye başımızı duvarlara vurmayacağız.

Görsel: Google Images

45 yorum:

  1. muhteşem anlatmışsın,özetlemişsin daha nolsun... biz de 4. yılımızdayız ve bebeğimiz yok :) bunun doğrusu-yanlışı yok. herkesin doğrusu yanlışı uygunu kendine...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçen gün en yakın arkadaşımı gerçekten kırdım-attım bu sebepten.
      İnsan 'merhaba güzelim-doğum günün kutlu olsun'' yazar yazmaz peşine ''Yok mu daha bebek? Tembel çıktınız!!! Yıllardır bebek müjdesi bekliyoruz! Yaşında geçiyor, bak 35 oldun!'' der mi ya?
      Sanki hakkında konuşacak başka konu kalmamış gibi.
      Hesap sorulması sinirimi bozan... evlenince herkese bebek onusunda hesap vermek zorunluluğun varmış gibi...

      Sil
  2. Blogu acar acmaz bu postu gordum nasil apar topar dustum buraya "oleyy teyze oluyoruz" diyerekten!
    Kos kos geri donuyorum simdik (o lar noktali) :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kösem sultan :)
      Şimdi ben bi'şey derdim de... neyse, demicem! :)

      Sil
  3. Öncelikle tekrardan yazmaya başlamış olmana gerçekten seviniyorum. Ne iyi ettin de tekrardan geldin.
    Esas konuya gelirsek sana sonuna kadar katılıyor ve seninle tamamen aynı fikirleri paylaştığımdan 9,5 yıllık evli olmama rağmen çocuk fikrine hala sıcak bakamıyorum. Senin aksine annem ile aynı şehirde oturuyor olsam da annemin yaşının büyüklüğü ve belinin sakatlığı sebebiyle ona güvenip çocuk yapma fikri çok daha saçma geliyor. Herkesin bencilce yaklaşıyorsunuz demesine aldırmadan (sanki sadece ebeveynlik duygularını tatmin etmek için önünü arkasını düşünmeden bir bebek yapmak bencilce değil) ben hayatı isteklerimize göre yaşama taraftarıyım. Evet kalabalık aile fikri çok hoş geliyor kulağıma ama ne zamanki çalışmadan yaşama imkanım olur, o zaman bir değil birkaç çocuk yaparım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İdolümsün gezenti :)
      Kalabalık aile fikri hoş... zengin olma fikri de hoş... ne bileyim, Bahamalar'da yaşama fikri de hoş ama hayat hoş fikirler üzerinden işlemiyor işte. :)
      Bencilsem, kendime bencil kalacağım.
      Minicik bir bebeği, sorgusuz-sualsiz, söz hakkı bile olmadan dünyaya getirip, yirmili yaşlarına geldiğinde ''Ne halin varsa gör, benden bu kadar'' deyip, onu bu dünyada yapayalnız bırakıp ölüp gitmeyeceğim.
      Zaten, böyle bir dünyaya bebek getirmek fikri... bilemiyorum :/

      Sil
  4. Her kelimesinin altına imzamı atıyorum. Ki evden çalışan ve ailelerin aynı şehirde olmasa da aynı ülkede olduğu bir çiftiz, 8 yıllık evlilik ve 13 yıllık beraberliğimiz var ve yine de bebek yapmamayı tercih ediyoruz.

    Bunun bir zorunluluk değil tercih olduğunu ve öyle olmasının da adam gibi anne-babaların ve çocukların ortaya çıkmasını sağlayacağını düşünüyorum. Yoksa evlilik yaşım geldi evleneyim, çocuk yaşım geldi doğurup parkta gezdirmeye başlayayım ile olacak bir şey değil. Her şeyden önce ömür boyu emek ve güven vererek bir insan yetiştirebileceğine inanıyor musun ve bambaşka bir hayat formatına hazır mısın sorularına cevabının net olması gerekiyor bana göre.

    Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim korkum da tam tersi İmge :/
      Hani biz, gayet bilerek-isteyerek bu dünyaya -şimdilik- bebek getirmemeyi tercih ediyoruz ya... böyle bir tercih hakkı olduğunu bile düşünmeden, dünyaya peş peşe bebek getirip, o bebeklerin sonunu düşünmeyenlerin dünyası olacak gelecek dünya.
      Bir an olsun, 'biz n'apıyoruz?' demeden üçer-beşer doğurmaya devam edecekler ve de o ne sevgiden, ne eğitimden, ne refah bir hayattan nasibini alamayan çocuklar yetişecek geleceğe.
      Ve, o çocukların nasıl bir ruh hali ve duygu/düşünce ile hareket edeceklerini düşünmek bile istemiyorum.
      Sevgisizlik ve cehalet tüm felaketlerin başlangıcı :/

      Sil
    2. Yok zaten o konuda hemfikiriz, ben de gelecekten ümitli falan değilim. Hele bu 3 de yetmez 5 doğurun, kürtaj cinayettir falan zihniyetiyle hiç değilim. Sadece bebek olayının bir zorunluluk değil bilinçli bir tercih ve seçim olması gerektiğine inanan bir çoğunluk olursa adam gibi ana-baba ve çocukların ortaya çıkabileceğini söylemiştim. Yani farazi bir durum, hele bizim ülke için hiç geçerli değil, kesin!

      Sil
  5. Ella, annesiyle altlı üstlü oturup, bir kez bile ona çocuk bırakıp bir yere gitmemiş gıcık bi kadın var karşında...
    Aynen senin gibi düşünüyorum ve ol bu sebepten:) yıllarca İstanbul dışında küçük bir yerde oturduk. Çocuklar okul çağına gelince de İstanbul il sınırlarına geri döndük ben de çalışma hayatına.Cancan benim kızkardeşimin ortağının oğlu, sırf senin saydığın sebeplerden dolayı, bir çocuk karakterini bilmediğimiz yabancı birinin yanında büyümesin diye Babaannesi ile yardımlaştım.Sen o yıllarda benim yazılarımı okusaydın, mercimek çorbalı duarlarımızı falan okurdun:))
    Kendimce de sayabileceğim bir sürü nedenden dolayı, ben senin bu yazının altına imzamı atarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oh be! :)
      Şu yazılanları okudukça bu konuda tek delinin ben olmadığını gördüm-rahatladım :)
      Sen de hakkını vermişsin ablacım, gıcık olmak iyidir :)
      Ben blog tutmaya 2007'de başladım, keşke o zamanlarda -henüz buralar hep dutlukken- tanışabilseymişiz :)
      Yavaş yavaş geriye dönük okuyorum blogunu, on yıla bitiricem işşallaaa :)
      Sevgilerimle.

      Sil
  6. Çook çook haklısın. Bebek demek, aklını, ilgini, sevgini, paranı, zamanını, aşkını, hayatını ikinci plana atıp her şeyin önüne bebeğini koymak demek.
    Ben,bebek sahibi olmak için yanıp tutuşan biriydim, eksisi ve artısıyla düşünüp zorlukları göze alıp bebeğime sahip oldum. Ama tamamen maddi mecburiyetten işe devam etmek zorunda kalarak, 5 aylıkken bebeğimi, aynı sitede oturduğumuz babanesine bıraktım. Şimdi kızım 16 aylık ve ben sabah 9da onu uyurken bırakıp akşam 18.00'de camda ya da bahçede beni beklerken buluyor vicdan azapları içinde onu mutlu edebilmek, onunla verimli zaman gerçirip yok olduğum saatlerin acısını kendimce çıkarmak için böyle abudik gubidik şeyler yapıyorum :) http://www.ceylinolmez.com/index.php/ariv/211-melek.html

    Senin anlayacağın limitli annelik yapıyorum ve kızım bir gün beni sen büyütmedin ki! diye karşıma çıkıp benden hesap sorduğunda 'Senin için, geleceğin için, maddesel ihtiyaçların için' dediğimde 'hadi leenn' der mi diye korkuyorumm :(

    Ben 29 yaşındayım. 28 deyken anne oldum. Ama 35 e akdar bekleseydmde yine hayatımı maddi anlamda tamamlayıp evde oturup bebeğimi kendim büyütme lüksüne sahip olamayacaktım. Bizim şartlarımzıda beklemenin anlamı da yoktu.
    Ama Siz; beklemekte, mantıklı davranmakla öyle iyi ediyorsunuz ki.. Ne zaman tüm şartlarınız iyi olur ve çalışmayan anne olarak bebeğinizin ve kendinizin yaşam standardını düşürmeden, geleceğinizi tehlikeye atmadan yaşamınızı sürdürebilecekseniz ve ne zaman gönlünüz 'hadi ' diyorsa o zaman bebek sahibi olmanız dileklerimle...

    imza: limitli ve vıcık vıcıkk vicdan zaplı anne :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bravo! :) Gerçekten bravo!
      Hem yaptığının ardında durabiliyorsun, hem de ne kadar için yana yana istemiş olsan da ''limitli'' olduğunun farkındasın ve bunu itiraf edebiliyorsun.
      Ben de bunu anlatmaya çalıştım; isteme, çok istemek farklı, sahip olduktan sonra için kan ağlaya ağlaya -en sevdiğine/güvendiğine de olsa- bebeğini bırakıp gitmek farklı.
      Özlüyorsundur... o da seni çok özlüyordur :/
      İşte, ben bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
      Ben özlersem ''yemişim nan işini!'' deyip çekip giderim eve, iş-miş takmam :/
      Dilerim, ilerleyen yıllarda bu standartları oluşturup ''neden olmasın?'' seviyesine geliriz.
      Samimi yorumuna teşekkür ederim :)
      Sevgilerimle.

      Sil
    2. Teşekkür ederim Sittirellacım.
      Ben de dilerim ki; aklının ve kalbinin buluştuğu noktada, hayat istediğini versin sana.

      imza: Hem limitli, hem farkında, hem üzülen, hem bildiğini okumaktan geri durmayan, hem de kendini işin erbabı sanıp ahkam kesen Anne...

      not: geyiğin dibine doğru inerken kaçıyorum, sevgiler :)

      Sil
  7. 3 çocuk yapın Türkiye'ye dönün vergi ödemeyin. Başbakan amcam öyle diyor.

    Benim annem de babam da çalışıyordu. Babam öğretmen olduğundan sabah 8 öğlen 3 evde olduğu için pek sorun değildi ama annem hemşire olduğundan onu ayda 5 nöbet tutarken ve bir nöbeti 36 saatken doya doya görebilmem pek mümkün olmadı açıkçası. Keşke herkesin imkanı, şartı, ekonomik durumu vssi yerinde olsa da kimse anne özlemi çekmese, baba özlemi çekmese.

    Bebek sahibi olmak ciddi sorumluluk ve mesai gerektiren bir iş. Öyle köşedeki bakkala gidermiş gibi hadi çocuk yapalımla olmaz. Çok doğru düşünüyorsun sittirellam. O bebeğin gözlerini dünyaya siz açtıracaksınız, siz bokunu temizleyeceksiniz, siz mamasını yedireceksiniz. Elalem bikbik konuşur, siz bildiğinizi okuyun.

    Bu arada ben bu yazı Brighton'a yaz okuluna giderek taçlandırıyorum. Haber vereyim istedim. :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amanin! :)
      En sondan başlayayım; hayırlı olsun güzelim :)
      Git azcık da orada salın :D
      Bu arada az sonra sana bir mesaj bırakacağım, yayınlamayıp-okursun :)
      Bebek sahibi olmak... bu kararı vermek, dış kapının mandalına düşüyor nedense bizim memlekette.
      Ben çok şanslıydım... kardeşim de.
      Annem hiç çalışmadı benim, kendi zeytinliklerimizi, çiftliğimizi saymazsak tabi :)
      Hep yanımızdaydı... hep anne kokusu vardı burnumuzda.
      Gül gibi bakıldık.
      Şimdi bana hak vermesinin sebebi de bu sanırım; kendisi bana nasıl baktıysa, benim de bebeğime aynı şekilde bakmamı istiyor.
      Bakıcılara bırakıp gitmemi değil :/
      Öperim.

      Sil
  8. Evet haklısın... Çoook kere çooook haklısın.

    Bende çalışan, bebeğini kendi annesine "baktıran" lüküs bir anneyim.. Kendimi yukarıda okuduğum bir çok şeyden muhaf tuttuğum için, samimice cevap veriyorum şuan. Her gün sabahın köründe kalkıp partonların karakaşına gözüne gelmiyorum buraya. Tamamen para kazanmak, iyi bir gelecek, Allah nasip ederse ileride emekli olabilmek için çalışıyorum. Benim annem ev hanımıydı, 3 kardeşiz hepimizede O baktı.Şükür büyüttü bu yaşa getirdi. Gerçek sevgiyle, merhametle, kendi çocuğu gibi benim çocuğumuda büyütüyor şimdi.Diyorum ki şuan annem de para kazansaydı, ekonomik durumumuz daha güzel olsaydi,sayelerinde daha iyi bir eğitimim olsaydı fena mı olurdu?

    Ev hanımı olupta 3 yaşını dolduran çocuğunu "tam gün" kreşe veren anne bir arkadaşım var. Neden gönderiyorsun kreşe dediğimde çocuğum için dedi. Okulda elbecerisi, eğitimi, yemek yemesi, uyuması, elişi kağıtları ile aktiviteler yapması vs vs. Onun için hep, çocuğum için..

    Eee bende çocuğum için çalışıyorum. Çocuğumun imkanlarını geniş tutabilmek için, biraz daha büyüdüğünde hafta içi olmasada enazından hafta sonu evde aktivite! yapark değilde, koyup cebimize paramızı, kitaptı, kıfayettti, boya kalemiydi rahat alabilmek için. Çok geniş bir konu, uzaaar gider.

    Çalışmayıpta, ikramlı kurabiyeli, börekli altın günlerinde sırf daha rahat oturabilmek için çocuğunu annesine yada kayınvalidesine bırakanlar var. Bunları düşündükçe çalışırken anne olmanın çokta kötü birşey olmadığını düşünüyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstisnai durumlar hep var Adanın Annesi.
      Yorumuna teşekkür ederim.
      Sen şanslı kesimdensin.
      Haklısın... sen de haklısın.
      Pasta-börek-gün uğruna çocuğunu bırakanlar var da, her gün bırakıp, gün-gün gezmiyorlardır sanırım :)
      Yapıyorlarsa da bu onların ayıbı :)
      Benim annem iyi ki çalışmamış... daha fazla para/konfor uğruna bize ayırdığı zamandan vazgeçmemiş.
      Daha iyi bir eğitim... evet, belki alırdım.
      Ama, annemle bu kadar yakın olabilir miydik? Bunu bilmiyorum işte.
      Ben, ilkokul 5. sınıfa dek anne sevgisine boğulmuş, 5. sınıftan itibaren babaannesi tarafından annesinin elinden zorla alınarak, yanyana evlerde bakılmış biriyim :)
      Babaannem anneme tapardı. Ama bana ölürdü :)
      Evlerimiz yanyanaydı, arada tek bahçe duvarı... ama benim yatağım-kıyafetlerim-her şeyim babaannemin evindeydi 5. sınıftan itibaren.
      Kendi evimizde misafirdim resmen :) İki evin şımarığı olmuştum.
      Aile büyülerinden sevgiyi-ilgiyi sonuna dek almış şanslı gıcık olarak, aynı şeyi -olursa- bebeğime vermek isterim.
      Veremeyeceksem; yapmam işte :)
      Çalışan anne olmak elbette kötü değil.
      Çalışma hayatına mecbur olup, çocuğunu yabancıya bırakıp, ondan ayrı kalan/zaman ayıramayan anne olmak kötü.
      Bir de bunların çalışma manyağı versiyonları var ki; evlerden ırak!
      Bir üst pozisyona geçmek için, çocuğunu aylarca görmemeyi göze alanlar var... aman aman!
      Bencillik.

      Sil
    2. Cocugunu annesine-kayinvalidesine birakip birkac saat yasitlariyla sohbet etmek isteyen anneler ayip mi etmis oluyor? Peki dogumdan sonra tum hayati, hormonlari degismis, buyuk ihtimal bir de koca kahri ceken bu 'gun' kadinlarinin, kadin olduklarini hatirlamalari, cocugun kakasinin rengi, uykusu bilmemnesi disinda bir konu hakkinda konusmak istemesi, dertlesmek istemesi, ya da tamamen herseyi unutup pastaya gomulmek istemesi ne kadar ayip olabilir?

      Bu yorumlarla cok ayip ediyorsunuz. herkes kendi acisindan yazsin, kendi fikrini soylesin. ayrica bekara kari bosamasi kolaydir. cocugun olduktan sonra 24 saatini 365 gun onunla gecirdikten sonra goruselim tekrar. ben boyle 1 yil gecirdim. ya yardimci alacaktim ya da antidepresan. yardimci almayi tercih ettim. ben de yurtdisinda yasiyorum, calismiyorum ama calismak istiyorum. allahim meger ne kotu anneymisim. cok ayip etmissin sittirella. bir de herkesin soyledigi kalbimi kiriyor ben yazmayi birakiyorum dedikten sonra..senin yazdiklarinin da birilerinin kalbini kirmasi ne kadar ironik.

      tek gercek vardir: MUTLU ANNE MUTLU COCUK. Anne kendini mutlu edecek ki, o yavrucaga gercekten annelik yapabilsin-ihtiyaci olani verebilsin.
      depresyonda bir anne cocuguna nasil faydali olabilir?
      lafinizi tartin da konusun azicik!

      Sil
    3. Ne alakası var Pınar?
      Bence ana gönderiyi ve yanıtladığın yorumu bir kez daha oku.
      Kimse kimseyi yaşıtlarıyla sohbet etmek istediği için, kendine biraz zaman ayırmak istediği için yargılamıyor.
      Bu herkesin hakkı... bazen kendimizi bırakıp gitmek istediğimiz oluyor.
      Konu; bebek sahibi olmama hakkı.

      Sen nereden buldun bu depresyon, nefes almaya hakkın olmama vs. durumlarını inan ben anlayamadım.
      Açıkçası... burada tartışılan konunun, senin şu yorum yaptığın konuyla uzaktan-yakından alakası bile yok.
      Farkında mısın?

      Herkes çocuğunu sevdiğine emanet edip, kendine zaman ayırabilir.
      Yukarıdaki arkadaşın sözü, bunu her gün yapanlaraydı -ki böyle bir şey olması imkansız, bunu da ben yazdım zaten- sen hangi yazıyı okuyup böyle bir yorum yaptın anlamaya çalışıyorum.
      Çalışmıyorsun.
      Bebek yapmayı istediniz-yaptınız.
      Bebeğin dünyaya geldikten sonra zorluk çektin- ki burada tartışılan konuda yalnız çocuk bakmanın zorlukları zaten- depresyona girdin ve artık nefes almak istiyorsun.
      Kim sana kötü anne dedi?
      Kim kimi suçlayabilir?
      Kaldı ki; sen, yanlış anladığın için, veya başkaları senin gibi düşünmüyor diye kimi suçlayabilirsin?
      Bence Pınar, bir daha oku.
      Ana konuyu ve yorumları.
      Sonra yazdığın yorumu oku ve doğru konuya/yoruma yanıt verip vermediğini bir kez daha gözden geçir.
      Kendini kırıyorsun, hem de konuyla alakası olmadığı halde.
      Aslında şu yazdığınla, bebek yapmanın depresyon gibi bir getirisi olabileceği için bunu da göz önünde bulundurmamız gerektiğini ve yapmama hakkına sahip olduğumuzu doğrulamış oldun.

      Sil
    4. Gereken cevabı size blog sahibi vermiş. Yorumumun altına cevap yazdığınızı görünce ister istemez az sonra okuyacaklarınızı yazmadan gecemedim
      PINAR hanım; Okudunuz değilmi ismimi bende anneyim.benimde doğumdan sonra tüm hayatım ve hormonlarım değişti.. Siz her ne yaşadıysanız bire bir aynısı olmasada lohusa sendorumundan, "bebek gazını çıkarsında öyle uyayayım" gecelerine kadar en kallavisini bende yaşadım.yaşıyorum. Artı siz çalışmıyorsunuz ben çalışıyorum, hala zaman zaman sıkıntılı geceler, anlar, durumlar yaşıyoruz. Konuyu okumadan sırf içinde bulunduğunuz psikolojik duruma baskı yapan bir başlık olması düşüncenizle cevap verdiğiniz yazdığınız yorumdan belli!!! Zaten burada konuşulan konu bu..
      Ben gün kadınları derken sorumsuz, zır cahil, anne olmuş olmak için doğurmuş, meziyetsiz hanımlardan bahsettim. Bu saydıklarımın hangisini siz taşıyorsunuz da bana bu kadar kızdınız anlamadım?

      Sil
  9. Hııı, birde bebek yokmu ? sorusunun 2. etabını soruyorlar bana bu ara:

    - Kardeşi ne zaman olacak? Kardeşi olucak dimi, kardeşsiz büyütmeyin bak ! ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağızlarının üstüne üstüne... elinin tersiyle mümkünse :)
      Çat! sesi gelmeli :)))

      Sil
  10. Çok samimi anlatmışsın duygularını, ben de evliliğimin 3.yılında ancak bebek fikrini alıştım çünkü artık evden çalışma lüksüne sahibim, kendi işimi yapıyorum. Çok şükür isteyince de hamile kaldım. (Şuan 4.aydayım henüz) Aslında biliyor musun, daha bebek yapmadan yine onu düşünerek bu yazıyı yazmışsın, her şeyden önce onun mutlu ve huzurlu gelişimi için. Allah gönlünüze göre, isteyince versin.:)
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda düşünmeyeceksek, hangi onuda düşüneceğiz Nazlıhan? değil mi?
      Pazarda domatesin kaç kilo olduğunu düşünecek halim yok :) burada bir yaşam, hem de sırf sen istiyorsun diye başlayacak bir yaşam söz konusu.
      Sana imrendim... keşke benim de evden çalışma lüksüm olsa :)
      Ayda bir kaç gün çalışabiliyorum evden.
      Bebeğin ve senin için her şeyden nice sağlık dilerim :)
      Dileğine de; Amin! :)

      Sil
  11. Okudum ,sonra bir kez daha okuyacağım. Çocuğunu gurbette kendi başına büyütürken kendisi de büyümeye çalışmış bir anneyim ben. O kadar zor olacağını bilseydim doğurur muydum bilmem ama hayatta yaptığım en iyi iş çocuğumdur. Yazdıklarına katılıyorum ama güzel insan nufusu azalıyor yeryüzünde farkında mısın ? Yıllarca insan eğitmeye çabaladım ben ,öğrencilerimin çoğu 4-5 kardeşti ,onların da çocukları oldu... Benim yavrum tek ve senin gibi gurbette ,çocuk mocuk düşünecek halleri yok.Eee ne olacak ,biz dünyayı kime devredeceğiz? Azınlık kalıyorsunuz yavrum azınlık! Güzel insanlarım benin,kafası çalışan ruhu güzel, kendi güzellerim sen ne dersen de Türkiye'ye gelince soranlardan biri de ben olacağım. Yarın hastalanınca kendimi emanet edeceğim doktorlar için,torunumu eğitecek öğretmenler için,kafama yıkılmayacak ev yapacak mühendisler için inadına var olacaksınız siz ve yavrularınız. Not: Hiç kimse düşünceleri için yargılanamaz,umarım benimle irtibatını kesmezsin !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Colette'ciğim :)
      Yukarıda 'Imge' isimli arkadaşa verdiğim cevapta aynı korkuşarı paylaşmıştım.
      Aslında büyük ikilem...
      Biz bilinçli bir şekilde çocuk yapmamayı seçip/erteleyip duralım, diğer yandan -kimsenin gücüne gitmez umarım- çocuklarının geleceğini düşünmeden, korunmadan sürekli ''üreyen'', cahil, bilinçsiz, eğitimsiz, çocuk sayısı arttıkça fakirleşen-fakirleştikçe çocuklarına sevgi dahil hiç bir imkanı veremeyenlere kalsın dünya.
      O sevgisiz-ilgisiz-zorluklarla büyüyen, korkarım bir çoğu cehalet içinde büyüyecek çocukların ellerine kalsın dünya...
      Offff of! :/
      İrtibatı neden keseyim Coletteciğim?
      Aşkolsun!
      İnsanız, hepimizin düşünceleri var ve farklı bakış açılarına sahip olmamız gayet doğal.
      Aynı düşünmüyoruz, aynı hissetmiyoruz diye hayatımdaki insanlarla görüşmeyi kesip atsaydım, bu gıcıklıkla yapayalnız alırdım :)
      Çünkü ben gerçekten genelle hemfikir olamayanlardanım... kaldı ki bu konuda tamamı ile zıt düşünmüyoruz bile.
      Sevgilerimle... kızlara öpücükler :)

      Sil
    2. aay az önceki yazım yanlışlıkla gitti, düzenleyemeden :)
      Bebeğimin kakası şeker pembe'ya gülerken kahkahamla entera bastım heralde...

      Sittirellacım öyleyse ne diyoruz, eniştenin de dediği gibi, etraftaki sen gibi, enişten gibi, akıllı, bilinçli insanlar 3-5 tane çocuk sahibi olsa da; colettenin bahsettiği düzgün insanlar çoğalıp, diğer kısmı azınlığa indirgeseniz. (Kendimiz iki kesimin de arasında civelek bi noktada görüyorum ama hiç bebeğimin kakasından konuşmamıştım kimseyle yemin ederim :)))

      Sil
  12. Aynı sorularla muhatap olan 4 yıllık evli bir kadınım.Bazen öyle canımı yaktılar oturup ağladım bazen sinirden deliye döndürdüler... özellikle annem ve babam torun diye diye beni kaybediyorlar farkına varmadan. Ben senin şanslı saydığın kesimdenim ''evhanımıyım'' ama kendimle ilgili her türlü masrafı sıfıra indirerek, çok mecbur kalırsam part time işlerde çalışarak. Ya tam zamanlı çalışmaya mecbur kalırsam kime bırakırım, nasıl bırakırım diye düşünmekten ya da en basiti ben hasta olsam hem bana hem ona kim bakacak(ailelerimiz başka şehirlerde) diye düşünmekten ve bir cevap bulamadığımdan çocuk konusunu erteledim , hala net bir karar veremedim. Sen kendi koşullarında çooook haklısın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç üzülüp-ağlamana gerek yok BEN.
      Kırılıyorsan-gerekirse-kıracaksın.
      Sen -bana göre- doğru olanı yapmışsın.
      Evhanımı olmak demek, bir el yağda-diğeri balda yaşamak demek değil.
      Benim sözüm, sadece eşleri çalıştığı halde maddi-manevi ferahı yakalamış ev hanımlarına :)
      Sevgilerimle.

      Sil
  13. Ay beni anlatmışsın resmen ya:) Size ne efenim diye başlayan o güzel kısmı aynen alıyorum ve resmen artık bağıra çağıra söylüyorum, size ne ya, kime ne, ne karışıyosunuz, insanın mahremine bu kadar bodoslama dalınmaz ki, amacın ne kardeşim? Aynen kafa göz girmek istiyorum, bıktırdılar yani. Hayır vakti zamanı gelince olacak, hazır değilim, olunca yaparım ama o zaman kadar susun, zaten normalde çocuk sevmem, başkaları gibi her gördüğüm çocuğu şapır şupur öpme, zaten çocuk viyaklaması kadar nefret ettiğim bişey yok, eee o zaman bırakın da ben ne zaman olgunlaşırsam o zaman çocuğum olsun. Çalışıyorum senin gibi, 5 dk vaktimi de kendime ve eşime ayırıyorum, çocuk gelince herşey bitecek, off ya:(( Sonuna kadar katılıyorum dediklerine, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size ne efenim, size ne!
      Size ne leeeeyn! diye gider bu :)
      Sormaktan sormaya fark var.
      Çocuk yapmayı düşünüyor musunuz? demek var.
      Bu meraka girer... yakınınsa, düşünceni öğrenmeye girer.
      Çocuk yapsanıza, yaşınız geçiyor, neden çocuk yapmıyorsunuz? demek var.
      Bu da münasebetsizliğe, terbiyesizliğe, başkasının mahremine burnunu dibine dek sokmaya girer.
      İnsanı dinden-imandan çıkarırlar!
      Hayatına-sevdiğinle geçirdiğin zamanlara bak bahar... gerisi boş :)
      Kendini hazır hissedene dek... hissetmezsen de canınız sağolsun yani :)
      Sevgilerimle.

      Sil
  14. Ella,
    Şunu bil ki kesinlikle katılıyorum, her yazdığına, her dediğine.
    22 yaşında evlenip 24 yaşında anne oldum (b.k vardı:) Asla pişman değilim, oğlum bir yana dünya bir yana. Ama daha sağlıklı düşünebilseydim daha geç evlenir daha geç çocuk yapardım, işte üniversite aşkı ve okul biter bitmez evlilik olurdu bizim zamanımızda. Ha hamile olduğumu anladığımda da hiç sevinmedim aksine bir hafta ağzımı bıçak açmadı, çünkü daha hazır değildim. Bebek doğduğunda da öyle insanların anlattığı gibi şimşekler çakıp mutluluktan dünya birbirine karışmadı. Sadece kucağıma konan minicik şeye baktım ve "eyvah, ben bununla ne yapacağım" dedim, müthiş korktum. Lakin o panik anı çok kısa sürüyor, inanılmaz bir aşkla bağlanıyorsun çocuğuna, başka hiçbir şeyi bu kadar sevemezsin o ayrı konu.
    Evlenen birine çocuk mevzuunu soranlara deli oluyorum, çocuğu olanlara 2. yi soranlara daha çok deli oluyorum. Oğlum evlendi, ne zaman torun diyenlere tam anlamıyla fıttırıyorum. İnsanlar başkalarının hayatlarını düzenlemeye ne kadar hevesli, kendi hayatları yerlerde sürünüyorken üstelik. Bir çocuğu hakkıyla büyütmek dünyanın en zor işi, insan o çocuk ilkokulun ortalarına gelene kadar dünyayla bağlantılarını askıya alıyor bir yerde. O yüzden sonuna kadar haklısın canım. Güzel gönlün ne zaman isterse, ne zaman hazır olursan o zaman yap, ya da yapma bu senin seçimin. Kimsenin lafına da aldırma. Öleceğiz madem, yiyelim badem:)))
    Öperim seni...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahaha :)
      Aclacım, kocaman güldürdün beni.
      Öleceğiz madem, yiyelim badem :)))
      Hahahahaha, hala gülüyorum :)
      Benim gibi düşünenlerin, bu düşüncelerimin -kesinlikle yanlışsın!- sınıfına girmemesine sevindim :)
      Olmuş-bitmiş Leylak Dalı'm :) Evlat sahibi olmuşsun... hem de erkenden :) Ne'güzel.
      Eskiden 'çocuk sahibi olma' bambaşkaymış sanırım.
      Dediğin gibi, insanlar, kendileri sürünürken başkalarının hayatlarını düzenlemeye pek hevesli.
      Herkes amatör Hayat Koçu anasını satem :)
      Desteğine teşekkür ederim ablacım :)
      Ben de kocaman öperim seni.

      Sil
  15. Tayyip her kürtaj bir uluderidir der, sen bebek müjdesi bekleyenler şişşt bakın dersin! gündemi sulandırıyorsunuz kasıtlı biçimde:)
    Şaka bi yana
    Her nimetin bi külfeti her külfetinde bi nimeti var bu hayatta.Ne olur 2-3 yıl çalışmazsın çocuğunla diz dize yaşarsın harcamalarını kısarsın zaten nirvana denen o olsa gerek akkabı vitrinine bile dönüp bakasın gelmiyor:P
    Allah senin kafan rahat oldukça 3 bebeğe yetecek süt veriyor karnı bedavaya doyuyor:)
    hediyeydi falan derken 1yıllık kıyafetleri geliyor ki bebekken pek bişeyede ihtiyacı kıyafet anlamında gerek olmuyor.Bez dediğinde alınır artık:)
    sevgililik annecilik babacılık rolüne döner bu sürede,nefesini dinlersiniz geceleri nöbetleşe, artık aşk 3 kişilikdir bediirhan nazlıcan suphi misali.Birbirinizin her gözlerine baktığınızda o his.. bu bizim aşkımızın meyvesi mi inanamazsınız şükredersiniz milyonlarca kere..
    Sonra 2-3 yaşında okula kreşe gidecek yoksa bu devirde kalmadı sokağa çıksın oynasın okula başlamazsa evde saksı gibi kalıyor çocuklar.Sonrada hayat akar gider

    tabi sen bunu istersen
    zor olan güzeldir sit, güzel olan zordur bilirsin.
    ama istemiyorum dersen kimseye bişey demek düşmez,hayatı güzel yapan sensin içindeki sevgi.şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun.ben asgari ücretlede bakardım çocuğuma ha nolurdu kendime toka bile alamazdım o kadar ama ona yetiridim arttırırdım 18 yaşında altına araba çekmem şart değil annelik parayla değil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aferim kız :)
      M ile aferiM hem de :)
      Sen yapmışsın, 'burada yapılmışı var' diyorsun :)
      Bak, ben bu açıdan bakamıyorum olaya.
      Kendi kafama toka alamayacak durumda olmak istemiyorum bebeğim olsa.
      Hem kendime, hem bebeğime en iyi şartlarda bakayım.
      Olay 18'inde altına araba çekme değil, olay -gerçekten maddi sıkıntıya girmeden- bebek sahibi olmak ve sadece bebeğin getirdiklerini yaşamak.
      Bebeğin uykusuzluğuna, hastalığına, masrafına, sorumluluğuna ödeyemeyeceğim faturalar, geciken kira vs. derdi eklenmesi kabul olur bana :/
      Bi'de çocuğum sokakta oynayabilsin isterim. Kirlensin.
      Kir-pas içindeki eline salçalı ekmek tutuşturabilmek :)
      Peeeef!
      Böleyken böle işte :(

      Sil
  16. anneme kedimin uyurken çektiğim fotoğraflarını gösteriyordum
    torunumun fotoğraflarına bakıyorum diye gülmeye başladı kadın:))
    bizdeki durum da bu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hea Judy'm :)
      Olacağı bu zaten :)
      Patilere karışıp gideceğiz, oh, mis!
      Sonumuz hayırlı görünmüyor, benden demesi :)

      Sil
  17. Merhaba Sittirella,blogunuzu yeni kesfettim ve tam da bu kadar hararetli bir konunun icine atliyim dedim :) Inan ki sizin yazdiginiz post kadar uzun bir yorum yazabilirim. Evet fikirlerinizde haklisiniz,herkes kendi bakis acisina gore hakli aslinda. Benim de 2,5 yasinda bir oglum var, cok sukur kismet oldu ki hamilelik oncesi dahil isten ayrildim ve kendim bakiyorum. Tabii isi birakip evde oturup cocuk bakma fikrine de burun kiviranlar var-olabilir de-. Cok yargilamak istemiyorum, ama benim dusuncem eger sartlar biraz olsun musaitse, belli bir sure(yaklasik 3 yil bence :) uykundan,bakimindan,sosyal cevrenden ve birsuru seyden fedakarlik edip cocuga anne bakmali diye dusunuyorum. Bu sartlara aile buyuklerinden yardim alinarak ara ara kendine ve esine vakit ayirma rutinleri olusturmak eklenirse bence ne ala... ama su konuda haklisin, ben de sinir olurdum cocuk cocuk diye soranlara sanki gelip kendileri bakicaklar da buyuk bir azimle sorar dururlar... zaten insan cocuk yaparken sadece kendine guvenmeli,herkes zaman zaman yardimci olabilir ama motivasyonu,enerjisi,pili hep sarz edilmis olmasi gereken anne oluyor.. Bir de ister kendin bak,ister calisiyor ol insan en dipteki duygularla en tepedeki duygulari anne olunca anliyor bence, zaten tum bu fedakarliklar ve karsiliksiz sevgi sadece insanin cocugu icin yapilabilir...
    Ay ne cok sey yazdim,sevgiler.

    YanıtlaSil
  18. Hoşgeldin :)
    Her zaman istisnalar vardır dedim zaten.
    Bu konuyu yazımda hiç açmadım ama, çocuklarına yarım gün babaları bakan, eşiyle dönüşümlü bakarak çalışmaya devam eden, günde 4 saat çalışıp o 4 saati de bebek uyuduğu için ve yanında güvenilir biri olduğu için idare eden arkadaşlarım var.
    Var oğlu var yani.
    Annelik zor... eminim güzeldir, ama çok zor.
    Ama şu da var; insanoğlu onbinlerce yıldır yeryüzünde yaşıyor ve bu yüzyılın başına dek kadının çalışması, çocuğunu başkasına emanet etmesi vs. görülen-bilinen-yaygın bir durum değildi.
    Bu, modern çağın sıkıntısı :/
    Bi'de şu var, siz evladınıza güzel duygular besliyorsunuz diye her annenin benzer duygular beslemesini bekleyemezsiniz.
    Çocuğu yüzünden hayatı alt üst olan, annelik yapamayanlar da var.
    'Kısmet' diyelim :)
    Belki bir gün benim de başıma gelir.
    Oğluşuna sağlıklı ve şanslı bir hayat diliyorum.
    Benden de sevgiler.

    YanıtlaSil
  19. "Anne olduğunda anlarsın!" "Mucize,mucize" Çocuk mafyasına karşı gelme sittir'im. Bunları duy ve inan hatta itaat et. Doğada yavrulamayan hiç bir canlı yok,yalnız bir tek insan bu neslin devamını kendisi bir mucizeye imza atmış gibi lanse ediyor. Ben hiç bir kunduz'un saatlerce yavrusundan başka bir şey konuşmadığını ya da nasıl sıçtığını arkadaşlarına anlattığını sanmıyorum. Keza bir antilopta çocuğuna AlikyaDuru ya da Adara gibi isimler koymuyordur:)) Neyse garabet isim konusu başka bir konu. Yazdıklarını okuduğumda şunu düşündüm; bu bilinçde ki her insan keşke bir tane de olsa çocuk yapsa. Onların yetiştirdiği çocukları da görsek.Kadınlık gururundan ödün verip; kendini bu hayata yavrulamak için gelmiş addedip başka bir işe yaramayan kadınların 3 çocuğuna inat 1 de böyle insanların çocuğu olsa. Yazdıkların güzel fakat yazının bir yeri var ki yemin ediyorum sana sarılmak istedim. Evet yetiştirme yurtlarında terkedilmiş,gariban binlerce bebek var. Sorarsan Türk halkı iyi kalpli,mazlumun yanında v.s ama iş hamile şımarıklığına gelince o gariban bebekler kimsenin aklına gelmiyor. Neden? Başta yazdığımız şey. "Bakın ben doğurdum". Çocuğu doğurmak değil yetiştirmek önemli aslında. 80 milyon nüfusun yarısından çoğu denyo olduğuna göre doğurmak bana göre bir marifet değil. Tabi ben baba değilim ya bu konuda konuşmaya hakkım yoktur kesin,zaten sen de anne olunca anlarsın :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korhan eniştem,
      Ben evlatlık konusuna çok sıcak bakıyorum, yalan değil.
      Doğurmak kolay, yetiştirmek zor olan.
      Çocuk esirgeme kurumu'ndaki (isme bak -esirgeme-) bir sıcacık gülüşe hasret binlerce çocuk varken... 'Bir tanesinin bile elinden tutabilsem, ne mutlu bana' diye düşünüyorum.
      Şimdi bunu söyleyince de ''insanın kendi çocuğu gibi olmaz!'' derler.
      Tek korkum, yukarıdaki bir kaç yorumda paylaştığım ve senin de yorumunda bahsettiğin gibi; bizim gibi düşünenlerin çocuk yapmaması/ diğer taraftan sürekli çocuk yapan kesimin çoğunluğu ele geçirmesi.
      Peeef! :/ İki ucu moklu değnek diye buna diyorlar sanırım.
      O ''benim bebeğimin kakası şeker pembe bi' kere!'' annelerine de akıl-fikir diliyorum, benden uzak dursunlar mümkünse :)

      Sil
  20. ne güzel annelik ve hayat üzerine yeni bir pencere açmışsınız burada!
    kafamı uzatıyorum bende pencerenizden içeri,insanın kendine bile bakamadığı,kendini bile anlayamadığı şu dünyada evlenmişsiniz bir de çocuk derdiniz var maşallah :) benim en yakın arkadaşımın oğlu artık 7 yaşında hem o erken evlendi hem ben evliliği geciktirdim dolayısıyla hala bekarım :) ama valla etrafımda koca koca çocukları olan arkadaşlarımı görünce pek tırsıyorum...çünkü çocuk çok büyük bir sınav,yeni bebekle büyük bebeğide ihmal etmemek gerekiyor.çocuk için hazır olmak gerekiyor kesinlikle yaşınız kaç olursa olsun,çok gördüm çatırdıyan evlilikler ve heba olan anneler...yapabilene nefes alabilene anneyken,eşken,çalışan bir kadınken ve üstüne ev hanımıyken helal olsun :) yeni nesil pek korkak üstadım diyebilirler :)
    kadına biçilen yük o kadar çokken az daha dur bence :) hem hayat senin değil mi kime ne :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun zaman sonra tekrar merhaba TBE :)
      Hayır, cidden anlamaya çalışıyorum insanları.
      Nasıl bu kadar cesurlar? Nasıl bu kadar gözüpek olabiliyorlar?
      Bakıyorum dünyaya, savaşlara, kapitalizmin kanımızı içen vahşiliğine, genel gidişata... hayat savaşının ne zorlu olduğuna.
      Cesaret bu olsa gerek.
      Ben sevgilimle ve kedimle mutluyum :)
      Böyle güzel.
      Hazır değilim ve bu benim seçimim :)
      Durumuna üzüldüm :(
      Hem çocuksuzsun hem bekar! :)
      Sende dert iki katı; ''ne zaman evlenecen? ne zaman çocuk yapacan?'' :)
      Kimbilir kaç defa bu sorulara direkt veya dolaylı maruz kaldın? :)
      Kolaylıklar diliyorum ;)
      Sevgilerimle.

      Sil
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...