* Eskiden, çok eskiden...
Biri otuzdan yüksek bir yaşa sahip olduğunu söylediğinde, onun çok yaşlı olduğunu düşünürdüm.
Tuhaf bir acıma duygusu hissederdim. Ne de olsa yaşlanmıştı artık gençlik yılları çok uzakta kalmıştı.
Kırklardan, ellilerden bahsedenlerin durumu ise 'vah! vah!'tı.
O eski Sittirella'ya söyleyecek sözüm var; halt etmişsin sen! :)
* Eskiden, çok eskiden...
Ne yersem yiyeyim, ne kadar yersem yiyeyim bana mısın demezdi bu beden.
Çöp gibi, tığ gibi, çırpı gibi, tahta gibi idim.
Liseye giderken bacaklarım az biraz normal görünsün diye iki kat çorap giyerdim. Safinaz diye bana takıldıkları bir dönem bile olmuştu :)
Üniversiteye başladığımda ise kampüs güzeli idim.
Bir mekana girdiğimde hemen bütün kafalar bana çevrilirdi. Manken gibi, kuğu gibiydim.
Şimdi midem büyüdü, kalçam genişledi, gıdım çıktı. Bildiğin balık etinden tombik olmaya doğru yol tuttum.
Bi' bilsem o zaman ki bedenime dönebileceğimi, o kıyafetlerimin içine sığabileceğimi; ömrümden bi' beş yılı cart! diye verirdim :)
* Eskiden, çok eskiden...
Her gün kendimi sokağa atardım.
Eğer bi' günüm boş ise; sabah erkenden kalkar, kahvaltımı yapar, giyinir-süslenir dışarı çıkardım.
Akşama dek gezmek istediğim her yere gider, görmek istediğim insanları görür, saçım-başım kuaförüm, alışverişim, denize nazır beş çayım, boğazda rakı balıklı akşam yemeğim...
Her şeyi yapacak zamanı ve enerjiyi bulurdum.
Cuma günleri geceleri dans etmeye giderdim. Bazı haftalar Cumartesi'leri de eklerdim.
Sabaha dek yer, içer, dans eder ertesi gün de dinç bi' şekilde günü yaşardım.
Haftada iki gün bowling antrenmanına giderdim, antrenman sonrası arkadaşlarımla kıyasıya maç yapardım.
Parmaklarım şişer, bileğim ağrırdı, bana mısın demezdim.
''dım'... 'di'li geçmiş zaman.
Şimdi eve girdim mi çıkasım gelmiyor. Alışverişe gitmek bile işkence oluyor bazen.
Giyinmek-hazırlanmak, hele hava soğuksa bi' yere gitmek ölüm geliyor.
Eskisi gibi kıpır kıpır, enerjik değilim.
* Eskiden, çok eskiden...
Arayanım-soranım çoktu.
Telefonum sık sık çalardı. Sahi, saatlerce ne konuşurdum arkadaşlarımla?
Hatırlamıyorum :)
Oysa daha sabah görüşmüşüz, birlikte derse girmişiz.
Mesajların ardı arkası kesilmezdi. 140 karaktere sığdırılan onlarca mesaj her gece yatmadan önem derecesine göre silinirdi...yeni gelecek mesajlara yer açmak için.
Şimdi telefonum sessiz, arayan-soranım yok.
Çaldığında ya sevgilim arıyordur, ya yakın bir-iki arkadaşım veya ailem. Toplam konuşma süresi 5 dakikayı geçmez.
Telefonumu haftada bi' kez şarj ediyorum.
* Eskiden, çok eskiden...
Çok iyi tavla oynardım.
Gittiğimiz tatil köyünde her gün havuza uğrardım...
Emekli -genellikle ordu mensubu- komşularımız tavlayı hazırlamış beni beklerlerdi.
Sırasıyla hepsiyle oynardım. Oturdum mu bi' kaç saat kalkamaz, güneş hep bi' tarafımdan bronzlaştırır, diğer yanım daha açık renk kalırdı :)
Çok severdim kendimden büyüklerle sohbet-muhabbet, ''zar tutma!'' gülüşmeleriyle zaman geçirmeyi.
Bi' de onların birbirine ''kazık gibi adamlar, bi' kızı yenemiyoruz!'' diyerek birbirlerine sataşmalarını izlemeyi.
Tavla oynamayalı beş yıldan fazla oldu.
* Eskiden, çok eskiden...
Fotoğraflardaki yüzler genç, dinç, toydu.
Gülümsemeler kocaman, gözler ışıl ışıl. Yüzlerde bi' kaygısızlık, biraz yaşama sevinci.
Annem-babam genç. Kardeşim, her fotoğrafta elinde bi' simit, bi' çikolata, bi' gofret tutan küçücük bi' oğlan çocuğu...
Şimdi annem ve babam orta yaş sonlarında. Kardeşimse evli, bi' kızı olan kocaman adam oldu.
Artık fotoğraflardaki yüzler olgun, görmüş-geçirmiş...
Gözlere geçirilen yılların getirip bir türlü geri götürmediği hüzün yerleşmiş.
Hayat upuzun gelse de bize aslında kısacık işte.
Görsel: Deviantart.com / once upon a time by ~desEXign
okurken aa bu benim dedim resmen..aynı şeyleri düşünüyorum zaman zaman nereye gidiyor o enerji nasıl değişiyor herşey..geçen gün en yakın arkadaşımla tansiyon muhabbeti yaptığımız an anladım nasıl yaşlandığımızı heyecanla erkeklerden,aşktan,seyahatlerden bahsettiğimiz günlerden buralara gelmişiz dile kolay 15 yıl geçmiş..
YanıtlaSilKolumu kıpırdatacak, oturduğum koltuktan kalkacak hal bulamadığım bir anda yazmıştım bu gönderiyi...yayınlamamıştım :)
SilBugün aynı hisse kapılınca yayınlayıverdim :)
''Yıllar geçiyor sen ne dersen de...'' :)))
Ohooo asıl bana dokundu bu yazın!
YanıtlaSilSenin daha "eskiden çok eskiden " demene yıllar var be gülüm:)
Daha yıllar var, o-hooooooo! kadar yıl hem de, değil mi colette'cim? :)))
SilGamlı baykuş modunda gördüm seni şekerpare?
YanıtlaSilSen böyle dersen biz ne halt edelim? Daha önünde yaşanacak çok güzel günler, alınacak çok kilolar, ağrıyacak dizler, yorulacak bedenler var. Olsun, ister tek tek ister topluca gelsinler, ruhuna bak sen. Şikayet için çok gençsin, bu saydıkların da normal, doğal seleksiyon bir nevi :) Valla hayatın anlamını kırkından sonra buldum, daha anlayışlı, daha toleranslı, daha keyifli bir insan oldum. Yeter ki Allah sağlık versin, geri kalan herşeyi biz hallederiz. Haydi şöyle bir silkelen ve neşelen. Sen buraları özledin, asıl sebep bu bence :) Öperim bissürü...
Neşem yerinde de, totomu kaldıracak halim yok Leylak'ım :/
SilBu ne böyle?
O 'alınacak çok kilo' kısmına katılmak istemiyorum çünkü daha da kilo alırsam yarım dünya olacağım, çok ciddiyim! :(
Özledim oraları, evet :(
Ben de öperim, bi' daha öperim :*
İlk 4 madde aynen ben, ben yazsam bu kadar olurdu.
YanıtlaSilTavlada hiç iyi olmadım, onu geç.
6. madde, bir erkek kardeşim olmadığı için yarı yarıya ben desem olur.
Benim için bir 7. madde de şu: Atlar zıplar, koşar, spora gider, yürüyüşe çıkar yine de enerjimi bitiremezdim. Şimdi güneşi görüp biraz hareket edesim gelse bile, ya belim ağrıyor ya dizim, eve temizlik için (kendim yapacak vaktim olsa bile) birini almaya mecbur olacak kadar durum vahim...
YAŞ:32!! Hep böyle kalsam bile bir 32 sene daha çekilmez; ki gün geçtikçe kötüye gidileceği kesin... Pöf!
Hani 'acı patlıcanı kırağı çalmazmış' diye bir söz vardır Ege taraflarında, bilir misin?
SilO acı patlıcanlar sanırım 1970'den önce doğanlar :)
Biz 1970 küsurlular tatlı patlıcanlardanız.
Çabuk eskidik gibime geliyor, her yanımız ayrı dökülüyor :)))
Haklısın; pöf! :)
okudum okudum iç geçirdim.. zaman çok çabuk geçiyor.. kendimden bir şeyler buldum...emeğine sağlık.. :)
YanıtlaSilAn itibariyle ben de bir iç geçirdim :)
SilZaman su gibi...anları yakalayıp yaşamak en iyisi.
Her şeyi, yarın yaparım, ilerde alırım, daha zamanı gelmedi diye ertelemek çok saçma.
Doya doya yaşamak lazım.
Sevgilerimle :)
Ne çektin be Sittirella o güneş görmeyen memleketlerde bi yerlere gelecem diye ne çektin:/Türkiye'de varacak bi oğlan bulamadın da dünyayı dolandın, oralarda kaldın gittin.Napacan iyi kötü birine varacan napacan:)
YanıtlaSilVasfiye teyzeyi tanımıyorsan noluyor be diyebilirsin bi izle olmamı:)öptüm
Not:yazarken bile asabım bozuldu şakası bile bana göre değil bu tarzın
http://www.youtube.com/watch?v=nQSvqZg888I
Ne güldüm, ne güldüm :)
SilVasfiye teyze süfermiş! :)))
Ne çektim be, elalemin memleketlerinde, ne çektim! :)))
Çok çektim beeeen :)))
hüzün ağır bastı herşeyden !
YanıtlaSilArada yapıyorum ben bu hüzünlenme işini :/
SilPöf! :(
Öyle tanıdık duygulardı ki yüreğine kalemine sağlık canım...
YanıtlaSilKeşke bu duyguları sen-ben-yakın çevrem tanımasa, bilmese :/
SilSevgilerimle; dostumun dostu dostumdur Yeşim :)
Eskiden her bir halta yetişirdim. Birisi ilgimi çeken bir yazı mı yazmış farkeder, hemen altına bir yorum yazardım. Şimdi nerdeee? Sanki herbir şeyi geriden takip ediyormuşum gibi hissediyorum. Cosmopolitan okurken eskisi gibi mutlu bile olmuyorum. Kadınca Dergisi'ni belki hatırlayan bile çıkmaz!
YanıtlaSilAma yine de bazen aklıma olmadık güzel şeyler düşüyor. Geliyor o düşünceler önüme oturuyor. Madonna'nın Like a virgin kasedini hatırlıyorum. Sonra kasedin ''paçuli'' olduğunu sonradan öğrendiğim bi yağ koktuğunu... Nasıl arkadaşlarımla sırayla kasedi kokladığımızı... Gİdiyorum bu sefer Madonna'nın cd sini alıyorum, yeniden...Ohhh be, Mutlu oluyorum.
Yaşlanıyoruz vesselam:)
Yaşlanıyoruz vesselam :)
SilBen Aysel Gürel olucam :)))
Yine deli, yine dolu, yine cin gibi :)))