Aklını kendine saklasaydın



* Olmuş Haziranın 14'ü... hala uzun kollularla, şemsiyelerle, kapalı ayakkabılarla geziyoruz.
Yılda 8 ay kar-kış, 4 ay da yaz gelsin diye ummakla geçiyor :/

* Bu sabah gözümü açtığımda ağzıma dayanmış iki tane pati buldum :)
Oturmuş minnak göğsüme, dayamış patileri ağzıma, dikmiş gözleri üzerime; resmen nöbet tutuyor.
Sevgilim bile beni uyurken bu kadar sık ve uzun süre seyretmemiştir ... te allam :)
Yer misin? Sever misin? :)

* Bugün dersim var :)
Türkçe temel dil eğitimi alıp devam etme şansı yakalayamamış iki kafadar gelip beni buldular.
haftada 2 gün-toplam 3 saat ders veriyorum :)
Kaynak kitaplarım var, resmen oturup ders programı hazırlıyorum :)
Çok sevdim bu öğretmencilik işini... ne güzelmiş birilerine -gerçekten işe yarayacak- bir şeyler öğretmek :)

Bakın öğretmenlik dedim de... hemen iki şey aklıma geldi.
İnsanlar çok kötü! :/

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...
Pireler tellal iken,  Türkiye'de SBS-LYS-GBS-KPSS gibi afili kısaltmalar yokken...
Çeyrek asır kadar önce ortaokul son sınıfta sınavlara girmiştim.
Fen Lisesi-Öğretmenlik Lisesi ve de Sağlık Kolejini kazanmıştım.
Duymuştuk ki; Fen Lisesi'nde okumak pahalıydı :/
Daha doğrusu, Fen Lisesi'nin ne gibi bi' artısı olduğunu kimcecikler bilmiyordu.
Diğer iki okul, 4 yılda meslek sahibi yaptığı için anne-babamın aklına yattı.
Ama tabikisi de bi' bilirkişiye danışmak gerekiyordu; sütannemlere gezmeye gittik.
Benim süt annem var :) İki de süt kardeşim; biri kızkardeşim-biri abim :)
Sütannem öğretmen, babam da öğretmen -yani sütannemin eşi... her ikisi de ilkokul öğretmeni :)
Gittik, dedik; durum bu-bu ve de bu.
Sütannemin ağzından ilk dökülenler: ''Aman diyeyim öğretmenlik okulunu aklına bile getirme!''
Sonra devam etti; biz de böyle bi' okuldan mezun olduk, çekmediğimiz çile kalmadı. Hem, öğretmenlik iyi-hoş görünüyor ama dert! Öyle zor-böyle stresli, o kadar çocukla uğraşmak öyle yorucu-böyle sıkıntılı.
En iyisi hemşire olması! Sağlık kolejine gitsin, mis gibi dört yılda hemşire olsun. Hem bir sürü imkanı olur -sanırım burada imkan = doktor koca oluyordu onun için- benim tavsiyem budur.

Paket yaptılar beni; doğru Bolu Sağlık Koleji'ne :)
Gittim,  gördüm, döndüm efenim.
Sevmedim!
Üçüncü gün bi' dağıttılar kitapları; amanin!  Kan gövdeyi götürüyor, doğum fotoğrafları vs.
Geceleri kızlar yorganı çekiyorlar kafalarına ağlıyorlar falan.
Bi' avuç jetonum vardı, aradım babamı; ''ben geliyorum!''dedim.
Döndüm, normal lise kayıtları bitmişti, bin bir türlü zorluk ve işlemden sonra nihayet kabul ettiler de normal/düz/bildiğin dümdüz bir lisede eğitimime devam ettim.

Lafı nereye bağlayacağım?

Hani benim ''Aman diyeyim öğretmen olmasın!'' diyen sütannemin özbeöz çocukları :/
Süt abim ve süt kardeşim...
İkisi  de öğretmen oldular :)

Belki de ben şapşahane bi' öğretmen olacaktım kimbilir? :(

Ağzımızdan çıkan, en basit- en sıradan-en önemsiz görünen cümleler bi' insanın hayatını baştan sona değiştirebilir.
O sebeple; kime ne söylediğimize, ne öğüt verdiğimize dikkat edelim...
Bi' de; herkesin verdiği akla pek güvenmeyelim.

Glasses by ~Alisabeth56

19 yorum:

  1. Senin öğretmen halinde güzel olurdu bence:)

    Gerçekten ne güzel demişsin. Kimseye akıl verirken etkilememek gerek dimi? Hakikaten belkide öğretmen olsaydın..
    Nasip diyelim.
    Ben bu yüzden ağzımı açmıyorum işte böyle konularda..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke...
      Belki...
      Kimbilir belki de...
      lerle olmuyor işte :/
      Ben hep sevdim -biri hariç- tüm öğretmenlerimi.
      Öğretmenlik çok zor ama çok asil bir meslek oldu hep gözümde.
      Çocuktum... beni dinlemediler.
      Büyükler hep iyisini bilir zaten :/
      Neyse, geçti-bitti.
      Akıl verirken ne diyeceğine gerçekten dikkat etmen gerekiyor.
      Tek bir sözün, karşındakinin tüm hayatını değiştirebiliyor.

      Sil
  2. nerden nereye savuruyor, eğitim sistemi,çevre şu bu.Ben arkeolog olmayı istemiştim hep mali müşavir oldum şimdi nerde toprak bulsam eşeliyesim geliyor boylu boyunca oturmuş içime.Şimdi değişen türk ticaret kanunuyla uğraşacağıma neler yapabilirdim, belkide hiç bişey yapamaz diplomamla sap gibi gezerdim....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimbilir...
      Ama ben, hep olamadığımız-yapamadığımız-yaşayamadığımız şeylerin, hakkımızda hayırlı olmadığı için gerçekleşmediğine inanmak istiyorum :)

      Sil
  3. Sende bu kelime dağırcığı varken ben sen çok iyi bir Türkçe öğretmeni olurdun.

    İmza: O afilli ÖSS'de, Türkçede 45te- 45 net çıkardığı halde Türkçe öğretmenliğine yeten puanını öz teyze aklıyla tercih etmeyen biri..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Afilli değil, afili :)
      İyiki de Türkçe öğretmeni olmamışsın...ehehehe :)
      Takılıyorum... kırmıyorumdur umarım :)
      Hepimizin var demek ki pişmanlıkları... keşke'leri :/

      Bende kelime dağarcığı geniş, günlük hayatta da çok düzgün-temiz bir Türkçeyle konuşurum.
      Gel gelelim, blogda sapıtıyorum :D
      Bi' - Du' - yannız- olabüle - accık :P
      Ahahaha :)))

      Sil
  4. Ella benim koca hep eczacı olmak istemiş niyeyse,Adamceyiz kazanmış da yani puanı tutmuş diyelim, o zamanlar puanın tutan okullra kayıt yaptırılıyodu... Sonra kauçuk fabrikası olan bi zat hatta zerzavat, girmiş anasının babasının kanına kimya mühendisliği şöle böle diye bizimki gitmiş kimya mühendisi olmuş. Adam kimyadan nefret ediyo.Kızların kimya derslerine bile yardımcı olmadı. Hatta büyük kıa özel ders aldırdık diyeyim anla.
    Sen en şaanesinden bi örtmen olurdun Ellacım eminim. Valla biim kızlar çok memnun.Senin süt anne kazıklamış seni...Ama bir yorum cevabında demişsin ya, aynen öyle olan işte de olmayan işte de bir hayır var.
    Bu uzun mektubumu pardon cevabımı bitirirken gözlerinden öperim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 'Benim koca' ne oluyor ablam? :)
      Küs müsünüz yoksam enişteyle? :)))
      Al işte, enişte beyimize de yazık olmuş.
      O kauçuk fabrikası kadar taş düşsün başına fabrikatör bozmasının.
      Ben de nefret! ettiğim bi' bölümde okudum ablam... istemeye-istemeye.
      Çünküm; benim eniştem olacak dümbük, sınavdan önceki gece ben uyurken almış eline silgiyi-kalemi... silmiş tercih formumdaki ilk tercihimi, açmış tercih kitapçığını, bulmuş kendi mezun olduğu bölümü... seçmiş :/
      Hem de, hayalini kurup okuyamadığı üniversiteden.
      Ben sonuçlar açıklandığında itiraz ettim, dedim yazmadığım-seçmediğim bölümü kazanmam saçmalık!
      Sonra itiraf etti... bi' yıl açıkta kalmayayım-babacığım dersane ücreti ödemek zorunda kalmasın diye gittim-okudum :(
      Okuduğum bölümün taban puanını -yalan olmasın- 5 puan falan yükselterek birincilikle girdim :( o kadar yüksekti notum :(
      Hala da, o bölümle ilgili bir işte çalışıyorum.
      Sevmeye-istemeye :/

      Hayatım boyunca, sevdiklerimden-yakınımdakilerden yediğim kazıkları ucuca eklesem; İstanbul'a 3. köprüyü beleşe getitirdim ablam... hem de ahşap köprü :/

      Sil
    2. Öperim dememişim, çok ayıp! :)
      Kocaman öptüm hem de ablacım.

      Sil
    3. hahhaah, o benim koca lafı, bizim evde espri, Türkçeyi sonradan öğrenen bir yabancı arkadaşımızdan kalma... Bir de koca kişisi derim. Bu da, yıllar önce yaşadığımız bir kasabada erkeklere kişi diyorlardı. Yani kişin geldi mi? gitti mi?, çok garibime gitmiş, ben de koca kişisini uydurmuştum. Kısaca bana artık uydurukçu da diyebilirsin.

      Ben de seni kocaman öptüm Ellacım.

      Sil
    4. iyiymiş vallahi :)
      Ay çok sevdim! :)
      Uydurukçu ablam benim :)

      Sil
  5. O yumoşun patilerini ısırmak lazım:))

    Sağlık olsun be Ella'cım. Meslek seçimlerimizin böyle onun bunun telkinlerine göre yapıldığı bir ülkede bu keşkeler bitmez. Bundan sonrası daha da handikap gibi geliyor bana. 4+4+4'ün hangi amaçlara hizmet edeceği malum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma Begonvil'cim...
      Bu gidişat iyi değil.
      gerçi, öğretmen olsaymışım muhtemelen şu anki protestolarda falan iyi biber gazı yermişim.
      Sinir hastası olurmuşum yapılan eziyeti gördükçe-çektikçe.
      Memleketime/gelecek nesillere yazık ediliyor ve biz susuyoruz :/

      Sil
  6. Ellacığım tesadüfler var ya ,işte onlar yönlendiriyor hayatımızı. Mesela benzer olay bendenizin başına gelmiştir. Halalarım örtmen olduğundan ben de aile geleneğini bozamamış örtmen olmuşum ama aklım Mimarlıkta kalmıştır. Hem de okuluma 2. olarak girmiş yüpyüksek puanlar almışım o zamanların ÖSYM sinden. İnsan düzgün insansa zaten çevresini aydınlatıyor. Öptüm minnak patiliyi ve de seni. Damada da mahsus selam ederim !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kötü tesadüfler yönlendirmese hayatımızı ne güzel olur Colette'ciğim :)
      Sen çok şanslıymışsın :)

      İşin garip yanı şu: üniversitede sevmeye istemeye okudum bölümümde.
      Üstelik çok iyi bir üniversite ve bölümdü.
      Neredeyse bütün eğitmenlerim profesör idi ve o dersleri dinlerken-sınavlara girerken ömrümüzden ömür giderdi.
      Rektörümüz dersimize girer,kendi yazdıkları kitaplardan öğrenirdik konuları. Herkesin korkudan titrediği bir profesörüm bana apaçık ''Asistanım olmanı çok isterim, bu dersi benden sonra biri verecek ise bu sen olmalısın. Şahane bir akademisyen olursun'' bile dedi.

      Çalışıyordum-kazanıyordum, aileme zerre kadar yük olmamaya çalışıyordum. Erkek kardeşim de üniversiteye başlamıştı üstelik, ona da destek oluyordum.
      İki yıl devam zorunluluğu olan yüksek lisansı tamamlamam ve tez yazmam gerekiyordu... 3 yıl çalıştıktan sonra babama ''çalışmayacağım, gönderin-harcayayım, kardeşime de siz bakın'' demeyi kendime yediremediğimden akademisyenlik hayallerimi rafa kaldırdım :(
      Aç mı kaldım? Hayır...
      Açıkta mı kaldım? Hayır...
      Ama, şu an adımın altında üç satır ünvan olması yerine, öğrencileri olan-ders programları hazırlayan- minicik odasına dünyayı sığdıran bir eğitimci olmayı tercih ederdim :(

      Damadının da sana selamı var Colette'ciğim :)
      Benden sana sevgiler, kızlara öpücükler.

      Sil
  7. yazının özellikle son cümlelerine sonuna kadar katılıyorum. ben de buna benzer bir durum ve biraz da şanssızlığım nedeniyle 4 yıl nefret ettiğim bir lisede okumak zorunda kaldım. şimdi geri dönüp baktığımda o günleri nefretle hatırlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne desek boş; giden bizim ömrümüzden gidiyor, kursağımızda kalan heves bizim hevesimiz :/
      Aklı verenler hayatlarına devam ediyor.

      Sil
  8. cocukluklarimiz hep "birsey olmak" adina harcandi gitti ama bu arada hic kimse soylemedi once insan olun, insan gibi mutlu bir sekilde istediginiz hayati yasayin diye!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ''Birşey''olduk işte;
      Mahvolduk.
      Harcanmış hissediyorum kendimi :/

      Sil
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...