Gece Güzelliği
Yazar: Onur Caymaz
Orijinal Dili: Türkçe
Basım Yılı: 2010
Yayınevi: İletişim Yayınları
''Bu da Bonus :)
Onur Caymaz tanıdığım ve çok sevdiğim bir genç bir yazardır. (Ve ''Ezilmiş Leylaklar Kitabı'' adında bir öykü kitabı vardır, o sayede tanıdım zaten) Fuarda gözüme çarpınca ''haydi Ella da tanısın'' dedim. Umarım seversin.
İyi okumalar.
Leylağın en nadide dalı :) ''
yüz bin aman dedim bir buse aldım
hasılı ömrün kan bahasıdır
ŞAİR DERTLİ
Arka Kapak Yazısı:
Hikâyeler, onlara…
Sevgiden hep alacaklı çıkanlar. Eşya satarak geçinen soylu, hüzünlü zenginler. Otelleri seven, otellerden hayat çıkaran dullar. Adı bile yoksul anlamına gelen işsizler. Üveyler, her yerde eğreti duran, dürüst, çocuk gönüllü yabancılar. Başkaları adına da utanabilenler. Her zaman, az biraz yakın olanlar ihanete. Önünde biri eğilecek diye ayakkabı boyatmayan, İETT'den emekli hacı amcalar. Gazetelerin sadece üçüncü sayfalarında gördüklerimiz. Öleceğini öğrenip uzun yolculuklar kuranlar. Misafire kahve ile likör ikram etmekten vazgeçmeyenler. Geçmişin peşine düşmüş dalgınlar. Güneydoğu’da savaşmış, hiç tanımadığı birilerini öldürmek zorunda kalmış askerler.
Hikâyeler, onlara…
Pavyona hiç gitmemiş halk çocuklarına. Bir ayağı faşizmde, anlamı kapı dışarı etmiş, zar atma delisi olmuş “büyük” şairlere.
12 eylül 1980’in devrimcileri, o güzel insanlara, hayatı yakılıp yıkılanlara.
Hikâyeler; ipini kendi çekenlere, en çok da onlara.
Belki de hikâyelerimi hiç okumayacak olanlara.
Altını Çizdiğim Cümleler:
''Kahve deyince duracaksınız; kırk yıl hatırı olan başka şey var mı şu alemde. Şukufe'nin çocukluğunda kahve, padişaha özel, ayrı bir cezvede pişirilir, bir bardak suyla ikram edilirmiş. Padişah hazretleri, içmeden önce fincanın üzerindeki köpüğe parmağını değdirir, o kahveli parmağını da su dolu bardağa sokarmış. Su mavi renk alıyorsa fena; zehirli demekmiş zira. Su neden azizmiş, düşünün tekrar...
O günlerden kalma bu alışkanlık, gel zaman git zaman sızıvermiş hayatımıza. Yıllardır kahvenin yanında, hafif soğuk olması kaydıyla hep su getirilir. Çoğunluk bilmez; aslında o su, kahveden önce ağız çalkalamak içindir, kahveden sonra içmek için değil. Sevdiğin şeyin tadı, mümkün olduğunca çok kalmalıdır insanın ağzında. Hem mazinin güzel insanları, o bardaktaki suyun tamamını da içmezmiş. Azlığın, yetinişin insanıymış onlar.''
''Nerden mi biliyorum? Hikayeyi anlatan benim çünkü... Her şey benim ayarladığım biçimde olacak. Az önce Binali, annem hayattaysa hayat neredeydi, diye soruyordu. Ellerimin arasındadır işte hayat, kalemimin ucunda. Ne varsa bu kalemde var zaten, insanın kaleme her zaman borcu var.''
''Önemsiyor olsaydın yazmayacaktın bunları. Yazmayacak, sevdiğin çiçekler gibi ömür boyu saklayacaktın. Çünkü sadece sevdiğini saklar insan. Alış buna; Unutulur geriye kalan ne varsa. Unutmak da değil aslında; biriken günler, anlar, hatıralar kaybolur, parlayıp karanlığın içinde yokluğa karışan kibrit alevi, uçup gider zamanla.''
''Ona ne çok yardım etmiştin. Hesabını tuttuğundan değil, sadece üzülüyorsun. Sen çok güzelmişsin de, ondan güzel insan eylemeye çalıştın... Hep yarım, hep eksik, hep bardaklar düşüp kırılıyor, yüzün hep ince heykelmiş de sıcak evden soğuk kasım ikindisine çıkınca çatlayıp dağılıyor. O kırık ilerliyor bedeninde, ikiye ayrılıyorsun, bölünüyorsun, parçalanıyorsun gittikçe, insan bu kadar çerden çöptenken Kaş'taki antik tiyatronun bunca uzun yaşamış olmasına şaşırıyorsun.''
''Dinle şimdi.
Bir evin duvarında yıllarca asılı duran resim, hemhal olur duvarla. Çerçeveleri, betonun parçasıdır artık. İşte insan da böyledir erenler, içinde biriktirdiği şeye benzer zamanla. Derken günün birinde, ola ki taşınırken -bir evden ya da kendinden- birisi alıp çekiverir resmi yerinden.
O vakit odada, az önce resmin durduğu yerde, garip bir boşluk peyda olur. Ötekilerden temizdir, kirlenmemiş... Toz zerresi bile bir kez olsun değmemiştir o boşluğun göğsüne, benzersizdir.
Benzersiz kalan kimsesizdir.''
Keyifli okumalar.
(10.05.2012)
Şöyle de diyebilirim;
Gece Güzelliği,
İletişim Yayınları,
Okudum,
Onur Caymaz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...yavrum seni layk ettim...
-
Efenim, sizlere şimdi bi' babanne tarifi vereceğim. :) Bu karışım bana rahmetli babannemin hediyesi-hatırasıdır. Tarifi bütün malz...
-
Yazar: Gabriel García Márquez Çeviri: Seçkin Selvi Orijinal Dili: İspanyolca Basım Yılı: 1984 Yayın evi: Can Yayınları Arka Kapak Yaz...
-
İlkokula gidiyordum... Andımız henüz değiştirilmemişti: Haftada beş gün, her sabah 'Andımız'ı içerdik. '' Türk'...
Kapak Resmi çok ilginçmiş :)
YanıtlaSilGerçekten öyle.
SilBen beğendim açıkçası... imgelerden imge beğen olmuş :)
Renkler de şahane seçilmiş.
Açıkçası, kitap kapağına -fotoğrafı geçtim- utanmasa kimliğini koyacak yazarlar görsünler istiyorum.
Cicim donus yapmissin sahalara ;)
YanıtlaSilIyi olmus, ozlemistik :))
operim kocaman
Çaktırma, doping aldım ;)
SilBen de öperim kocaman.
Katılıyorum sana.
YanıtlaSilBir çok kitabın kapağında 'bilmemne yılında bilmmene ödülünü alan yazar' yok ' şu kitabın da yazarı' diye reklam afişleri olur, hiç hoşlanmam. O kitabı elimde tuttuğuma göre, demekki yazara dair bir bilgi edinmişim .. abartısı görgüszülük gibi geliyor...
Kendi fotoğrafını kitabın kapağına koyan yazarlar itici-görmemiş-şöhret budalası gibi geliyorlar bana.
SilArka kapak diye bir şey var, hala farkında değiller.