Kadınlar arasında rekabet ne zaman başlar?


Kadınlar arasındaki rekabeti ilk keşfimin ve bilmeden kazandığım ilk galibiyetimin hikayesidir bu efenim :)

Uzun, çooook uzun yıllar önce, güzel bi' ilçenin eski- bozulmamış, daracık sokakları ve çıkmaz sokakları olan huzurlu mahallesinde, babannemin eviyle duvar komşusu olan, iki oda bi' mutfaktan ibaret minicik bahçeli evimiz vardı.
O evimizin diğer duvar komşusu olan evde de kankam ailesiyle yaşardı :)

Aysun; patates yanaklı, ela gözlü, iri kıyım bi' erkek fatmaydı. Benden bi' buçuk yaş küçüktü fakat benden daha kiloluydu. Kilosunun fazlalığı ile doğru orantılı olarak aklının kurnazlığa çalışan yanı da bir hayli genişti. Fitnelik, fesatlık, kızma, küsme, mızıkçılık, yalan, dolan, hile, kavga, alavere-dalavereye dair ilk neyim var ise ondan öğrendim.
Kolay mıydı birini ''dışladığında'' önce sana bakmasını sağlamak, sonra yüzüne baktığında ''Hıh!'' deyip, aynı anda burun kıvırıp başını diğer yana çevirmek? :)

Yıllar yıllar sonra anladım Aysun'un benimle hep bi' rekabet içinde olduğunu, hep bi' şeyleri ispatlama, üstünlük kurma çabalarını ve sebeplerini.
Zaman zaman, kafama estikçe anlatacağım bunları bir bir :)

***
Küçüğüz, miniciğiz, evcilik oynadığımız dönemdeyiz, doktorculuk oynama mertebesine bile yükselememişiz daha... yine evcilik oynamaya karar verdik.
Ben anne olacaktım yine... Aysun ise kızım.
Oyunlarımızın standart babası Aysun'un benden bi' yaş büyük abisi idi ama gel gör ki o gün her ne olduysa evde değildi.
Eee, baba yok! Olur mu babasız evcilik? Hemen karşı çapraz komşumuzun yakışıklı oğlu devreye girdi :) Baba olmaya aday oldu.
Tam oyuna başlayacağız, Aysun'un tombik yanakları şişti. Afra tafralar, susmalar, oflamalar, puflamalar... sıkıntıya dair ne varsa tüm belirtileri. Bi' yandan da oyuncak bebeğinin saçlarını açıp sinirli sinirli örmeye çalışıyor ve biz oyuna başlamak için Aysun'un bebeğinin saçını düzeltmesini bekliyoruz ama o saç bi' türlü düzelmiyor. Az daha bekleyince öğrendik derdini;  ''Bu sefer ben anne olacağım!'' Hemen ''peki'' dedim, ''Aysun anne olsun" Komşu oğlu itiraz etti; ''Sen anne olmazsan ben oynamam'' :)
Aysun kızdı, bebeğinin saçlarından tuttuğu gibi bi' hışımla kalktı, ''Hıh!'' dedi, başını hızla diğer yana çevirdi... küstü, çekti gitti. Sokak kapısından içeri girerken de kahverengi boyalı demir kapıyı var gücüyle çarpmayı ihmal etmedi :)
Sonradan öğrenecektik ne zaman o kapı hızlı bi' şekilde çarpılsa ortada bi' anormallik olduğunu, kızgınlığının, küskünlüğünün acısını o kapıdan çıkardığını... o kapı aracılığıyla bize mesaj verip bi' nevi son sözü söylediğini.

Ben Aysun'un neden küstüğünü anlayamamıştım o an.
Aradan yıllar geçti, anladım;
O gün; benim bi' başka ''dişi''ye ilk tercih edilişimdi.
O gün; benim bi' ''dişi'' ile bilmeyerek girdiğim rekabetten ilk kez galip çıkışımdı.
O gün; benim komşu oğlunun aşkını bana ispatladığı gündü :)
O gün, kendi kendine sürdürdüğü gizli yarışı Aysun kaybetmişti ve inanılmaz şekilde o bunun farkındaydı.

Ah be Aysun!
Hata tümüyle senin :)

Bundandır nerde evcilik oynayan çocuk görsem gülümseyip, bi' kaç saniye durup onları izlemem.

Görsel: Google Images

27 yorum:

  1. :)))o zamanlar anlayamıyoruz bunları..hayat ne farklı geliyor bize..
    o zamanki tavırlar kapı çarpmayla bitiyor..şimdikiler malesef bazen ağır sonuçlara neden oluyor..
    biz büyüdük ve kirlendi dünya...

    YanıtlaSil
  2. *zoitsa*
    Hayat şu idi;
    Sabah kalk, elini yüzünü yıka, iki lokma ye, saçlarını tarat, cicilerini giy :) sokağa çık.
    Oyna oyna düş-dizini kanat, ağla, oyuna devam, acıktığında ''Anneeeeea'' de, eline bir salçalı ekmek diğer eline bir tutam yeşillik tutuşturulsun ye, doy... oyuna devam et, akşam olsun annen sokak kapısına çıksın 'Ellaaaaaaaa, baban geldiiiiii, yemek yiyeceğiz hadiiiii'' desin, istemeye istemeye eve gir (akıl hala oyunda) acele acele yemek ye, kendini sokağa at, gece yarısına dek oyna, eve gel, el-yüz-ayak yıka, pijamaları giy,zıpla yatağa ve sız yorgunluktan :)
    Biz büyüdük ve kirlendi dünya zoitsa :/

    YanıtlaSil
  3. salçalı ekmeğin tadı bile aynı değil..

    YanıtlaSil
  4. gen farkından demek ki şekerim.
    hatun kısmı daha bebeyken yaşamaya başlıyorsa bunları...
    okuyunca benim de benzer anılarım beliriverdi :))

    YanıtlaSil
  5. çocukkene iyi güzelde...aynı tafraları koca koca adamlar kadınlar yapıyo be.....işte çekilmez olanda bu....

    YanıtlaSil
  6. ne kadar çocukca, ne kadar masum :)

    YanıtlaSil
  7. ne güzel anlatmışsın..
    ne de güzel ki unutmamışssın

    bizde de var böyle "hıh" yapıp kafa çeviren, hem de çok yakınımda: annem. öz be öz annem:)
    38 yıldır beceremedim onun gibi hıh yapmayı ya, aşkolsun bana
    bunları yapabilmek de bir meziyet
    bu saatten sonra da öğrenilmiyor

    YanıtlaSil
  8. *zoitsa*
    değil bacım, doğru diyorsun :/

    *NzN*
    Tabi, bütün suç genlerde de mi?
    Hiç suç yok yetiştiren ebeveynlerin :)
    Ne zaman sıkışsak suç genlerin zaten :)
    Hihihi :)))

    *erenerdi*
    İnsanlar büyümezler ki.
    Beden eskir, ruh hep aynı yaşta :)

    *küflükedim*
    Ne varsa çocuklukta var kedim.
    Büyüdük te halt ettik :/

    *anne müdürü*
    Hahaha :)
    Annen bile yapıyorsa demek ki karakteristik hatun kaprisi ''hıh!'' :)
    Hakikaten bunu yapabilmek bile meziyet ister anne müdürü, kolay değil :)
    O burun hem kıvrılacak, hem baş dikleşecek, ukala bir tavır takınılacak.
    Hem aynı anda surata o soğuk, ''bak seni takmıyorum'' tavırı yerleştirilecek.
    Hem zamanlama ayarlanıp bakış üzerindeyken yapılacak... hem de o ''hıh!'' sesi çıkarılacak :)
    Anlatırken yoruldum be :)

    Unutmam, onbinlerce anım bekliyor yazılmayı ve diğer sayfamdan buraya taşınmayı :)
    Yavaş yavaş paylaşacağım işte.

    YanıtlaSil
  9. walla suçlu ben değilim hep o x - y kormozomundan kaynaklanıyor her şey :P

    zoitsaaaa,
    salçalı ekmek yiyen çook az insan tanıdım ben. aa siz çocukken yemez miydiniz dediğim her seferinde deli gibi baktılar bana :)

    YanıtlaSil
  10. *Elif Ayvaz*
    Şşşt! çaktırma ;)
    Hahahaha :)))
    Hangimiz yaşamadık ki?

    YanıtlaSil
  11. Ay Ömer Seyfettin'im beniiim :) Tam onun hikayelerindeki gibi hem yüzümde bi gülümseme oluşturdun hem de içimde bir hüzün :)) .. Ben de çok yakın bi aile dostumuzun gözüme kestirdiğim oğlunu evcilik ayağına "hadi yatak odamıza gidelim" diyip sandalyenin altına sokup, mıncırmıştım bi güzel.. çocuk gık dememişti.. ahahahahha.. çocukluk anıları gibisi var mı yaaa...

    YanıtlaSil
  12. Anladığın anda kaçacaksın. ben bu tip hatun arkadaşlarda aynı yöntemi uyguluyorum. pılını pırtını toplayacaksın.:))büyüdüm hala kaçıyorum. anlar anlamaz.
    hey gidi aysun.

    YanıtlaSil
  13. *Didom*
    Ne edepsizdik değil mi? :)
    Şimdi para verip ''yap'' deseler yüzümüzün kızaracağı şeyler o zamanlar gayet normaldi :)
    Diyorum ya; büyüdük te halt ettik! :)

    *Nihancım*
    Hiç çekemem valla kaprisli, mıymıy, öküz altında buzağı arayan, lafı döndürüp dolaştırıp söyleyen tipleri.
    Bizden uzak allaha yakın olsunlar Nihancım :)

    YanıtlaSil
  14. hep oyle cocuk kalsaydik keske demeye basladim son zamanlarda :( cocuklarin safligi bile kalmadi artik bizim yasadiklarimiz gibi, nasil bir dunya bu boyle, bak yine beni huzunlere saldin be cicim :/

    YanıtlaSil
  15. okudum, okudukça gülümsemem yayıldıkça yayıldı yüzüme, hatta içime. hem anlatım çok keyifliydi, hem de pazar günü çözemediğimi şimdi anlamış oldum.
    hal tam da şöyle:
    öğlene doğru kapı çalınıyor. karşı dairemizdeki hanım. günaydın diyorum ama duymuyor, çok önemli bir şey konuşacak herhalde. "sen pek anlamazsın bu işlerden ya düdüklü tencereni ver de, benimki bozulmuş..."
    yüzümde aptal bir sırıtışla tenceremi emrine sunup salona dönüyorum ki eşim kahkahalarla gülüyor...

    bazı haller hep çocuklukta kalmış olsa keşke,
    sevgimle

    YanıtlaSil
  16. *A-H*
    Zamane çocuklarına çok üzülüyorum.
    Bakıyorum da, sokağa çıkıp doyasıya oynamaya hakları bile kalmamış.
    Nerde bizim zamanımızdaki o sabah evden çıkıp akşam kir pas içinde -acıkmasa eve uğramayacağı kesin- gelen, suratı kirli ama gülüşü kocaman çocuklar?
    Eski oyunlar bile unutulmaya başlandı.
    Kaybımız büyük, en azından bizim yaşanmışlıklarımız, biriktirdiğimiz anılarımız var.
    Şimdiki çocukların yegane anısı Facebook üzerinden birbirine ''like'' vermekten ibaret kalacak.
    İletişim sıfır, sosyalleşme sıfır, yaşıtına nasıl davranacağını bile bilmiyorlar.
    Çok üzülüyorum, çok :(

    *gülgün*
    Hoşgeldin gülgün.
    Şimdi sen bilmezsin ya, ben izah edeyim :)))))
    Çok güldüm yorumuna :)
    İnanamıyorum kazık kadar kadınların hala çocukça tavırlarla hayata devam etmelerine.
    Neyi, kimi küçümsüyorlar, ne ispatlamaya çalışıyorlarsa...
    Ah, bana denk gelecekti o hatun... düdüklü tencere uzmanı bir kızkardeşim var, en son PTT'yi düdüklüyle basıp bomba gibi patlatma hayalleriyle meşguldü kendisi :)
    Hahhahha :)))
    (Lou'ma selam olsun)

    Sevgilerimle gülgün.

    YanıtlaSil
  17. Düdüklü tencere alanında 3 lisans 2 önlisans mezunu o kızkardeş benim :D:D
    Düdüklü tencere fetişistiyim ben. Elbet patlatacaamm ama görürsünüz :D

    YanıtlaSil
  18. *Lou'm*
    Ahahahaha :)
    Görüyorum ve artırıyorum! :)
    Poker yerine diplomaker oynayacaz bundan kelli :)
    Ahahahahahahaha :)
    Düdüklücü seni!

    YanıtlaSil
  19. nerden de geldi aklına şimdi bu:)) küçükken herşey daha açık açık oluyor da, büyüdükçe alavere, entrikalar artıyor. ahh ahhh! kadınlar arası çekişmeler... uzak olsun uzak :))

    YanıtlaSil
  20. *OİP*
    Hani bi' reklam vardı: hiç aklımdan çıkmıyorki! diye :)
    Benim çocukluk anılarım böyle işte :)
    Daha neler neler anlatacağım, gülmekten karnın ağrır.
    Hakikaten uzak olsun hani, bu yaştan sonra hele hiiiiç çekilmiyorlar :)

    YanıtlaSil
  21. ellacıımm o savaştan galip geldiğini tam olarak ne zaman anladın?
    yani komşunun yakışıklı oğlu ne kadar deli divane oldu, yazık ona =))

    yıllar önce o çarpılan kapı geçen haftalarda benim suratımda patladı :((
    yine bi kadın tarafından!!
    ama bu sefer aşk değil de işti

    kadınlar ve çarpılan kapılarr!!!

    ıyykkk

    YanıtlaSil
  22. *Euphoric*
    Bayaaaaaa sonra anladım :)
    Komşunun oğlunun bana aşkı; ben 1.5 yaşımdayken babasının bana vurduğu iğneler sırasında, hani iğne sonrası alkollü pamukla iğne yeri -nedense- ovuşturulur ya.. hehe :)
    Bu ovuşturma işleminin gönüllüsüymüş beyfendi :)
    Bi'de ovuşturma işlemi bitince öpermiş, onlar da şuna bak diye kahkahalarla gülerlermiş.
    Eeee, o zamanlar 3! yaşındaymış beyfendi! :)
    Bu olay olduğunda ben 4-5 en fazla 6 olsam, farketmem de zaman aldı, demek ki yaklaşık on yıl :)
    Vay be!
    Boşuna değil hayatına kenarından köşesinden değdiğim, selam bile versem beni yıllar yıllar sonra hala hatırlayan erkeklerin hafızalarının bu denli güçlü olma sebebi.
    Ne hatunum bea!
    Maşalla-tü-tü-tü-tü! Nazar değmesin :)
    Şaka maka bi' yana güzelim, kiminle tanışsam, iki sohbet etsem aradan yıllar geçse adımı, memleketimi, ne bileyim tarzımı hala dün gibi hatırlar. Bazen ''Merhaba Ella, nasılsın? :)'' diyen biri çıkıyordu, gülümsüyordum ama içimden de; ''kimdi bu ya? pot kırmasam bari, allalla'' dediğim oluyordu :)

    Senin hesap komikmiş be :)
    Bırak kalsın, öyle hatunla aynı işyerinde çaışmak bile başlı başına stres sebebi.
    O çarptıkları kapıları keşke bir daha hiç aralamasalar, bi'daha yüzlerini görmesek :)

    YanıtlaSil
  23. ah aysun ah ,hain aysunkıskanc aysun ,ben hala o salçalı ekmegin tadını bulamayanlardanım üzerine hafif tuz serpiyorum :)belki yakalarım

    YanıtlaSil
  24. *Çiğdemcim*
    Benim annem hala salça yapmaya devam ettiği için... ve de bahçemizde ''taş fırın'' olduğu için ekmekler de ev yapımı :) aynı tadı yakalıyorum ama aynı iştahla-zevkle yenmiyor işte.
    Çocukken güzelmiş be Çiğdemcim.

    YanıtlaSil
  25. kızlar çabuk öğretiyor hayatı birbirlerine

    YanıtlaSil
  26. *Ters Pabuçlar*
    Kızlar... minicik-büyümüş de küçülmüş kızlar :)
    Hakikaten ne öğreniliyor ise o dönemde yakın arkadaşlardan öğreniliyor :)
    Minik cadılar :)

    YanıtlaSil
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...