Madem başladım anlatmaya, devam edeyim çocukluğumun anılarına.
Kankam Aysun'u biliyorsunuz, meşhur olma yolunda hızla ilerliyor, daha da meşhur edeceğim kesin onu. Çocukluk anılarımın yarısı onunla çünkü :)
Bu anım
***
Aysun'la annelerimizin ''kapının önünden ayrılmayın'' diye tanımladıkları o gözle görünmeyen ama güvenli
Fikir Aysun'dan geldi; ''Hadi alışverişe çıkalım'' Hemen alışverişe çıkan iki ''büyük'' oluverdik.
Kolkola girdik, başladık sokak içinde genişçe daire çizerek alışveriş yapmaya; şunu alalım, bunu da alalım, pazara da çıkalım, ay şu ne güzelmiş, o pahalıymış!!!
Hayali ve ucuz şeyler satın alıp, hayali parayla ödemeyi yapıp, aldıklarımızı hayali çantalara doldurup yine hayali çantaların ağırlığından yorulup! dinleniyorduk :) Hayali içecekler içip, yorgunluk atıp alışverişe devam ediyorduk tabi. Alışveriş bitti, eve dönerken kuaföre uğramaya karar verdik.
Malum, bi' sürü kılık kıyafet, sebze, meyve, benim bir elimde pazar arabası, arabaya bağlı kurbanlık kuzu (bu kimin fikri idi hatırlamıyorum ama kınalı bi' kuzu seçmiştik, bunu gayet net hatırlıyorum) dönüşte de ''zuzazye''ye (züccaciyeci bile diyemediğimize göre yaş 3-5 arası idi demek) uğrayıp babannemin aylık taksidini de ödemiştim (hayırlı evlatmışım nan o zamanlar) kuaför tükkanının önündeki telefon direğine kuzumuzu bağlayıp, alışveriş poşetlerini duvar dibine bırakıp kuaföre girdik :) Ne de olsa bizim mahalle güvenliydi, eşyalarımızın çalınma ihtimali aklımızın ucundan geçmiyordu ama kuzu kaçabilirdi :)
Hayali kuaförlerle konuşup, bize ikram ettikleri hayali içecekleri içip, hayali perma yaptırıp - Aysun meç yaptırmıştı,
Kırmızı ruj!
Üstelik hayali değildi, kaşla göz arasında nereden buldu ise elinde kırmızı bir ruj!!! tutuyordu.
Tamam, teoride o kırmızı bi' rujdu ama pratikte kırmızı -hem de acı, apacıııı- biber olduğu gerçeğini dudaklarımızı tırmısı tırmısı boyayıp bugünün ancelina culi'sinin dudaklarına rakip dudaklara sahip olduğumuzda -dudaklara sürmekle yetinsek yine iyiydi de- noktalama usulü yanaklara allık, göz kapaklarına far yaptığımızda; satın aldığımız tası tarağı -kınalı kuzuyu bile direğe bağlı- bırakıp ''Anneeeaaaaaaaa'' diye acıdan zırıl zırıl ağlayarak evlerimize koşarken anlamıştık.
Aysun ne yaptı, nasıl halletti o acıyla savaşı? hatırlamıyorum. Ama benim hikayemin devamı budur:
- Babanneeeeeeaaa! Üğüüüüüüüğüüüüü!
+ He kuzum, he karabiberim?
- Babanneeeeeeeea! Üğüüüüüüüüğüüüüüü! Yuj süvdük, nanıyoooooo! Üğüüüüüüğüüüüü!
Babannemle annemin kahkahaları hala kulaklarımda :)
Beni oturttular o dedemin bahçe keyfi yaptığı gök mavisi boyalı tahta sandalyeye, dolaptan bissürü domates çıkarttılar. O domatesleri ortadan ikiye kestiler. Gözümü açamamış olsam da, hem yuvarlak, hem soğuk, hem de çooook tatlıydılar.
Dudaklarıma, gözlerime, yanaklarıma ortadan ikiye kesilmiş, olgun, soğuk domatesler sürüldü dakikalarca. Hem yandım, hem ağladım. Bi' yanda da yarısı yüze sürülen domateslerin diğer yarılarını mideye indirdim. Hem domatesle doydum hem bana çooook uzun gelen bir süre sonra gözümü açtım :)
***
Hayatımda yediğim en lezzetli domatesler onlardı.
Domatesi hala deli gibi severim.
Kırmızı ruj sürdüğümde ne zaman aynaya baksam; gülümserim :)
Hanimiş: domates işe yarıyor
Hanimişiki: onu bunu bırakalım da, can havliyle direğe bağlı bıraktığımız kınalı kuzuya n'oldu acaba?
Görsel: Google Images
Benim aklımda kuzu da kaldı ertesi gün aynı oyuna devam etmediğinize emin misin?Çocukluğum aklıma geldi sen çok yaşa....Mutlu hafta sonları..
YanıtlaSilhhahaahh delii:)
YanıtlaSilÇok tatlısınn. Aman o Aysun'dan uzak dur, artık çocuk ta değil nene lazım:)))
YanıtlaSilÖptüm
*zeynep*
YanıtlaSilNeler var daha neler :)
Daha ''Superman'' olup 5. kattan uçuşumuz var :)
Ne güzel uçmuştuk! Hahahaha :)
Kınalı kuzu çalınmamıştır, dilerim görüp te besleyen olmuştur.
Çok güvenlidir bizim mahalle, çooook :)
*zoitsa*
He, deliyim ben :)
Çocukluktan belliymiş akıllanmayacağım :P
*Çınar Ablam*
Canımsın ablacım :)
Aysun ile görüşmeyeli yıllar oldu.
Ama çocukluğumun en ''feci'' anılarında hep o var :)
Uzak durmak ikimizin de hayrına bence de :)
domates ne alaka yahu :)
YanıtlaSilkuzuyu bende merak ettim simdi :))
iyi ki Aysun yok simdik, daha bir normalsin onsuz :)))
operim cok
kıyamam, 3 yaşındaki yanmış sızlamış Ellaya.nasıl acımıştır. babaannecik iyi düşünmüş domates olayını, ben olsam düşer bayılırdım.aysun nerelerdedir acaba :P :))))))))))
YanıtlaSil*A-H*
YanıtlaSilKuzum, normaldir kuzuları merak etmemiz :)
İyidir ama, Hatice abla ona bol bol ot ve su vermişir :)
Aysun mu... aman aman.
O zamanlardan geliyor benim ikili ilişkilerdeki tecrübe kazanımlarına başlamam :)
Sayesinde sarraf olma yolundaki ilk adımı atmıştım :)
Hehhe.
Ben de öperim tabikisi de.
*Nihancım*
Çok ''nanıyo''du :)
İnadına severim acıyı.
Tecrübe işte, ondan daha acı biber görmedim ki hayatımda :)
Aysun... aman aman.
Olduğu yerde mutludur dilerim :)
İlk anılarımdan Lise 1 sonuna dek ''Aysun'' lu bir devir yaşadım.
Sonra isimler değişti ama hatun kısmının tavırları hep aynı :)
Çok hikayem var Nihancım, büyüdükçe karmaşıklaşıyor işler ne de olsa :)
Çocukluk anıları çok tatlı, çocukluk anılarını düşündükçe insanın kalbine ılık ılık bir akıntı oluyor. Acı biber meselesine gelince, acıyla hatırladığım ilk maceralarım 10-11 yaşlarıma kadar geriye gider. Allah bilir öncesi de vardır. Ben acı hastası bir adamım. İçine biber atarak yenilen bir çok yemeği severim. Doğrusu biberin yanına katık olsun diye yemek yiyorum.Zaten bilen bilir mutluluk veren 10 yiyecek arasında acı da vardır. Acının yanında kebap olursa daha iyi oluyor :) Bizim buralarda veledin birisini annesi tehdit ediyor, "Bak ağzına acı biber sürerim senin !" Çocuk da "Sürersen sür, ben acıyı severim" diyor.
YanıtlaSilaha haa haa yazık be size, minik kınalı kuzular :))
YanıtlaSil*Kıllanan Adam*
YanıtlaSilAcı biberi severim.
Hele de yanında iskender, kebap, lahmacun gibi bilumum lezzetler var ise daha da severim.
Ama sanırım acıya merakım o günden sonra başladı :)
Çok yanmıştı nan! :)
''Diline acı biber sürerim'' lafı bizim oralarda ödül gibi geliyor insana :)
*küflükedim*
Yazık tabi bize, ama ne indirmiştim mideye sulu sulu, lezzetli, olgun, tarladan gelen domatesleri :)
Hormonsuzdu hemde :)
Vay be! :)
Ne çocukluk geçirmişim.
geberdım gulmekten alemsınız bende kız arkadasımla ufakkene :)) plaj kumundan tereyagı yapardık :)) yapraklardan da sarma nasılll
YanıtlaSil*ilknurs*
YanıtlaSilİyimiş valla :)
Hala tereyağı yiyebiliyorsan ne mutlu sana :D
Gıcır gıcır, peeeeh! :)
hanimiş demesen hemen soracak idim
YanıtlaSilişi yaradımı domatesler diye
hayır yarın bigün yakarsak dilimizi hemen domateslere sığınalım dicem..
ama nerdeki o domatesler, hepsi fake
hahahhahah
YanıtlaSiliçimdeki babaanne dile geldi =))
Başlık bu arada başlı başına süpperr =))
YanıtlaSil*Euphoric*
YanıtlaSil3 x :)
Güzelim domates...
Dilin mi yandı? domates, tuzlu mu geldi bi'şey, hemen domates.
Babanneee! zamanımdan kalma derstir bana; domates her derde deva :)
Başlık ayna, hakikaten güzel olmuş, bence de sence :)
Öperim kocaman.
aysundan uzak dur :):)
YanıtlaSil*Çiğdemcim*
YanıtlaSilDurmam mı :)
İyi ölmemişiz biz :)tesadüfen yaşıyoruz valla :)
Canım, içten yorumun için yürekten teşekkürler. Hayvansever olduğumuz için gördüğümüz baskılar, aşağılanmalar ve dışlanmalar gerçekten yaşamımızı cehenneme çevirebiliyor. Tek yapmak istediğimiz onların da yaşam hakkı olduğunu kabul ettirebilmek. İyi ki sen ve senin gibi dostlarım var.
YanıtlaSil*Begonvil'cim*
YanıtlaSilYılmak yok canım arkadaşım, inadına devam :)
Görüştüğümüzde de dediğim gibi; zaman senin, keyif senin, para senin...
Buna rağmen sanki kendi zamanından ve kesesinden çalınıyormuş gibi bikbikbik edenlere ne düşer?
Kibarca şöyle diyelim; susmak :)
Bırak ne derlerse desinler, tıka kulaklarını geç.
Hayat bize güzel :)
Canım benim, iyi ki varsın.
Canımmm ne güzel bir anı yüzümde büyük bir tebessüm ile okudum.
YanıtlaSilNe güzel