Minnak dolandırıcı


Az önce aklıma geldi, sıcağı sıcağına yazıya dökmem gerek.
02.12.2012 (00:12)

Lisedeydim, 1. sınıfa gidiyordum.
En dali çağlarım :) Ahahah 'Dali' yazdım, silmeyeceğim :)
Sık sık okulu kırıyoruz, yeni yeni sigara içmeye başlamışız, kan kaynıyor damarda...
Bi' 'Pizza' salonumuz var ama resmen bizim kafeteryamız; sabah girip akşam çıkıyoruz :)
-Şimdi düşünüyorum da, sabahtan akşama dek biz ne yapıyor? ne konuşuyorduk?
O zamanı nasıl öldürüyorduk? Nelere gülüyor, neleri seviyorduk?
Hiç birini hatırlamıyorum :/ -
Neyse...

Bi' gün gazetede bi' haber gördüm; küçük bi' kızın yardıma ihtiyacı var, büyük bi' trajedi yaşıyor vs.
Konu neydi hatırlamıyorum bile! Yüreğim burkuldu, üzüldüm. Yardım etmeye karar verdim.
İyi de, nasıl yardım edicem? Çok para lazım :/
Hemen minik aklımla hesaplar yapmaya başladım; okula gidip hocalara anlatsam, ilgilenmezler.
Hele hele bizim bi' müdür yardımcımız vardı... dötten bacaklı-topalak bi' kadındı.
Cadı mı cadı! Hayatta ilgilenmez.
İş başa düşüyordu hani.
Okulu kırdım, elime bi' dosya aldım.
Bi' tarafına gazete haberini koydum, diğer tarafa çizgisiz dosyayı ve kalemi koydum.
Şehrin en büyük -mobilya mağazalarıyla ünlü caddesine bi' uçtan girdim.
Üzerimde okul üniformam var tabi...tükkanlara şöyle göz ucuyla baktım, ilk sıradan başladım.
Tek tek, 'Merhaba, ben ABC Lisesi öğrencisiyim, bugün gazetede yer alan bi' haber üzerine yardım toplamaya çalışıyorum. Buyurun haber burada, toplayabileceğimiz (sanki yüz kişi topluyoruz :) ) yardımı bu çocuğun babasına ulaştıracağız. Yardım etmek ister misiniz?' diye sordum.
Kimisi burun kıvırdı, kimisi faturam/belgem olup olmadığını sordu.
Ben de bunun bi' yardım olduğunu, dilerlerse kaşe basıp imza atabileceklerini, gün sonunda toplanan yardımın kaç Lirasının kimden geldiğini böylece belgeleyebileceğimi söyledim.
İlk dükkanın para verip kaşe-imza basmasıyla olaylar başladı.
İki-üç saatin sonunda felaket yorulmuş, müthiş acıkmış, bi' kaç A4 sayfası imza-kaşe ve mühürlerle dolmuş, okul ceketimin cepleri paralarla şişmişti.
Pizza dükkanımıza döndüm,  kendi harçlığımla bi' Ayvalık tostu söyledim, yanında ayranla mis gibi yedim-içtim.
Karnımı doyurunca yardım toplamaya devam ettim.
Gün sonunda bi' kaç A4 sayfa daha doldurmuş, paraları ikiye-üçe katlamış ve çok yorulmuştum.
O gün eve vardığımda annem durumu -okuldan kaçarak yaptığım için- anlamasın diye paraları ve dosyayı odama saklamıştım.
Ertesi günü okula gittiğimde öğretmenlerimden birine durumu birazcık açtım.
Yapacağımı yapmıştım ama doğru yaptığım konusunda onay gerekiyordu sonuçta.
Öğretmenim; ''ABC Lisesi olarak böyle bi' yardım toplama olayına imza atabileceğimizi sanmıyorum. Sonuçta yardıma muhtaç bi' sürü insan var. Bu da o durumlardan biri, dilersen bi' müdür yardımcımıza sor' dedi.
Soluğu cadı olmayan-erkek-yine namlı müdür yardımcımızın yanında aldım.
Dahiyane fikrimi anlattım. Bana 'Bunun faturası var, belgesi var, resmi izni var, yapamayız. Yardım etme niyetin iyi ama böyle bi'şeye kalkışırsan resmen dolandırıcılığa girer' deyince öylece kalakaldım.
Düşünsenize; cebimde bi' tomar para var, yapacağımı zaten yapmışım! Ve hiç de yasal yollardan yapmamışım!!!
Gazetede yer alan telefon numarasını aradım, kimse açmadı. Defalarca aradım, kimse cevaplamadı.
Gazetenin numarasını aradım, beş-on tane büyük jeton harcayarak -kendi harçlığımdan- onlara bu haberde yer alan küçük kıza nasıl ulaşabileceğimizi/yardım edebileceğimizi sordum. Kendi aramızda!!! yardım toplamak istediğimizi söyledim.
''Yerel haber, yerel muhabirden ulaştı, ne yazık ki biz size yardımcı olamayacağız, haberde yer alan telefon numarasından ulaşabilirseniz olur.'' cevabını aldım.
Sonuçta bi' hafta-on günlük bi' macera sonucunda harcanan iki avuç dolusu jetondan sonra elimde koskoca bi' hiç! vardı :/
Tabi, bi' de sayfalar dolusu imza-kaşe ve bi' tomar para! :)))
Kanıtları ve parayı nasıl yok edeceğimin hesabını yapmaya başladım :/
Kış olsa, sobada yakardım (akla bak).
Çöpe atsam (ya birisi bulur da araştırırsa?)... olmaz.
Harcasam; gururuma yediremem, o para benim değil ki!
O kıza -istediğim halde- yardım edemiyor olmamın acısı içime oturmuştu.
Tükkan tükkan gezip; 'Kusura bakmayın, biz bu yardımı yapamıyoruz, paranızı geri alın' demek de çok saçma olacaktı... aradan günler geçmiş.
Emekli öğretmen bi' arkadaşım!!! vardı, kırtasiye dükkanı olan...soluğu onun yanında aldım.
Ona bağış yapmak için en uygun kurumun neresi olduğunu ve nasıl yapılabileceğini sordum.
Ve (sanırım -Ziraat Bankası idi)  Çocuk Esirgeme Kurumu'na cebimden çıkardığım tomar tomar parayı bağışladım.
Bağışı yapanın adını sordular; aileden iki kişinin adı-soyadını anında harmanladım; Feraye Öztürk
Amacı; çocuklara giyecek, oyuncak, kitap ve şeker alınması için.
Sonunda paradan kurtulmuştum! :) O günden sonra kaç gün boyunca -allaam yareppim, n'olursun okula gelip bağışı sormasınnar yareppim amin!- duaları ettim bilmiyorum.

Ama, o akşam nasıl mutlu-nasıl huzurlu uyuduğumu çok iyi hatırlıyorum.
Bu da böyle minnak bi' dolandırıcılık hatıram işte :)

15.12.2012 (19:01)

Görsel: The Goddamn Batcat!by ~mypetmoon

18 yorum:

  1. Hahah. :D İyiymiş. Şu müdürlerin de izin korkularını anlayabilmiş değilim. Taş atıp da kolu yoruluyor sanki. Altı üstü birkaç yazışma yapacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğrencilere gelince kan kustururlar, resmi işlemlere geldiğinde tırsık bi'şi olurlardı :)

      Sil
  2. telefonun cevap vermemesine sinir oldum
    ne haberler okuyoruz kalkıp ta yardım toplamaya başlamıyoruz hemen
    bu da senin farkın olsa gerek ya da çocuk masumiyeti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bundan 20 küsur yıl öncesinden bahsettiğimi düşünürsek;
      Gazetelerde bugün olduğu gibi her gün içimizi paramparça eden haberler çıkmıyordu.
      Verilen bir haberde yardım için nereye başvurulabileceği -düşün, telefon numarasına dek- veriliyordu.
      Çevirmeli telefonlar vardı ve her evde telefon yoktu. Olmaması da gayet normaldi.
      Hem çok gençtim hem de acıya/yardıma muhtaç insanlara bu kadar bağışıklık kazandırılmamıştık.
      Şimdi benzer haberler okuduğumda ben de 'yazık' deyip diğer habere geçecek kadar duygusuzlaştım.

      Sil
    2. haklısın, ben de ilkokulda dükkanı boş olduğu için üzgün üzgün dışarıda oturan bir lokantacı için eve gidip saatlerce ağlamıştım, adam bu akşam eve ne götürecek diye... eskiden bu kadar acıya bağışıklık kazanmamıştık, ertık ister istemez duygularımız aşındı...

      Sil
    3. Eskiden 'merhamet' duygumuz baskındı.
      Kötü-zor durumların ardında alavere-dalavere aramıyor, iyi niyetimizin suistimal edilme ihtimali aklımıza bile gelmiyordu.
      Şimdi artık her şeyin altında bi' buzağı arar olduk.
      Gazeteler sayfa sayfa ölüm-hastalık-istismar haberleriyle dolu.
      Sanki, biz büyüdükçe kirlendi dünya :/

      Sil
  3. kıs bundan film olur...

    Şimdi bunu yapmak için dolaşsan sana bi kuruş vermezler...Şimdi ne dolandırıcık şekilleri var şaşarsın artık yemem diyosun adam her gün başka bişi uyduruyo...

    Öptüm seni çook

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Film olmasın bundan ablacım :)
      O kabus bana yettiydi :)))
      Son gün şahaneydi ama; hem paradan kurtuldum, hem ömrümün ilk bağışını yapmış oldum :)
      Bence o paraları verenler paranın nereye gittiğini gösteren makbuzu görse bana 'Aferin!' derlerdi :)
      Yani, aslında pek de dolandırıcı hissetmiyorum bu anlamda kendimi :)
      Sadece bi' kişiye niyet edip, bissürü kişiye kısmet oldu :)
      Şimdi nasıldır inan bilmiyorum, o kadar uzun zamandır yokum ki :/
      Desene alıştık her türlü üçkağıda iyice :(
      Eski zamanları çok özlemeye başladım ben ablacım :/

      Ben de öptüm seni.

      Sil
  4. :)) ne hayırlı bir iş bilmeden :) haber yalan mıydı acaba ??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmem :/
      Yalansa da doğruysa da iyi bi'şeye sebep olduydu :)

      Sil
  5. Keşke o iyi niyeti hiç yitirmeseydik ama hayat... Dolandırıcılık da Robin Hood misali olmuş çok şirin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yitirdik be Joey'im.
      Tamam, şimdi arada sırada iyi niyet gösterdiğimiz durumlar elbette oluyor ama artık her üzüntüye-acıya bağışıklık kazandık, iyi niyetimizi nadir durumlara saklar olduk :/
      Sorma ya, ne biçim dolandırmışım ama :)))

      Sil
  6. Yorumlarımın gitmediği günlerde neler yazmıştım hatırlayamayacağım ama olsun.Orjinal hatunsun demiştim galiba bu yazıyı okuduğumda:)

    YanıtlaSil
  7. bunu kısa film yapmak istiyorum ciddiyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Madem ciddisiniz; peki :)

      Sil
    2. teşekkür ederim :) yazılı izin almama gerek yok sanırım :)

      Sil
    3. Rica ederim :)
      Bence yazılı izin lehinize olabilir :)
      Ne bileyim, film tutarsa filan ''çalıntı ayol bu! sahibi benim'' diye medyayı ayağa kaldırabilirim :)))
      Elbette yazılı izne gerek yok.
      Buyurun; izin verdim.
      Yazıysa al işte yazı, yazdım gitti :)

      Sil
  8. hahaha teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...