Gelin, herkesin (özellikle genç kızların) ayıla-bayıla izlediği Kore dizilerinde neler dönüyormuş görelim :)
* Senaristlerinin yaratıcılığı sıfır efenim.
Ya da haklarını yemeyelim, öyle bi' senaryo yazıyorlar ki; uçmak serbest :)
Akla-hayala uymayan, 'O-haaa!!!' dedirtecek ne varsa sıradan bi' senaryoda bulabilirsiniz.
Öteki dünyaya gitmeyip onun-bunun bedenine girerek hayata dönmeye çalışan ruhlar, iki kadeh içip birbirinin vücuduna giren ruhlar gibi olaylar sanki grip olmak kadar doğal :)
Öteki dünyaya gitmeyip onun-bunun bedenine girerek hayata dönmeye çalışan ruhlar, iki kadeh içip birbirinin vücuduna giren ruhlar gibi olaylar sanki grip olmak kadar doğal :)
Kazalar, kaybedilen hafızalar, bu hafıza kayıplarında her bi' şeyi hatırlayıp tek sevgiliyi, en önemli kişiyi hatırlamamalar, felç olup yatağa bağlanmalar ama yatalak olmak değil, bilinçsizce yatmalar, sonra iyileşivermeler, bitkisel yaşamdan geri dönmeler vs. :)
Bizde arabanın tamponunun dokunmasıyla görme yetisini kaybedenlere gülerdik :)
* Eğer sıkılı bi' yumruk görüyorsanız ortada kızgınlık var demektir.
Kollar yanda, bir yumruk taş gibi sıkılı ise; çok kızdım, çok kıskandım bu yüzden kızgınım ama bi' şey yapamıyorum anlamına geliyor.
Meselam; esas oğlan kızı çok seviyor, tam kızla konuşmak için ona doğru yürürken yoldan geçen bi' erkeğin kıza adres soracağı tutuyor!
Kız da -hele ki gülümseyerek- cevap verirse erkek olduğu yerde duruyor, kameralar hemen ele zoomlanıyor.
Yumruk sıkılı = erkek sinirlendi ama o an bi' şey yapamıyor! :)))
* Yemek yemek inanılmaz önemli.
Yemek...nasıl desem, yaşama şartı! Yemek yemezsen güçsüz kalırsın, bayılırsın, zayıflarsın, aman ye-hemen ye!
Fakirler hep aynı yemekleri yer, az yer, zenginlerin masasında yok yoktur, kuş sütü eksiktir.
Zenginler fakirlerin yediği yemeklerin tadını bile bilmez, fakirler de zenginlerin...
Gösteriş yapmak için masa donatıp fakir kıza 'otur-ye!' demek olmazsa olmaz :)
'Buranın en pahalı menüsü bu, ömrünce görmemişsindir, çekinme, ye' gibi konuşmalar gayet sıradandır :)
Et pahalıdır. Fakirler 'Ramen' yer, zenginler yarım tonluk tuna balığı kestirirler :)
* Sınıf farkı, zengin-fakir ayrımı etrafında döner olaylar.
'Davul bile dengi dengine' atasözünün altı beş dakkada bir çizilir.
Zenginler, üst sınıfa ait gençler yine üst sınıfa ait ailelerin çocuklarıyla -aile kararıyla- evlenir.
Öyle zengin adam kalkıp fakir kızla evlenecek de zengin çocuğun ailesi 'mutluluklar' diyecek ha?
Zengin aileler böyle bir beraberliği engellemek için elinden geleni ardına koymazlar.
Anneler çirkefleşir, fakiri ezecek, gururunu ayaklar altına alacak ne varsa söylerler. Daha doğrusu ağzına geleni söylerler. Zenginlikleri oranınca fakir aileye yapmadığını bırakmazlar, evlerini başına yıkarlar vs. vs. :)
* Zenginler soğuk, krizmatik, görgülü (ama bir o kadar da görgüsüz) kültürlü, iyi eğitimli, bok gibi zengin olurlar.
Cool takılırlar. Şaşırdıklarında bile en fazla gözleri biraz daha açılır, sonra hemen cool ifadelerine geri dönerler.
Fakirler, sıcak, candan, cıvıl cıvıl, samimi olurlar.
Bas bas bağırırlar, vööööö! öğğğğğğ! voaaaaa! gibi şaşkınlık belirten saçma-salak surat ifadelerini sıkça takınırlar.
Görgüsüzdürler, eğitimsizdirler, hep aynı şeyleri yer-giyerler.
Kapitalist yaşamın her detayı abartılarak göze sokulur.
Zenginler, paraları kadar fakirleri aşağılama, hor görme, pis bakışlarla onları böcek gibi ezme, tehdit etme, küçümseme, ''kavgada bile söylenmez'' denilen ne kadar incitici söz varsa söyleme hakkına sahiptir.
Ne de olsa 'pis fakir!'dir onlar.
* Paranın satın alamayacağı hiç bir şey yoktur.
Restoranlar, alışveriş merkezleri, oteller, 'kapadım, sabaha dek bizim!' denmek için kapatılıverir :)
Çorap değiştirir gibi araba değiştirilir, 'lüks' adına ne varsa her şey göz önüne serilir.
'Parası neyse vereyim, fiyatı nedir sen ondan haber ver' gibi cümleler uçuşur.
* Zenginler stil sahibidir.
Kılık-kıyafet-takılar-ayakkabılar-çantalar-kıyafete uygun arabalar an be an değişir.
Saçlar milim kıpırdamaz, kahküller yerinden oynamaz, hepsi bakımlı-makyajlı olur. Sanırsın ki Vogue için kapak çekimi az sonra başlayacak.
Erkekler kadınlardan daha iyi giyinir. O saçlar, bizim 'emo' dediğimiz çocukcağızlarda görüp 'vay be!' dediklerimizden az daha hallicedir.
Dizinin başından sonuna kafaya kalıp gibi koyulmuştur.
Şakır şakır yağmur yağar, perçemler azıcık ıslanır, artık ne sıkıyorlarsa kafaya öyle kalması için :)))
Fakirlerse, ne bulursa giyerler :)
Makyaj yapmazlar, parfüm sürmezler, spor-bol-tayt-bere gibi bol-büyük sıcak ve konforlu ne varsa geçirirler çıkarlar üzerlerine.
Zenginler tarafından tiksinti dolu, ayıplama dolu, ıyyyyy! bakışlarıyla süzülürler.
* Şarkılar şahanedir.
Öyle güzel melodiler vardır ki dalıp gitmek işten değildir.
Bi' de şarkı homana homana oy, koranina konna miy moy! diye giderken I'll be waiting for yoooooou nonanina noy noy! olmasa tam süper olacak.
Japonlara da var bu olay. Şarkı adı: Call me, tüm şarkı Japonca ama arada 'Call me, call me' yeeeiy yeeee! diye bi' İngilizce laf sıkışıverir ve bu da şarkıya ismini verir.
Nedir bu İngilizce özentisi anlamış değilim.
Zengin gençler tiki olur ve arada 'Yo Man!' 'Okkeeey let's go!' 'Sorry' lafları 'İngilizce biliyorum, bunu da burda hatırlatayım' dercesine kullanılır :)
* Hem bakar kördürler hem de incecik ağaçların ardına geçtiklerinde görünmez olma özellikleri vardır.
Şöyle ki efenim; kız ağlayarak kaçar, erkek durur, sonra 'ulen ne halt ettim ben dur yakalayayım kızı' der ve peşinden koşmaya başlar. Kız beş metre ilerdeki incecik ağacın veya sokak lambasının direğinin veya ne bileyim bisikletin ardına saklanmıştır.
Sen alenen görürsün, saklanan kişi arayan kişiyi görür, bi' tek arayan kişi göremez.
Sağına bakar-soluna bakar 'kahretsin kaçırdım' ifadesi suratında geri döner :)
Kesin görünmez oluyorlardır başka hiç bi' açıklaması yok çünkü bunun.
* Cinsellik yoktur.
Tüm dizi boyunca görüp görülen öpücüktür :)
Dudaklar birbirine değdirilir.... değdirilir...gözler kapatılır...dudak dudağa kalınır ve biter.
Hepsi bu :)
Zaten o anda da aşık neyin olunmuştur :)
Sevilen kız masum olur, eline erkek eli değmez, ağla ağla geberir dizi boyunca.
Erkek çapkın olur, bi' kız sağ kolunda, bi' kız sol kolunda artiz artiz dolanır :)
Bi' kızın erkekle yatağa girebilme ihtimali bile onun ne derece aşşağılık! erkek avcısı! şehvet düşkünü! kötü aile kızı! tü-kaka! olduğunu gösterir :)
Kötü kadınlar cinsellik yaşayannardır, nokta.
* 'Deniz Kızı' efsanesine hemen her dizide gönderme vardır.
Bir şekilde deniz kızının adı, köpük olarak yok oluşu acıklı bir şekilde senaryoda geçer.
* Önemli şeyler söylenirken aniden bi' gürültü olur, esas oğlanın veya kızın söylediği en önemli kelime duyulmaz.
Sonra duymayan kişi, sözü söyleyenin yüzüne mal mal bakar, sen az önce ne dedin-duyamadım diyemez, sonra da kafayı yer acaba bana ne dedi? diye :)
* Erkek kızın bileğine yapışır, sevgisini böyle gösterir.
Elinden tutup bir yere götürme filan yoktur, bildiğiniz orman adamı kıvamında, tak! diye bileğe yapışır, sağa-sola çekiştirir-sürükler. Kız da paşa paşa 'istemem, yan cebime koy' diyerekten sürüklenir :)
Erkeğin kadını aşağılaması, incitici söz söylemesi normaldir. Ne de olsa seviyordur, ayı yavrusunu severken öldürürmüş misali :)
* Öyle 5 sezon-140 bölüm olmazlar.
Hepi-topu 20-25 bölümden oluşurlar, bıktırmazlar, aylarca senelerce aynı şeyi kakalamazlar, tadında bitirirler :)
* Sonlar asla güzel bağlanmaz.
Son bölümde 'Yok artık Lebron James!' dedirten ne varsa gerçekleşir, olay bi' türlü gidişata uygun ve mantıklı bağlanmaz.
Beceremiyorlar bu bitirme işlerini adamlar :)
Velhasıl kelam: 'ben akıl almaz, ohhaaa! bi'şiler izleyeyim de az güleyim, keyfim yerine gelsin' derseniz izleyiniz efenim :)
Herkes güle güle 2012, hoşgeldin 2013 yazıları döşerken ben bıkkınlık veren bu gönderilerden farklı bi'şeyler okumanızı istedim.
Dilerim yüzünüze minicik de olsa bi' gülümseme yerleşmiştir :)
Sevgilerimle.
Gösteriş yapmak için masa donatıp fakir kıza 'otur-ye!' demek olmazsa olmaz :)
'Buranın en pahalı menüsü bu, ömrünce görmemişsindir, çekinme, ye' gibi konuşmalar gayet sıradandır :)
Et pahalıdır. Fakirler 'Ramen' yer, zenginler yarım tonluk tuna balığı kestirirler :)
* Sınıf farkı, zengin-fakir ayrımı etrafında döner olaylar.
'Davul bile dengi dengine' atasözünün altı beş dakkada bir çizilir.
Zenginler, üst sınıfa ait gençler yine üst sınıfa ait ailelerin çocuklarıyla -aile kararıyla- evlenir.
Öyle zengin adam kalkıp fakir kızla evlenecek de zengin çocuğun ailesi 'mutluluklar' diyecek ha?
Zengin aileler böyle bir beraberliği engellemek için elinden geleni ardına koymazlar.
Anneler çirkefleşir, fakiri ezecek, gururunu ayaklar altına alacak ne varsa söylerler. Daha doğrusu ağzına geleni söylerler. Zenginlikleri oranınca fakir aileye yapmadığını bırakmazlar, evlerini başına yıkarlar vs. vs. :)
* Zenginler soğuk, krizmatik, görgülü (ama bir o kadar da görgüsüz) kültürlü, iyi eğitimli, bok gibi zengin olurlar.
Cool takılırlar. Şaşırdıklarında bile en fazla gözleri biraz daha açılır, sonra hemen cool ifadelerine geri dönerler.
Fakirler, sıcak, candan, cıvıl cıvıl, samimi olurlar.
Bas bas bağırırlar, vööööö! öğğğğğğ! voaaaaa! gibi şaşkınlık belirten saçma-salak surat ifadelerini sıkça takınırlar.
Görgüsüzdürler, eğitimsizdirler, hep aynı şeyleri yer-giyerler.
Kapitalist yaşamın her detayı abartılarak göze sokulur.
Zenginler, paraları kadar fakirleri aşağılama, hor görme, pis bakışlarla onları böcek gibi ezme, tehdit etme, küçümseme, ''kavgada bile söylenmez'' denilen ne kadar incitici söz varsa söyleme hakkına sahiptir.
Ne de olsa 'pis fakir!'dir onlar.
* Paranın satın alamayacağı hiç bir şey yoktur.
Restoranlar, alışveriş merkezleri, oteller, 'kapadım, sabaha dek bizim!' denmek için kapatılıverir :)
Çorap değiştirir gibi araba değiştirilir, 'lüks' adına ne varsa her şey göz önüne serilir.
'Parası neyse vereyim, fiyatı nedir sen ondan haber ver' gibi cümleler uçuşur.
* Zenginler stil sahibidir.
Kılık-kıyafet-takılar-ayakkabılar-çantalar-kıyafete uygun arabalar an be an değişir.
Saçlar milim kıpırdamaz, kahküller yerinden oynamaz, hepsi bakımlı-makyajlı olur. Sanırsın ki Vogue için kapak çekimi az sonra başlayacak.
Erkekler kadınlardan daha iyi giyinir. O saçlar, bizim 'emo' dediğimiz çocukcağızlarda görüp 'vay be!' dediklerimizden az daha hallicedir.
Dizinin başından sonuna kafaya kalıp gibi koyulmuştur.
Şakır şakır yağmur yağar, perçemler azıcık ıslanır, artık ne sıkıyorlarsa kafaya öyle kalması için :)))
Fakirlerse, ne bulursa giyerler :)
Makyaj yapmazlar, parfüm sürmezler, spor-bol-tayt-bere gibi bol-büyük sıcak ve konforlu ne varsa geçirirler çıkarlar üzerlerine.
Zenginler tarafından tiksinti dolu, ayıplama dolu, ıyyyyy! bakışlarıyla süzülürler.
* Şarkılar şahanedir.
Öyle güzel melodiler vardır ki dalıp gitmek işten değildir.
Bi' de şarkı homana homana oy, koranina konna miy moy! diye giderken I'll be waiting for yoooooou nonanina noy noy! olmasa tam süper olacak.
Japonlara da var bu olay. Şarkı adı: Call me, tüm şarkı Japonca ama arada 'Call me, call me' yeeeiy yeeee! diye bi' İngilizce laf sıkışıverir ve bu da şarkıya ismini verir.
Nedir bu İngilizce özentisi anlamış değilim.
Zengin gençler tiki olur ve arada 'Yo Man!' 'Okkeeey let's go!' 'Sorry' lafları 'İngilizce biliyorum, bunu da burda hatırlatayım' dercesine kullanılır :)
* Hem bakar kördürler hem de incecik ağaçların ardına geçtiklerinde görünmez olma özellikleri vardır.
Şöyle ki efenim; kız ağlayarak kaçar, erkek durur, sonra 'ulen ne halt ettim ben dur yakalayayım kızı' der ve peşinden koşmaya başlar. Kız beş metre ilerdeki incecik ağacın veya sokak lambasının direğinin veya ne bileyim bisikletin ardına saklanmıştır.
Sen alenen görürsün, saklanan kişi arayan kişiyi görür, bi' tek arayan kişi göremez.
Sağına bakar-soluna bakar 'kahretsin kaçırdım' ifadesi suratında geri döner :)
Kesin görünmez oluyorlardır başka hiç bi' açıklaması yok çünkü bunun.
* Cinsellik yoktur.
Tüm dizi boyunca görüp görülen öpücüktür :)
Dudaklar birbirine değdirilir.... değdirilir...gözler kapatılır...dudak dudağa kalınır ve biter.
Hepsi bu :)
Zaten o anda da aşık neyin olunmuştur :)
Sevilen kız masum olur, eline erkek eli değmez, ağla ağla geberir dizi boyunca.
Erkek çapkın olur, bi' kız sağ kolunda, bi' kız sol kolunda artiz artiz dolanır :)
Bi' kızın erkekle yatağa girebilme ihtimali bile onun ne derece aşşağılık! erkek avcısı! şehvet düşkünü! kötü aile kızı! tü-kaka! olduğunu gösterir :)
Kötü kadınlar cinsellik yaşayannardır, nokta.
* 'Deniz Kızı' efsanesine hemen her dizide gönderme vardır.
Bir şekilde deniz kızının adı, köpük olarak yok oluşu acıklı bir şekilde senaryoda geçer.
* Önemli şeyler söylenirken aniden bi' gürültü olur, esas oğlanın veya kızın söylediği en önemli kelime duyulmaz.
Sonra duymayan kişi, sözü söyleyenin yüzüne mal mal bakar, sen az önce ne dedin-duyamadım diyemez, sonra da kafayı yer acaba bana ne dedi? diye :)
* Erkek kızın bileğine yapışır, sevgisini böyle gösterir.
Elinden tutup bir yere götürme filan yoktur, bildiğiniz orman adamı kıvamında, tak! diye bileğe yapışır, sağa-sola çekiştirir-sürükler. Kız da paşa paşa 'istemem, yan cebime koy' diyerekten sürüklenir :)
Erkeğin kadını aşağılaması, incitici söz söylemesi normaldir. Ne de olsa seviyordur, ayı yavrusunu severken öldürürmüş misali :)
* Öyle 5 sezon-140 bölüm olmazlar.
Hepi-topu 20-25 bölümden oluşurlar, bıktırmazlar, aylarca senelerce aynı şeyi kakalamazlar, tadında bitirirler :)
* Sonlar asla güzel bağlanmaz.
Son bölümde 'Yok artık Lebron James!' dedirten ne varsa gerçekleşir, olay bi' türlü gidişata uygun ve mantıklı bağlanmaz.
Beceremiyorlar bu bitirme işlerini adamlar :)
Velhasıl kelam: 'ben akıl almaz, ohhaaa! bi'şiler izleyeyim de az güleyim, keyfim yerine gelsin' derseniz izleyiniz efenim :)
Herkes güle güle 2012, hoşgeldin 2013 yazıları döşerken ben bıkkınlık veren bu gönderilerden farklı bi'şeyler okumanızı istedim.
Dilerim yüzünüze minicik de olsa bi' gülümseme yerleşmiştir :)
Sevgilerimle.
Görsel: Google Images
Harika anlatmışsin eline saglık :)
YanıtlaSilDaha neler var neler de... üşendim yazmaya :)
SilDediklerin doğru tespitlerin eğlenceli :) Secret Garden izlemişsin belli :) Daha çok başındasın yolun ama :P Ben sana bissürrü dizi önerebilirim. Örneğin King Of Dramas. :) Mutlu Seneler. 2013 tüm kedeleri silsin umarım...
YanıtlaSilNe alaka 'yolun başında olmak' ile Joey? :)
SilNerden biliyorsun ki kaç dizi izlediğimi? :)
Önerilerine teşekkürler ama Kore dizisi izlemeye devam etmeyeceğim :)
Sana da mutlu seneler, hepimizin kederleri silinsin.
Kore dizisi klişelerini ne güzel sıralamışsın öyle! Hala bu formülle geçinen diziler gırla. Ben ona yanıyorum. Bir farklılık yapalım, öpüşürken gözümüzü kapatalım, ağzımızı oynatalım, kızları bu kadar rezil etmeyelim, bu kadar aşağılamayalım, azıcık doğallık katalım YOK. İzleyenler bunlar için izliyor sonuçta değil mi:)
YanıtlaSilDediğin gibi; YOK! :)
SilOlmadığı için de bıkkınlık veriyor...
Erkek olsam izlemezdim. O tipleri görünce 'onlar insansa ben neyim?' der, bunalıma girerdim herhalde :)))