Az sonra yapacağım çok sosyolojik, biraz psikolojik tespitler sadece beni ilgilendirmekte olup, kimsenin üzerine, tepesine, yanı başına alınmaması gerektiğini peşinen belirtirim.
Malumunuz; eskiden buralar hep dutluktu... :)
Bloggerların sayısı iki elin parmaklarını biraz geçiyordu. Hemen herkes birbirini tanıyordu.
Bi' çoğu bıraktı bloglamayı.
Kimisi evlendi, evinin kadını oldu, kimisi anne kimisi baba oldu.
Kimisi büyük işadamı-işkadını oldu, bloglamaya zaman bulamaz oldu.
Kimisinin izleyici sayısı 20'lerde takılıp kalınca sıkıldı-bıraktı.
Kimisi kendini deşifre ettiği için pişmanlık duydu, bıraktı.
Sonra bi' patlama yaşandı ve -deyim yerindeyse- ışığı gören geldi!
Işığı gören geldi, güzel de oldu. İzleyecek daha fazla blogger, paylaşılacak daha fazla görüş, şahane! Ama hani derler ya "nerde çokluk..." aynen öyle oldu :/
İnsanların içinde var olan 'farklı olma', veya 'ünlü olma' ihtiyacı kendine en fazla burada imkan buldu.
Tanınan biri olmanın kolaylığı keşfedildi, hem de gerçek halini değil, hayallerinde yaşattığı-aslında olmak istediği kişi gibi tanınabilmenin imkanı burada mevcuttu.
Sosyal medya herkese alternatif kişiler olma şansı verdi.
Herkes kendi çapında 'ünlü' oldu/pazar buldu.
Kimileri, iki haftanın sonunda dolapta gösterecek kıyafetleri kalmayınca, eşten-dosttan ödünç aldığı kıyafetleri üzerlerine geçirerek 'Bugün ne giydim?'ci olmayı seçtiler... sorsan 'modaya yön veren', meşhur deyişle 'ikon-can' oluverdiler.
Dilimize 'kombin' kelimesini yerleştirdiler.
Kimileri, bıyıklarına-burun tüylerine, sağdan soldan çıkmış kaşlarına ve hatta sakallarına bakmadan millete makyaj tüyoları vermeyi kendine görev bildiler. Makyaj ve kozmetik sektörünün yön vericileri kesildiler.
Her gün çarşaf çarşaf kozmetik ürünü tanıttılar, en ünlü markaların ürünlerini fotoğrafladılar.
Bir yılda 'aldım-kullandım' dedikleri ürünlerin toplamı sanırım benim üç/beş yıllık maaş tutarıma tekabül ediyordur.
(Maaşım iyidir laf aramızda :) )
Kimileri sinema-kitap eleştirmeni kesildiler.
Gönderilerin başlangıcını 'Baştan söyleyeyim; iğrenç bi' filmdi! Paranızı boşuna harcamayın' yaparak hevesimizin-sinema keyfimizin içine ettiler.
''Kitap okudum' diyerek sayfa sayfa kitabı anlattılar, katilin uşak olduğunu söylediler ve okumamızı şiddetle tavsiye ettiler.
Kimileri 'Süper Anne' oldular-bunun eleştirisini kendimce yaptım.
Şu ot yiyip-çiçek .ıçan çocukların anneleri... kakaları pembe olan çocukların anneleri oldular.
Bize ideal anne nasıl olunur? dersi verdiler... kendilerini 'dünyanın en mükemmel annesi' ilan ettiler.
Baktık biz onlar gibi süpper/hipper/übber anne olamayacağız; vazgeçtik anne olmaktan, bu hevesimizin de içine ettiler.
Kimileri 'yazar' oldular... Edebiyat(ve dünya) tarihine adını -hani derler ya- altın harflerle yazdıran yazarların kemiklerini sızım sızım sızlattılar.
''Bugün kime götüm geçti? Kime yazdım? Kimle içip zıçıp-kimin koynunda uyandım?'' yazdılar... cinsel devrimin yazarları!!! oldular.
Kimileri 'İyi aile kızı' olduklarının altını çizip üstüne bastılar, namus abidesi ünlüler oldular.
Kıçlarında düdük gibi pantolonlarla veya totolarının bitiş çizgisinin görüldüğü mini etekli bacaklarını gözler önüne serdiler, göğüs çatallarını gösterdiler ama yüzlerini kelebeklediler.
'İyi aile kızıyım, yaş oldu 25-30, elime erkek eli değmedi, evden dışarı çıkmadım-pencereden bakmadım, namus timsaliyim, (laf aramızda bana en acilinden bi' koca lazım!)' dediler.
Yüzlerinde kalp efektleri ve kelebeklerle beyaz atlı prenslerini beklediler.
Neyse efenim, oldukça oldular işte!
İstediklerini olsunlar, kimse olmasın demiyor zaten de, olduklarını sandıkları kişiler gibi gelip bilmiş bilmiş ahkâm kesmiyorlar mı...şeytan diyor "çak ağızlarının üstüne üstüne!"
İnsana demezler mi? -ben böyle dediğim için, herkes böyle düşünür gibi geliyor bana-
''Be insancık, madem heves ettiğin iş-güç-meslek-yaşam tarzı bu idi, gidip neden hayalini kurduğun hayatı yaşamak için bi'şeyler yapmadın?''
Bilemiyorum...
Ben bi' ''şey'' olmak istesem, o ''şey'' olabilmek için tüm gücümle çabalardım... bugün var-yarın yok, günde bir kaç yüz/bin kişinin 'tık'ladığı bir sayfada/ortamda sanal bir ünlü olmak yerine, özendiği işi yaparak gerçek hayatta ismimi duyurabilmek için çırpınırdım.
Belki, ben sosyal medyayı gerçekten stres atmak, bi' çeşit günlük olarak kullanmak ve eşle-dostla laklak yapmak amacıyla kullandığım için bu tür kullanım amaçları bana garip geliyor.
Yani, gerçek hayatta eyeliner sürmeyi beceremeyip kaşına-kirpiğine bulaştırdıktan sonra buraya gelip 'ben makyajın kitabını yazarım' ahkâmını kesenlerden olsam cidden soluğu psikologda alırdım.
Bana bi' haller oluyor, olmadığım biri gibi davranma ihtiyacı hissediyorum der, derdime derman arardım.
Hastalık çünkü bu. Olmadığın biri gibi davranma ihtiyacı hissetmek ve bu durumu sürdürmek istemen.
Bi' de gelip 'blog yazmak ve çok izlenir-ünlü bi' blogger olmak istiyorsan; şunu-bunu-onu yapacaksın' diye akıl vermeye kalkan -yine- blog yazarları var ki; evlerden ırak.
Düşünsene, işi 'Ben blog tutmanın kitabını yazdım!' noktasına gelmişler... kafadaki çatlak sayısını saymaktansa yıldızları saymayı tercih ederim.
Gerçekten anlayamıyorum bazen... belki de sorun bendedir.
Belki de ben bi' bok olamadığım için böyle düşünüyorumdur.
Kıskançlığımdan yani, çatlıyorum ortadan böyle, Diyarbakır karpuzu gibi...
Yoksa ben de heves ederim her sabah işe gitmeden, kapı önünde fonda ev terlikleri ve paspas- 'Bugün ne giydim?' diyerek sizlerin giyim kuşamınıza yön vermeyi.
Sonracığıma, alnımdan çene altıma dek palyaço gibim kat kat sürüp 'Efenim Loreyalin bu renk farı iyrenç duruyor ama gördüğünüz gibi Mekin bu renk farının pigmentleri çok başarılı, bakınız, fırça gibi fışkırmış kaşlarımı bile kapattı'' diyerek, sizleri engin makyaj bilgimle aydınlatmayı-ışıldatmayı istemez miyim hiç?
İşte oturdum, bu yazıyı bunnarı yapamamanın kıskançlığı ile yazdım.
Hele hele 'Çekiliş var kızlar!' diyenlerden olamadığım için kaç kez oturup hırsımdan ağladım sayısını unuttum.
Benim gibi kıskançlıktan geberenler var ise; buyurun birlikte çatlayalım :)
Eh be sosyal medya... sen nelere kadirsin.
Görsel: Sahibinin sesi - Sittirella marka
amanınnnn sen öyle olsaydın Sittirella nası olcaktın...
YanıtlaSilBen en çok kitap çözümleyicilere uyuzum...
Bende de var bi kaç bi uyuzluk da hehheeheh...
Öpüyorum kıs seni...aha bu üç noktalara uyuz oluyom ben, bi bakmışım tık tık üçü bir arada olmuşlar:)
Ahahah, onnar öyle ablacım :)))
SilBi' bakıyosun, ilk koyduğun nokta diğer ikisini çağırıvermiş... :)
Yannızlıktan hoşlanmıyolar demek ki... :)
O kitap çözümleyicileri takip etmiyorum ablacım.
Baktım bi' kitapta ne olup bittiğini anlatıyor, siliveriyorum takip listesinden.
Onnar sağ-ben selamet :)))
Ben de öpüyorum seni :)
Kocaman...
Kıskançlık iyidir cildi güzelleştirir :) Bu saydıkların doğal seleksiyonla eleniyorlar yavaş, yavaş.:) Sabır ve sebatta olmayınca gitmekten başka seçenek kalmıyor.
YanıtlaSilCildi güzelleştirirmiş :)))
SilElenmiyorlar be... nereye eleniyorlar?
Biri gidiyor-ikisi geliyor :) Ya da bana öyle geliyor.
Her gelen 'bana da beklerim şekerim deyip' adres verip gitmiyor mu, bi' de o adresler abuk-sabuk blog sayfaları çıkmıyor mu...
Çok kıskanıyorum, çok! :)))
Kızkanç Ella :P
YanıtlaSilÇatııırrrr!!!! :)))
Silkocaman güldüm hepisine :D
YanıtlaSiltesbitlerin kadını oldun, tesbittin mi desek sana :)
ben de zati kıskandığımdan yanaşmıyorum bir süredir biloğuma :P
ne giydim mi yapsam hediye çekilişi mi karar veremiyorum :S
(ya şu takip listesinden silme işini bi öğretiver bacım, çok lazım da :) )
portakalllı jöleyi de öpüyorum, seni de öpüyorum^^
Tespittin :) Ahauahsuahah :)))
SilNe sürdüm-sürüştürdüm yapalım Nisa'cım biz :)
Ellerimize kaç-göz çizip uygulamayı orda gösterelim :)))
(Blog kumanda panelinde, sagda 'Google Reader'da Görüntüle'nin yanında bi' dişli çark işareti var ya, tıkla ona :) sonra çıkan listeden istediğin blogu 'Ayarlar'dan sil işte :) Bu gaddan yorumlamam)
Portakallı jöleyi senin için öptüm, mırıldıyor şapşi :)))
Sen de balkondan uçan Pikaçuuuu'yu öp benim için :)))
Hahahaha:)
YanıtlaSilSelam. Ben acemi blogcu! Hani, bişi demiştim başka bir sanal ortamda:), şimdi anladım ne demek istediğini...
Böyle de çabuk anlarım hani:)))
Süper olmuş ama 1000 izleyiciyi de ne olcak merak ettim:)
1000 deyince Birleşik Devletler Başkanı olmak için adaylığımı koyacağım veya Neverland'e taşınacağım :)))
SilBelki de blog tutmayı bırakırım :)
yahu bir dönem makyaj blogları yüzünden iflas ediyordum az kalsın. komalara girmiştim, MAC yeni koleksiyon çıkartmış, koşup alayım diye. ulan düdük sana ne MAC'in koleksiyonundan :)) neyse bir dönemdi, geçti gitti.
YanıtlaSilblogu web günlüğü olarak kullanmayı, eğlenmek için yazmayı seviyorum ben. bokumda boncuk bulursam da çekilişle dağıtmak geldi şimdi aklıma ahahah:))))
Ahahahahah
SilSesli güldüm :)))))
Bak bu bulduğum boncukları çekilişle verme işini sevdim :)))
Hakkaten o tam 'düdük' devirmiş senin için :) Sana ne nan MAC'ten? :)))
Bi' de ojeler var biliyosun... yok efenim 'Essie bahar koleksiyonu yapmış' bana ne nan? Yaptıysa bana mı yaptı? Babamın hayrına mı?
Bi' de sırf bu yüzden yüzlerce/binlerce oje alanlar var ki sorma...
Sanki günde 3 kez oje sürecekler, daha sürdüklerini çıkarmaktan acizler :)
Bu işi yapanlar hakkaten sanat gibi yapıyorlar, hakkını veriyorlar... ama sırf o yaptı diye koşup aynı renkten bi' şişe almayı kendine görev bilenler var işte :)
Ay, hala gülüyorum bu boncuk işine :)))
Öperim Judy'm :)
Ne güzel özetlemişsin olayı:)) Bende 2 yıldır blog yazıyorum bir türlü izleyici sayımı artıramamıştım. Sebebini buldum şimdi:))Bunların hepsini tek tek deneyeyim:))
YanıtlaSilAhahah :)
SilÇekiliş yapacaksın, ilk şart bu :)
Koyacaksın bi' saç tokası ortaya (şu bi' liralık çin işi mal satan yerlerden alınan) diyeceksin 'Çekiliş var kızlar!' :)
Bissürü şart koşacaksın... bi' ayda 100 izleyici garantili yöntem bu :)))
Ay, sinirim bozuldu :)
Sana şans diliyorum :)))
ay yok. ben bi kere çekiliş yapem dedim. elimde patladı:) öyle çok fena şartlarda koymamıştım. hiç mi bi allahın kulu yorum bırakmaz. cıkh bırakmadı:) bu ara gene bi çekiliş yapasım beni facebook, twitter, blog, instagram, pinterest, efendime sööliim ordan hurdan takip et, her yerde yarışmamı duyur sooracığıma hepisinin linkini yorum bırak diyesim var da..ya gene elimde patlarsa korkusundan yanaşamıyorum:)
YanıtlaSilHayır bu 'ille de çekiliş yapma' ısrarı neden?
SilBunu anlamıyorum :)))
Hele de ilki -dediğin gibi- elinde patlamışken :)
Hani patlamasından korkmasan yine yapacaksın... azimlisin :)
Gel, sen yol yakınken dön, girme öyle çekiliş-mekiliş işlerine...
O yol, yol değil :)))
Selam dünyalı! Ben dostum :)
YanıtlaSilSelam dost! Ben dünyalıyım :)
SilBildiğin çiğ süt emmişinden insan işte :)))
Alkışşşşş :)
YanıtlaSilAlkışlarla yaşıyorum :)))
SilDiyarbakır karpuzunun da nesli tükenmiş. Diyarbakırın bir karpuzu yok artık. O eşek kadar olandan..
YanıtlaSilŞaka yapıyorum de... n'olur :/
SilYoketmeye programlanmışız sanki, kahretsin...
Geldim..okudum güldüm bittim gittim.. ;)
YanıtlaSilNice 500 ler diyeyim.. ;)))
Deme... :)))
SilNerde çokluk... olmasın.
Az olsun-öz olsun, kendi kendimize eğlenelim/söylenelim şurada :)))
Aynı espri olacak ama yapmadan duramadım:
YanıtlaSilçogzel dmşsinn jnmm (((: bu arada bana da beklrm ebediyenedebiagkaasfafc.blogspot.com
Ahahahahahah
SilBi' blogda denk gelmiştim, blog yazarı anneannesini kaybetmiş, acısını anlatmıştı.
Biri ''Ay şahane yazmışsın! Bana da beklerim şekerim, dilerim sen de benim yazdıklarımı seversin.'' gibi bi'şeyler saçmalayıp adresini bırakmış :)
Gülücüklü yorum hemi de :))))
Hahahahaha, enfes bir durummuş yalnız, keşke ekran görüntüsü alsaydın =D
SilSinir bozucu be :)))
SilBelgelese miydim yani bi' de? :)
Ahahahah
Çekilişler yok efendim bana da beklerim demeler belki tanınmak için gerekli, çünkü okundukça şevke geliyor insan; ancak ne yazık ki ipin ucunu kaçırıyor çoğu blogger. Her kör satıcının bir kör alıcısı olur derler herşey senin onu takip edip etmemenle alakalı. İyi okuyucu her önüne geleni takip etmez zaten :)
YanıtlaSilSevgiyle kal
Burcu
Haklısın...
Silİnsan okundukça daha verimli yazıyor.
'Bana da beklerim' elbette denir.
Ama bunu dedikten hemen sonra -avatarına tıklanarak görülebilecek- blog adresini bırakırsan; bu tatsız-tuzsuz-zorlama-anlamsız oluyor kanımca :)
Sevgilerimle.
Ben ne giydimcilere bakiyordum ilk zamanlar sonra ahhh yazik vahh yazik nasil aliyorlar bunlari hadi aldilar nereye sigdiriyorlar hele o ayakkabilar nerde duruyor derdi almisti beni. Daha sonra bunun gercekten cok sacma gereksiz bir tuketim cilginligi oldugunu ve en kotusu insanlari buna tesvik ettigini dusundum daha da sonra ki adim aldiklari birbirinden unlu canta ayakkabilari gozumuze sokma egilimleri oldu ve ben orda biraktim zaten.
YanıtlaSilBlog durumda en delirdigim sey ne yazdigini okumadan ara ara gelip ay ne gzel blog fotolarda sahane bana da beklerim canimcilar bi durup nefes aliyorum sonra bosver sen mi adam edeceksin diyorum cevap vermiyorum. Ama sunu yapan insan hakkaten sifir gozumde hic yani. Su tavirda milyon tane izleyicin olsa ne olur! Neyse sonuc olarak tum maddelere katiliyorum :)
Aynen :)
SilBen de ilk zamanlarda bakıyor, farklı tarzlara dair fikir ediniyordum.
Hangi renk, ne ile gider vs. fikir alıyordum ama iş marka manyaklığına dönüp milletin gözüne 'ezikler sizi' kıvamında sokulunca kestim attım.
Bi' ara 'oje' işine sarmıştım.
Severim, severek kullanırım... sonra bu işi gerçekten hakkını vererek yapan, hobi-meslek edinmiş sadece üç blogger olduğunu farkedip gerisini binlerce ojeleriyle birlikte boş verdim.
O 'fotolar şahane, bana da beklerim canım'cılar yok mu...ben de bi' durup nefes alıyorum :)
Gelmesin öyleleri, izlemesinler ne yazıp-ettiğimi.
Sevgilerimle :)
iki hafta sonra dolapta kiyafet kalmayanlar kisminda koptum yahu :)))
YanıtlaSilbirde o iyi aile kizlarina hic denk gelmedigimi farkettim, ne sansli insanmisim! evlerden irak oyleleri ;)
yuzlerce yalanci izleyicidense, bir iki dostun muhabbeti gibisi yok valla.
operim cok
Ahah, öyle ama :)))
SilBen ve Lou denk geldik... açtık-okuduk güldük :)))
Çok şey kaçırmışsın A-H'm :)
Dost muhabbeti gibisi yok... az olsun, muhabbet olsun :)
Ben de öperim çok.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz derler ya. Bloglarda da durum bu sanki.Kiminin kafası kıyafetlerle kiminin makyajla,kiminin erkeklerle dolu.Ne varsa beyninin tenekesinde ortaya dökülende o oluyor.Güncel hayatlarında da böyle oldukları konusunda inancım tam o yüzden samimi buluyorum çoğunu:S Bunlarla arkadaş olsan neden suratının asık olduğundan çok üstündekini nerden aldığınla ilgilenirler ne denir ki?
YanıtlaSil'Paris'ten şekerim, sen bilmezsin' denir :)))
SilNe denecek, susulur...
bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim derler ya... o sebepten dikkatli olmakta fayda var :)
Seni var ya alnının te orta yerinden öpüyoree! Başka bi şey demiyorum:)
YanıtlaSilTeşekkür ediyoree! :)))
Silben baska bir acidan bakacagim bu ozetledigin duruma musadenle ellacim:
YanıtlaSilPeki bize ne isteyen istedigini yapsin. Yani isteyen kiyafetini koysun, harika giyiniyorum desin, isteyen super kitap yorumlarim desin, isteyen makyajin kitabini yazsin bizi ilgilendirmese olmaz mi acaba? ben o buralar dutlukken blog yazmaya baslayip sonra uzunn bir ara vermis insan olarak ne dedigini cok iyi anliyorum inan hakli da buluyorum pek cok noktayi ama acikcasi bunlari kafaya takmamiz da bir nevi o amaclara hizmet etmiyor mu sonucta? ben sana bunu mail atsaydim daha iyiydi sanki olmadi dileriz sonra :)))
Gülçin dilediklerini zaten yapıyorlar... ben yapmasınnar demiyorum ki; hobi olarak yine yapsınnar :)
SilGelip 'şekerim ay ne güzel yazmışsın, bana da beklerim' deyip linklerini bırakmasınlar.
Sonracığıma, kendilerini aylardır izleyen, iyi-kötü sohbet ettikleri izleyicilerine ezik muamelesi yapmasınlar :/
Kendi sayfalarında Taocu kek :) tarifleri verirken, gelip senin sayfanda ahlak zabıtası kesilmesinner.
Değil mi ama? :)