Merhaba arkadaşlar,
Bugün burnumu sokacağım konu aslında -başlıktan da anlaşılacağı üzere- özgüven eksikliği ve bunun yan etkileri.
Bu konuya girmeden önce konuyla az ilgisi olan başka bir noktaya değinmek istiyorum.
Onlarca blog adresi takip ediyorum. Hepsini beğenerek mi izliyorum? Elbette hayır.
Tamam, bazı blog yazarı arkadaşların fanatiklik derecesinde hayranıyım ama bu blog işinde hala anlamadığım, anlamlandıramadığım ve anlatamadığım şeyler var.
Bunları elimden geldiğince sade, net ve düz bir şekilde açıklamaya çalışacağım.
Şimdi, diyelim ki herhangi bi' blog adresini izlemeye aldım veya herhangi biri beni izlemeye aldı;
Soru bir; izlemeye aldığım kişi beni izlemeye almak zorunda mıdır?
Cevap; tabisi de hayır!
Soru iki; beni izlemeye alan kişinin sayfasına koştur koştur gitmek ve hemen izlemeye almak zorunda mıyım?
Cevap; tabisi de hayır!
Bu arada bu ''tabisi de'' fena takıldı dilime ya, hadi hayırlısı :)
Hemen izah işlemlerine başlayayım.
Bakıyorum, bir kaç kişi sayfamı izlemeye başlamış, aman ne güzel.
Demek ki; sayfama baktığında, arşivi kurcaladığında hoşuna giden, okumaktan hoşlandığı veya nefret ettiği, ''bu hatun ne cici yazıyor'' ya da ''bu hatun neler saçmalıyor?'' diyebileceği bi' şeyler bulmuş ki izlemeye başlamış.
Bu konuda hemfikir miyiz?
Sanırım ''Evet'' :)
Bir gün izler, ikinci gün ''
Gidenin arkasından ağlar mıyım?
Tabisi de "Hayır" :)
Ama, ola ki gitmez kalır, başlar bülbül gibi şakımaya... o zaman hemen eline bi' minder tutuştururum; ''buyur otur, sen kalıcısın galiba'' derim :)
Bunları neden yazıyorum?
Son zamanlarda enteresan diyaloglar içersindeyim.
Biri kalkmış beni izlemeye başlamış.
Bir kaç kez yorum yapmış, ben de paşa paşa yanıtlamışım yorumlarını.
Üç beş gün sonra çekmiş gitmiş, farkında değilim.
Aradan biraz zaman geçmiş, dıdımın dıdısının dısısından bana mesaj geliyor;
''S.Ella çok ayıp, insan kendini izleyen insanı izler'' :)
Ne? Kim? Nasıl yani? Anlamadım? derken ''bilmem kim seni o kadar izlemiş, yorum yapmış ama sayfasına gitmemişsin bile!''
Buyur, buradan yak!
Şimdi sevgili arkadaşlarım;
Ben normal, sıradan, senden benden hiçbi' farkı olmayan bi' insan evladıyım.
Kusurum, hatam, eksiğim yok mudur?
Tonla vardır, madde madde sayarım.
Herkese, her şeye bi' yere kadar tahammül etmek gibi harika bi' özellik sahibiyim :)
Amma velakin;
***
Çocuğum yok ki kalkıp ''Anne'' bloglarını izleyeyim.
Bana ne kimin evladının günde kaç kez kaka yaptığından?
Bana ne kimin çocuğunun diş çıkarırken kaç saat ağladığından ve bu ağlama seanslarını en aza indirgemek için neler yapılması gerektiğinden?
Günün birinde anne adayı veya anne olur isem elbette izleyeceğim, araştıracağım şeyler olacaktır.
Kaldı ki benim bissürü ''Anne'' arkadaşım var, onlar sadece çiş-kaka değil insana dair yüzlerce bilgi düşüyorlar sayfalarına. E, o zaman izleniyorlar işte.
***
Aşçı değilim ki yemek bloglarında saatlerce yorum yapayım, hepsini izlemeye alayım.
Var benim bi' kaç tane gerçekten her tarifine göz attığım, zamanım oldukça '' Bu da enteresanmış, hem yapımı da kolay, bir deneyeyim'' deyip copy-paste yaptığım bloglar.
Beğendiğime yorumumu yaparım, teşekkürümü ederim.
Ne işim olur 4-5-15. yemek bloguyla?
Her akşam sevgilime ziyafet sofrası hazırlama lüksüm yok!
Hem nerden bulurum bilmemneli, bilmemne sosunda bilmem kaç saat dinlendirilmiş, ıcırıklı bıcırıklı bücübücüyü?
Daha adını söyleyemediğim usuller, malzemeler, baharatlardan, ottan bahsediyorsun.
Ben iki kaşık sıcak aşıma bakarım.
Budur olayım.
***
Bana ne ''Elhamdürillah Tayyeap Paşa'' diyenin sayfasından?
O seviyordur, gider oyunu verir.
Ben sevmem, gider bilmem kaç yüz kilometre yol kateder, "bi' oy bi' oydur" deyip konsoloslukta/sınır kapısında/memlekette oy kullanırım, günahımı isteseler parayla, vermem o üçkağıtçılara.
Mecbur muyum senin düzene düzdüğün methiyeleri içeren blog sayfanı izlemeye?
Aynı şekilde sen; izleme beni, mecbur değilsin ki!
Kaldı ki var benim de siyasi görüşü taban tabana zıt ama can ciğer arkadaşlarım :)
Burada da var, izleyicilerim, izlediklerim.
Demek ki her şey ''
Biz başka ortak paydalara sahipmişiz ki bi' aradayız hala.
Burası benim oyun alanım.
İster yazarım, ister yazmam.
İster aylarca uğramam, istersem oturur günde yüz gönderi yayımlar ortalığı şenlendiririm.
Kim kimin keyfinin kahyası olabilir ki?
Açık söyleyeyim;
Kendini izlemeye alan herkese koştur koştur gidip izlemeye alanları çok İKİ YÜZLÜ buluyorum.
Yapmacıklığın daniskası.
Tribünlere oynamak, başka da bi' şey değil!
Geleni kaybetmemek adına atılan takla.
Yazık.
Benim ''Anonim'' olarak izlediklerim vardır mesela.
Her gönderisini okurum, incelerim ama tek kelime yazmam.
Keyif benim değil mi?
Gün gelir gerçekten söyleyecek sözüm olur, paşa paşa yazarım.
Bu izleme-izlenme işi beni kasmaya başladı cidden.
Şunu o güzel kafanıza sokun; kimse... kimseyi... izlemek... izliyorsa da sonsuza dek izlemek zorunda değil!
Bu konuda açıklamam yeterli ise hemen diğer konuya geçeceğim.
Özgüven konusu, çok dandik, çok karışık ve üzerine saatlerce konuşulabilecek konu.
Bakıyorum bırakılan yorumlara ve o yorumları yazanların paylaşımlarına... cidden acıyorum.
Öyle bir abartıyorlar ki yaşamlarını, yaşadıklarını, hayat standartlarını, hedeflerini... ister istemez insan düşünüyor; acaba hayatında ne gibi eksiklikler, tatminsizlikler, yanlışlar var ki her şeyi ''işinden veya çocuğundan veya alışverişten veya marka-lüks takıntısından'' ibaret.
Özgüven eksikliklerini alakasız bir konuyu, bir yönlerini, herhangi bir ''şey''i sivriltip, cilalayıp, parlatarak milletin gözüne
***
''Ben öyle süper yöneticiyim, böyle süper mevkideyim, şöyle ünvan sahibiyim, böyle yetki sahibiyim''
Eee? Eksik olan yanın ne?
Cinsel hayatın mı berbat?
Tatminsiz misin?
Eşinle-partnerinle korkunç bir ilişkin mi var?
Ya da kimsenin yanına yaklaşmak bile istemediği kadar ukala, kendini beğenmiş, dırdırcının teki misin?
Millet ne diyor zannediyorsun?
''Vay be! X'e bak, bilmem nerde bilmem neci! Öyle etkili, böyle yetkili! Ben eziğim, tü-kakayım, hiçim, bugün kurufasulye yemeyeceğim! eşimle de sevişmeyeceğim! bunalıma girdim işte!'' mi?
Millet saçmalıklarını okuyor, gülüyor, eğleniyor ve kendi güzelim hayatına -ek olarak sana acıyarak- devam ediyor.
Kovulduğun gün bırakacak mısın blog tutmayı?
Ya da ne bileyim, hastalansan, çalışamayacak duruma gelsen bitecek mi hayatın?
Bu mudur şu hayatta tek icraatın yani?
Sana verilen bir kartvizitin üzerindeki üj-beş ünvanla böbürlenmek.. başka icraat?
Cık!
Yazık seninle çalışmaya mecbur bırakılan insanlara :)
Geçiniz.
***
Ben öyle zenginim, böyle zevkliyim, DKNY, Armani, Versace, YSL, L'ancome bikbikbik!
Aynaya baktığında ne görüyorsun?
Seviyor musun kendini?
Çırılçıplakken.
Popon mu çok büyük?
Yoksa meymenetsiz suratlının teki misin?
Nedir sorunun? Parayla mı satın alınıyor sevgi, saygı, ilgi, arkadaşlık?
Yüzüne sürdüğün bilmem ne marka krem mi seni insan yapan?
Veya kullandığın 500 €'luk parfüm mü sanıyorsun seni diğerlerinden üstün kılan?
Nedir bu ''bi' şeyleri ispat'' çaban?
Yazık...
***
Benim yavrum, benim çocuğum, benim meleğim tipler var bi' de.
Bi' kere ''Arabın gülü kendine kokar''mış tamam mı?
Herkesin yavrusu kendi gözünde tek, eşsiz. Bu konuda anlaşalım.
Ama hiç kimse senin patates suratlı, kepçe kulaklı, kara-kuru yavruna ''prens-prenses'' deyip pohpohlamak zorunda değil.
Bize ne senin sıçtığında bezi gül kokan mucizevi evladının söylediği ilk kelimeden?
Ben evladıma yemem yediririm, içmem içiririm, giymem giydiririm, eğitimin alasını, bilimin şuruplusunu, bilginin damıtılmışını veririm, ezikler sizi! Heheyt! ayakları?
Nedir bu ''süper anne'' durumları?
Bi' tek sen annesin de geri kalan kadınların alayı oturup senden öğrenecek anneliği.
Bu durumu abartmayalım.
Çocuğuna acırım :/
Çay mı seversin? Kahve mi?
Sigara kullanıyor musun?
Nasıl kahkaha atarsın?
Neye gülümsersin? Neye ağlarsın? Neyi sever neden kaçarsın?
Bize bunlar gerek.
Sanırım tüm antikalar beni buluyor ya da ben onları :)
Biri vardı her yorumuna şöyle başlıyordu;
''İki lisans bir önlisans mezunu biri olarak şunu diyebilirim ki;
Yaptığın omlet harika görünüyor!'' :)
''İki lisans bir önlisans diplomasına sahip biri olarak diyebilirim ki;
kedin çok şirin!'' :)
Bu ne nan? :))))) Şaka gibi!
Biz de aldık eğitim allaaaaa şükür! Hem almamış olsak ne yazar?
İnsanlık diplomayla ne zamandır ölçülmeye başlandı?
Necisin? Ev hanımı.
Evhanımlığı zor meslek, çok iyi bilirim. Saygım da sonsuz.
Takıldığım nokta; aldığın diplomaların sana, evinde kaynayan çorbaya katkısı? Sıfır! :)
Eee? Ne anladım ben bu işten?
Ne yapmamız lazım yani?
Blog sayfamızın arka planına diploma ve sertifikalarımızı mı koyalım?
Te allam yareppim :)
Canlarım ciğerlerim, yapmayın ne olur.
İster izleyin, ister izlemeyin ama bi' şey yaparken karşılık beklemeyin.
Birini takibe almaya başladığımızda orada '' sen bu kişiyi izlemeye alırsan o da seni almak zorunda'' gibi bir seçenek yok :)
Alıyorsak zevkimize, siliyorsak keyfimize.
Kime ne?
Son olarak;
Kendinizden 3. tekil şahıs olarak bahsetmeyin :)
Yapmayın, etmeyin :)))
Görsel: Google Images
Yine kimi kalaylıyorsun:))Şimdi gidiyorum yarısını daha sonra gelip okuyacağım:)))Mutlu hafta sonları
YanıtlaSil*zeynep*
YanıtlaSilSana da mutlu&hayırlı hafta sonları zeynep.
Kimseyi kalaylamıyorum :)
Sadece millete herkesin aynı renk olduğunda ortalığın tek renk olacağını, önemli olan rengarenk bir ahenk yakalamak olduğunu, herkesin aynı şeyi sevip, aynı değerleri taşımak zorunda olmadığını, önemli olanın birbirine saygı göstermek olduğunu;
AN-LA-TA-MI-YO-RUM!
Hepsi bu :)
bugün eşime sordum, blog dünyasında yüzlerce binlerce izleyeni olan bir blog olmam gerekirmi.en ücra köşedeki blogları bile izlemeye alıp izleyici sayımı katlamalı mıyım.
YanıtlaSilneden sordum, ben yapmıyorum,seven izlesin taraftarıyım,acaba saftirik miyim dedim.insanlarda bir izleyici biriktirme yarışı.
eşim,
asla böyle birşey yapma diye cevap verdi. içimden işte benim adamım deyip,dışımdan gülümsedim.
herhalde 2 izleyicisi olan güzelim blog ile 8.000 izleyicisi olan kıytırık blogların sahiplerinin izleyici edinme performanslarını tahmin edebilecek durumdadır herkes.
çok uzun yazıyorsun insanın okuyası gelmiyor bu aralar haberin olsun
YanıtlaSilGeri geldim latife yapmıştım zaten güzelcim takılma sen bana ...Anlayan anlamıştır zaten anlamayana da uğraşmayacaksın kapasitesi o kadardır:))
YanıtlaSil*Nihancım*
YanıtlaSilCanım, on kişi okusun.
On'u da arkadaşım olsun.
On kişiyle gülelim-ağlayalım ama ipsizi sapsızı gelmesin, değil mi ama?
Ne alınma olur, ne gücenme ne de yanlış anlama.
Eşin ne güzel söylemiş.
Az olsun-öz olsun.
Canım benim, öptüm seni.
*huskary*
Okuma, zorlayan mı var?
Zahmet edip yorum da bırakma, okumayacağın yazıya neden yorum bırakırsın ki?
*zeynep*
Biliyorum zeynep takıldığını, hayır, birgün biri elimde kalacak... o olacak :)
Böyle, yazını okurken, bi sonraki postumu acaba senin linkin olarak mı yayınlasam diye düşündüm.. hani böyle en açıklayıcısından, en damarından, en doğrusundan olmuş diye..
YanıtlaSilBiri seni çok kızdırmış belli. Aldırma canım benim. Kimi izlemek istersen izlersin ya da kime yorum yazmak istersen ona yazarsın. Bunun mecburiyeti, alınması kırılması mı olurmuş, ne kadar çocukça ve cahilce şeyler bunlar, boverr. Ki, bu blog alemini çok ciddiye alıp dünyalarını bu eksen etrafında döndüren insanlar çok komik görünüyorlar zaman zaman bana da ve asla akıl erdiremiyorum.
YanıtlaSilBiraz dinlenmek biraz iç dökmek, oyalanmak değil midir maksat? Başka ne gibi bir beklentileri olabilir? İzleyici ya da yorum sayısı şu ya da bu kadar olmuş ne farkeder? Burada yazıp paylaştıklarımız "best seller" olacak değil ki puan toplama kaygısı taşıyalım.
Bazen benim de çok canım sıkılıyor, tamamen yoruma kapatıp öyle yazmak istiyorum içimden geldiği, aklıma estiği gibi ama bu durumda gerçekten sevip dost, arkadaş kabul ettiklerime saygısızlık yapmış olmaktan korkarım.
Bu arada; yazılarını sıkı takip ettiğim, hayran kaldığım hatta kitapları yayınlanmış birçok yazardan daha yetenekli bulduğum birkaç blog yazarı var ki, hem izleyici ve hem de yorum sayıları çok az. Onlar takıntısız beklentisiz, sadece yazıyorlar.
Öptüm
*Didom*
YanıtlaSilCanım Didom :)
Nasıl dilersen...
Canım nasıl sıkkın anlatamam.
Bir de bunların gerçek hayatta bir ''merhaba''mız olup bir türlü içime sindiremediklerim, samimiyeti artırmayıp hep arada sınırı tutturduklarım var ki; evlere şenlik :)
Onlar daha da beter.
Dedikodum yapılır olmuş;
''Biliyor musun aslında S.Ella'nın adı şu, medeni durumu şu, şurada çalışıyor, şu-bu-o işi yapıyor'' diye :)
Sanki utanılacak, sıkılınacak bir durumum var.
Hayır, bir gün çizicem kafayı, koyucam çarşaf çarşaf fotoğraflarımı, adım-sanım-yerim-yurdum.
Millet apışıp kalacak :)
O zaman nasıl malzeme üretecekler çok merak ediyorum.
Sittirella adı altında yazıyor isem tamamen herkesle yüz-göz olmama isteğimdendir.
Biraz boş alan kalsın, istediğim gibi içimi dökeyim diye.
Sanıyorlar ki tek burası.
Oysa bilmedikleri bir blog adresim daha var, bambaşka tarzda, bambaşka isimle :)
Burada burun kıvıranlar orada ''Güzelim, canım, cicim'' yaptıklarında düştükleri durumun farkında değiller :)
Geçenlerde biri bana... ''benim'' dedikodumu yaptı, durumu sen düşün :)
İnsanlara akıl-fikir diliyorum.
Akıllı insanın hali bir başka tabi :)
Öptüm Didom.
Hanimiş; sen iyileştin ben hala raporluyum :)
Çarşamba'ya dek evdeyim. İşten kaytarmak diye buna derler :)
*Çınar Ablam*
Ablacım, susuyorum susuyorum da, ben de canım, taştan yapılmadım ki.
Binbir çeşit insan var şurada.
Herkes nasıl ciddiye almış burayı.
Altı üstü blog.
Bilgisayarını kapadığın an ''bitti''
İster yazarsın ister yazmazsın.
Okurum-okumam, yazarım yazmam kime ne?
Neymiş, okuyormuşum, yurtdışı olduğu için bağlandığım saati kabak gibi görüyorlarmış ama tek bir yorum yapmıyormuşum.
İçimden gelmemiştir.
Mecbur muyum?
Nedir bu izlenme derdi? anlayamadım gitti.
Burada her tür var.
Değme yazarlara taş çıkartacak yazılara imza atanlar da var, değme şairlere şiiri bıraktıracak şairler de...
Yılların ressamına paletini bıraktıracak ressamlar da var, yılların gazetecisine köşesini bıraktıracak bilinçte gazeteciler de.
Bir de bunların yanında daha herkes ile herkez, yalnız ile yanlız, yanlış ile yalnış farkını bilmeyen, yazdığından bir haber ......lerde.
Dün gelmiş, bugün '' Kızlaaaar, hediye veriyoruuuum, tabi ilk olarak beni izlemeye almanız gerekiyor, sonra bu hediye çekilişini blog sayfanızda duyurmanız sonra da bana yorum bırakmanız'' marifetiyle yüzlerce izleyiciyi toplayıp sonra da ''beyinsel üretim sıfır'' olduğu için ömrü deneme ürünleri toplayıp ''kızlaaaaar'' demekle geçenler de var :)
Neyse, çok uzattım ablam.
Okunacak var, okunmayacak var kısacası.
Bir de okumayınca da bozulmasalar :)
Sevgiler ablacım.
ne güzel ifade etmişsin, ben aklımdan geçirmişim de sen yazıya dökmişsün gibi. Çok haklısın söylediğin herşeyde.Bir blogu bugün okursun, yarın okumazsın, bugün yazdığı ilgini çeker yarınkinin başlığına aldırmazsın, boş geçersin. Bundan doğal ne var.sadece kendisi için de yazabilmeli insan. kendini herkesten soyutlayarak.
YanıtlaSilSon olarak, şu iki lisans bir önlisans bitirmiş arkadaşın işsizlik mi başına vurmuş da sürekli eğitiminden bahsediyor yoksa iki lisans bir önlisansı boyunca hiç mi özgüven kazanmamış. Öok merak ettim bu bana dert olur bu gece:))
Yeri gelmişken mim midir nedir o ne yaaaaa!!!
YanıtlaSil*İçimdeki Ekip*
YanıtlaSil:)
Arkadaşım değildi, bir gün bir yorum yaptı, cevapladım, ters birşeyler yazdı, cevapladım.
İş laf kavgasına doğru gitmeye başladı, tarzım değil, kestirdim attım.
İsmini hatırlamıyorum ama ben yorum silmem. Bulursam bu başlık altına yazarım :)
İşsizliğin başına vurmasından ziyade sanırım evlenmiş, millet kursa falan gider ya seramik, dikiş vs. bu da açıköğretime sarmış anladığım kadarıyla :)
Tamam, bitirmiş, bravo, azmetmiş başarmış, almış diplomalarını da...
Eee, almış ta, evde oturuyor.
Katkısı sıfır.
Oturmasını da geçtim, nedir o her lafın başında ''İki lisans, bir önlisans bitirmiş biri olarak diyebilirim ki; domatesin hormonsuzunu alacaksın! :)
İki lisans bir önlisans bitirmiş biri olarak diyebilirim ki; mısır unuyla daha lezzetli olur! :)
Yazık ya.
Kıyamam, cidden acıyor insan.
Kimbilir neler kopuyor içinde.
İki lisans bir önlisans ile bastırıyor işte eksikliğini duyduklarının.
Belki de kendi önemini vurgulama çabası... kimbilir?
*İçimdeki Ekip*
YanıtlaSilKonulu yazı :) Hahahaha.
Biliyorsun ve kafa buluyorsan seni esefle beraber oturup kınıyoruz, bilesin.
Bilmiyorsan da ciddi ciddi şöyle izah edeyim;
(hakikaten bilmeyen arkadaşlar var, onlara da açıklama olarak yazmış olayım)
biri oturuyor, ulen ne yazsam ne yazsam? diye düşünüyor.
Uyduruk-kıytırık üç beş soru/konu/taslak hazırlıyor.
(Hakkını yemeyelim, süper konular bulanlar da var)
Sonra oturup bu sorulara cevap veriyor.
Daha sonra da ''Bu Mim'i Sittirella'ya, İçimizdeki Ekip'e ve de Barrack Obama'ya gönderiyorum'' diyor.
Sana da yorum bırakıyor; ''seni mimledim şekerim'' diye :)
Sen de eşek değilsin ya, gidip bakıyorsun hangi konuda mimlenmişsin diye :)
Sonra oturuyorsun, aynı soruları/konuyu/taslağı işte ne ise sana gelen kendine göre dolduruyorsun, sen de birilerine paslıyorsun.
Küçükken oynadığımız ''Elim sende'' gibi bi'şey :)
Sevmiyorum, bıktım, kabul etmiyorum.
Çooook ilginç ve hakikaten beni cezbeden bir şey çıkar ise; belki.
Oldu mu şimdi?
Kapiş? :)
Benimde internete hayatına dair felsefem beni mutlu etmesi üzerine. Söylediklerine sonuna kadar katılıyorum. Hele izle beni izleyeyim seni pazarlığından nefret ediyorum.
YanıtlaSilAltı üstü blog.
Bilgisayarını kapadığın an ''bitti''
Aynen bilgisayarını kapadığın an sana sıkıntı veren insanlar orada kalıyor. Bazen beğendiklerinde kalıyor ama yapacak bir şey yok.
Ya ben de sen ne zaman isyan etsen yorum yapıyorum onu farkettim ha ha ha :))
*Joey Potter*
YanıtlaSilHahaha :)
Desene benim seni yakalayabilmek için hep isyan yazıları yazmam gerekiyor :)
İsyanım var uleeeyn! :)
Bilgisayarını kapattığında arkanda bırakmayacaklarını alırsın gerçek hayatına, bitti.
Budur olay.
Üstüme alınmıyorum, çünkü ben de aynen böyle düşünüyorum.:)
YanıtlaSilSevgilerimle..
*JİVAGO*
YanıtlaSilNe diye alınasın zaten Jivago? :)
Böyle düşünmene sevindim.
Sevgilerimle.
Bu sana ilk yorumum oluyor ama esasında izlemeye başladığım andan beri yazılarını takip ediyorum. Sadece yorum yazmamıştım. Ama bu yazına yorum yazasım geldi. Süper yazmışsın, çok güzel dile getirmişsin valla; tebrik ederim.
YanıtlaSilÇok yeni bir blogger olmama rağmen benim de karşılaştığım bir olay bu. 3 gün önce takip etmeye başlayan ama sonra ben onu takip etmiyorum diye beni takipten çıkartan oldu. Nasıl bir mecburiyetim var ki?? Takip sözleşmesi imzalıyor sanki...
Neyse çok da söyleyecek bir şey yok; sen herşeyi söylemişsin.
Ağzına, diline sağlık.
*gezenti*
YanıtlaSilHerkesin farklı ilgi alanları olduğunu, senin moda, benim yemek, onun kitap, bunun müzik düşkünü olduğunu, beni kesseler bir futbol veya basketbol yazıları yazan blog sayfasını izlemeye almayacağımı anlatamadım.
Böyle böyle anlarlar umarım :)
Yeni blog tutmaya başlamışsın, hayırlı olsun :)
Sevgilerimle.
seviyorum seni tabikisi de :)
YanıtlaSilsevdim bu yaziyi, hep soyluyorum benim hala umudum var, bunca gerzegin icinde hala daha birkac tane normal bulunmakta :)
izleyici isine bende fitilim ayrica, isteyen istedigini izler kardesim, kaldi ki bu sanallikta bu ne kuralcilik ve baglilik.
bir ay sesi cikmasa olumu dirimi bilmeyecekleri ve hatta belki de umursamayacaklari insanlara boyle yapismak!
dip not: o tepedeki tasin uzerindeki aciklamalara harbiden ihtiyaci olanlar var bu hayatta, daha neye sasiyoruz ki biz boyleleriyle ayni havayi solurken :)
bacım ben valla beğendim de geldim seni:)
YanıtlaSilvay arkadaş..iki konu demişler amma velakin ortak payda megalomani olsa gerek..
YanıtlaSilsakın sormayın megalomani ne diye.
galiba herkez bir şrkilde bilinmek tanınmak dikkate alınmak istiyor.karşılık bekliyor.
amman deyim korkarım şimdi ben bu blog dünyasında.
zaten acemiyim.
vede galiba sanırsam hatta ilk izlediğim blog bu idi.gayette memnunum bizede beklemem. :)
ya yine ben.. şu ingilizce taş yazısınıda bir türkçeleştirseniz...google translate ile baktım berbat oldu hiç bişi anlamadık..
YanıtlaSilÇok haklısınız.
YanıtlaSilEvet, evet, eveeeett... diye diye okudum valla.
Şu iki lisans bir önlisans olayına da çok güldüm doğrusu. :)) Yer yerde her zaman var demek ki öyle insanlar...
*A-H*
YanıtlaSilKuzum seviyorum seni tabikiside :)
O yazının açıklamasını ayrıca verme zorundayım ;)
Sabır diliyorum, başka da bir şey gerekmiyor.
*zoitsa*
Hoşgelmişsin bacım.
Ben sevdim seni, ilk andan, ilk günden itibaren kanım ısındı.
Okudum, bitirdim de yattım sayfanı dün gece.
Ağladım ama kızçe'nin bir fotoğrafını daha gördüm hem de o linke baktım.
Ne iyi etmişsin de almışsın kızçe'yi :)
Sen hep gel e mi?
Sevgilerimle :)
*erenerdi*
:)
Güldürdün beni.
Beklemiyorsan ne ala :)
Çeviri işine gireyim hemen hahaha;
Zeki/akıllı kaya/taş
Eğer bu taş/kaya;
Islak (ise)... yağmur yağıyor
Hareket ediyor (ise)... deprem
Beyaz (ise)... kar yağıyor
Burada değil (ise)... çalındı
Oldu mu? is it clear? :)
Mutlu geçsin gününüz.
*Elif Ayvaz*
Beğenmene sevindim :)
Evet, ne yazık ki var iki lisans bir önlisans ablalarımız :)
Sevgiler.
:)Ben bazen inan farketmiyorum bile kim beni izlemeye almış kim ne yapmış.Heleki blog ismi ile yorum bırakan isim farklı olunca aman allahım hiç hatırlamam sonrada bir bakarım izleyiciler patır patır eksilmiş:)) Allah sizi karetmeye demi ama :)
YanıtlaSilbide valla sonrasını okuyamadım zaten işler nanay bugünlerde skıkıntılı günler atlatıyoruz şirketçe kaçtım hemen:)öperim
Uzun zamandir okuyordum blogunu ama bu yaziya yorum yazmadan gecemedim eline saglik!
YanıtlaSilBen anlamadim bu nasil bir ego tatminidir. Niye var bu bloglar keyif almak icin. Yaziyorum keyif aliyorum diyebilmek icin, belki bazi seyleri unutmadan not etmek icin. Gun icinde onlarca sevmedigimiz seyi yapiyorken belki de birazcik da sevdigimiz bir seyi yapabilmek icin. Herkesin keyif aldigi sey baska, paylasmak istedigi sey baska. Amenna! Ama biz ayni seylerden keyif almak zorunda miyiz anlamiyorum :) Neyse ben daha cok yeniyim belki de ondan anlamiyorum :)
Sevgiler!
*Aylin*
YanıtlaSilTavşan dağa küsmüş :) bu oyunu pek seviyorlar.
Sıkıntılı günler :/ atlat ta gel e mi?
*gulcin*
Yok, onlar geldi mi elimiz mahkum gideceğiz :)
Bu şey gibi;
komşu yemek getirir ama tabağı boş geri verirsen dedikodunu yapar :)
Getirme kardeşim, senden yemek isteyen mi var? :)
Te allam yareppim!
Smart rock pek smartmış! Sıyırıp geçse bile "görüyorum, görüyorum" etkisi yaratıyor :)
YanıtlaSil*Evren*
YanıtlaSilCanım bulsam taş ustası, alıcam elime cici bir taş, gidip ''smart'' yaptırıcam, koyucam evimin/bahçemin baş köşesine :D
Nasıl beğendim anlatamam, hahah :)
Bu arada yorum bırakamadım ama o ''gıdıgıdıgıdıgıdı'' lar var ya, bizim evin şenliği oldu :)
Daha önceden izlemiştik o gıdıgıdı meselesini, şimdi ne zaman istemediğim bir işten kaytarmaya, oyalamaya, lafı değiştirmeye çalışsam; gıdıgıdıgıdı:)
Öp benim için kuzuSunu e mi? :)
Kalın sağlıcakla.
Çerçevelenip duvara asılacak bir yazı olmuş valla :D Ben de çıldırıyorum biliyosun bu insanların küçük dağları ben yarattım tavırlarına. Önceden okuyup gülüyorduk ama artık sinir bozmaya başladı. Biliyoruz yani gümüş kaşıkla doğmadığını. :D
YanıtlaSilTakılsınlar.Herkes özgür blog açmakta etmekte, ama bi iki okusan sanırsın blogspot onlara çalışıyor sadece onlara vermiş bu blog alanını.. biz bu tavra karşıyız :D
Bi de "blogger" olmak nedir yahu? Basit bi kullanıcısın sen. Bu insanlar elinde olsa "1256644 izleyicili blogger Nezahat Bolkesedenatar" diye kartvizit bastıracaklar kendilerine.
Allah müstahaklarını versin.
Bir çoğunu da allah kurtarsın çünkü hastalık boyutunda bir olay bence. :D:D
*Lou'm*
YanıtlaSilUtanmasalar '' Almanya'dan oğlum gelecek, bu adresi kullanacak, kapatın şu blog sayfanızı'' diyecekler :)
Kartvizit olayı iyi fikirmiş :) Hahha :) yakında böyle bir kartvizit görürsem oturup bayılıncaya dek gülerim/güleriz herhalde :)
Öperim.
iki lisans, bi önlisans bi de comicsans bitirmiş biri olarak çok katılıyorum bu püskürdüklerine:)) hatta bitirme tezi olarak anatomisini yazmıştım ben bunların biliyosun. ama bilimsel ve incesel, böyle giydirmeli deyyil:))
YanıtlaSil*OİP*
YanıtlaSilGiydirmek karakteristik özelliğim de inceden giydirmenin yolunu bulamadım henüz :)
Tatlı tatlı yapabilsem tam süfer olacak :)
Sana anlatacaklarım var :)
''Ağlamak istiyorum sayın seyirciler'' diyeceksin.
ella ,arada gelip okusamda ,ki benim vakitsizligimden kaynaklı ,döktürmüşsün yine ,hak yerini bulmuş ,ama o lisanslı blogcuyu merak ettim,diploması olmasa neydi o ,:)güzel analizler devam et :)aynı siyasi görüşte olmasakta dünya bile rengarenk iş ki uyumlaşmada
YanıtlaSil*Çiğdemcim*
YanıtlaSilBen de uğruyorum sana ama güzelim her seferinde ''ellerine sağlık, harika dikmişsin'' demek te olmuyor be :)
Hepsi birbirinden güzel, zaten biliyorsun. Ne diye tekrar tekrar aynı şeyleri yazayım ki?
O çok lisanslı blogcu bir alem :)
Buraların kraliçesi hanfendi :D Hahahaha
İkili ilişkilerine siyaseti karıştıranlara gıcığım :)bırak yesinler birbirlerini güzelim :) biz kendimizi bildikten sonra...
Öperim kocaman :)
bir lisans diploması ııııı evet yalnızca bir lisans diploması sahibi biri olarak diyorumki..
YanıtlaSilgüzeldi ben şıp diye okudum uzun du diyenelerin aksine
bide şu adı geçen blogları merak etmedim desem yalan olur:)
*Ters Pabuçlar*
YanıtlaSil:)
Olmaz, biz iki lisans bir önlisans sahibi olmayanları almıyoruz aramıza :)
Eğitim şart! :)
Zamanla anlarsın kimdir? nedir? hepsini.
kizmissin baya belli ama uslup cok guzel. gule gule okudum :))) ama haklisin yazdiklarinda. bloglarin reklami cok yapilip, para kazanan bloggerlarin sayilari arttikca bloglar daha samimiyetsizlesti galiba, bilmiorum belki de benim anlayamadigim baska sebepleri var.
YanıtlaSilyalniz birsey sorucam, konsoloslukta oy verebiliomusun? turk konsoloslugunu en son secimlerde aramistim, yurt disinda artik oy kullanmak yok demislerdi. ( yani kelimesi kelimesine oyle demedide, o manada birseyler demislerdi. bilmiorum, belki de ben yanlis anlamistim)
Az olsun-öz olsun-samimi olsun.
SilKi, yazmaya-okumaya devam edelim.
Seçim kanununu değiştirdiler :)
Bir sonraki seçimde git oyunu kullan, sadece sınırlarda değil arık konsolosluklarda da oy kullanılabiliyor :)
Buradaki tüm arkadaşlarımla konuştuk.. hep birlikte gidip oy vermeyi planlıyoruz :)