Masal bu ya...



Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken...
Ben nenemin beşiğini tıngır-mıngır sallar iken...
Uzak ve soğuk masal ülkelerinin birinde Sittirella diye bi' kız yaşarmış

Sittirella günden güne .oka sarmaya başlayan bu dünyada, hala bi' umut ışığı olduğuna, hala ''insanlığın'' ölmediğine inananlardanmış.
Sittirella'nın çok büyük bir silahı varmış; meraklı, araştırmacı, her şeye-herkese -doğuştan- muhalefet doğasından dolayı, yaşı ile birlikte dili evrilmiş ve çok sivrilmiş.
Bu uzak ve soğuk masal ülkesine -bi' nevi- sürgün yemeden önce, kendi sıcak masal ülkesinde her şeyin ''farkında'' olarak yaşadığı günlerde o sivri dilinin acısını çok çekmiş.
Haksızlıklara karşı susmadıkça canının daha çok yakıldığını görmüş.
Bakmış taytının üzerine bi' don geçiremiyor...
Sırtına bir pelerin alıp uçup-kaçıp-dünyayı kurtaramıyor...
Pasif aktivist olmaya karar vermiş.

1. Bölüm:
Günlerden bir gün, Sittirella'nın 'dev'let dairesinde bi' işi çıkmış ve bu işi halledebilmesi için, yeni kimlik çıkarmaya ihtiyacı varmış.
Yedi tepeli, doksan dokuz milletin cirit attığı, adına 'kurtlar sofrası' denen bi' şehirde yaşamaktaymış ve bu yedi tepeli şehirde bi' 'dev'let dairesinden kimlik alıp, diğer tepelerin birinin üzerine kurulu diğer 'dev'let dairesine o kimliğini vermesi... ve o 'dev'let dairesinden yeni kimliğini göstererek alacağı bi' kağıt parçasını yine bir diğer tepenin üzerine kurulmuş 'dev'let dairesine teslim etmesi gerekmekteymiş.
Sittirella, basit bi' işlem için yedi tepe üzerinde seksek oynamak zorunda kalacak olmasına sinirlenmiş elbette. Vakit öğleye yaklaşmış ve o şehirde bu işlemlerin aynı günde tamamlanması neredeyse mucizeye eşitmiş.
Hemen telefonuna sarılmış Sittirella, tanıdığı bi' taksiciyi aramış.
O günlerde Sittirella'da para .ok olduğu için bunu yapabilme imkanına sahipmiş.
Atlamış taksiye, şehrin en uzak tepelerinden birinin üzerine kurulu 'nü-fuz' dairesinin yolunu tutmuş.
Daireye vardığında vakit öğlen olmuş ve Sittirella upuzun sıranın en sonunda hanım hanımcık beklemeye başlamış.
Lakin, dakikalar akıp gitmekteymiş ve Sittirella'nın o gün yarışı zamana karşıymış. Bekledikçe sıranın bi' kişi bile ilerlemediğini görmüş ve koyun gibi bekleyeceğine sebebini sormaya karar vermiş.
Aldığı cevap çok ilginçmiş; koskoca 'dev'let dairesinin müdürü olacak 'dev', vakit öğle vakti olduğundan, 'dev'letin ona çalışması için verdiği odasında 'namaz' kılıp-ibadet etmekle meşgulmüş.
Hemen şöyle düşünmüş Sittirella;
''Eğer, bu 'dev', bunca kişi sırada beklerken, bunca kişinin işi-gücü-mecburiyeti-yetişmesi gereken yer varken, 'ibadet' adı altında, sevap kazanmaya çalışıyorsa...
Ve, bunca kişi -istisnasız- bekledikleri her bi' dakika için yüksek sesle beddua ediyorsa...
Kazandığına inandığı sevaplar acaba sevap kazandığı sürede aldığı bedduaları sıfırlayıp üste geçecek kadar çok mudur?''
Sonuç olarak, kazanılan sevabın, işlenen günahı gözardı ettirecek kadar çok olmasının imkanı olmadığına, 'dev'in müslüman kimlik altında -aslında yasak- olanla meşgul olarak insanların zamanını çaldığına, 'zaman' denilen iki hecelik kelimenin dünyanın en değerli hazinesi olduğuna ve bu 'dev'in düpedüz hırsız olduğuna karar vermiş.
Çok sinirlenmiş.
Gitmiş müdür 'dev'inin kapısını çalmış gayet sinirli vuruşlarla.
Bir-iki derken bakmış ses yok; resmen yumruklarcasına dur-durak bilmeden kapıya vurmaya başlamış.
Ve nihayet, müslüman dev bi' yandan dantel takkesini cebine yerleştirip-diğer yandan ayakkabılarını ayağına geçirmeye çalışırken kapıyı açmış.
''Ne yapıyorsunuz burada? Bunca insanı neden bekletiyorsunuz?'' diye az sinirli, bi' kaşı kalkık sormuş 'dev'e.
Dev gayet sinirli bi' şekilde ağzında 'müslümanlık, din, ibadet' gibi bir kaç kelimeyi peşpeşe gevelemiş ve 'dev'letin ona verdiği 'dev' gücünü sergileyerek Sittirella'nın kapısı kapalıyken çalıp  açmaya zorlamasının 'suç' teşkil ettiğini söylemiş.
Sittirella aklından ve kalbinden geçenlerin dilinden dökülmesine izin vermiş.
''Siz'' demiş... ''müslümansanız eğer... siz bunca insan burada işine-gücüne yetişmek için çırpınırken 'ibadet' adı altında bu insanların zamanını çalmayı kendinize hak görüyorsanız... ve sizin ibadet ettiğiniz Tanrı'nın, bu hırsızlığa-haksızlığa göz yumup size sevap vereceğine inanıyorsanız... sizin dinden-imandan-kul hakkı yememekten anladığınız buysa... ve kendinize 'müslüman', dininize 'islam' diyorsanız...
Ben müslüman değilim.
Buraya bir kimlik yenilemeye geldim ama o -yine hiç bir akla-mantığa sığmayan- din hanesinde sizinle aynı görünecekse dinim; gelmişken onu da değiştireyim.''
Sittirella sinirle söylüyor, şaka yapıyor sanmışlar ilk başta 'dev' müdür ve çalışma arkadaşları.
''Din hanesini değiştirmek için ne yapılması gerekiyor?'' diye sormuş...
Demişler ki; bi' dilekçe yazıp imzalamak yeterli.
Demiş ''verin bana bir beyaz kağıt.''
Yazmış dilekçesini, demiş; ''Yazın şimdi o haneye HRİSTİYAN''.
Dönmüş 'dev' müdüre, ''İmzalayın'' demiş.
''Sonra da odanıza dönüp, az önce ibadet ettiğiniz Tanrı'nıza 'az önce benim yüzümden bi' kişi dinden çıktı' deyin... bunun hesabını bizzat kendisine verin''.
Almış yeni kimliğini ''HRİSTİYAN'' yazan din hanesiyle Sittirella.
Ve, o gün orada yaptığından asla pişmanlık duymamış.

2. Bölüm:
Uzak ve soğuk masal ülkesinde, günlerden bi' gün internette dolaşıp haberleri okurken çok çarpıcı bi' haber görmüş Sittirella.
O soğuk ülkenin dilinde olan gazetede, sıcak masal ülkesinde adı müslüman-dini islam olan 'dev' müdür gibi zihniyete sahip insanlar tarafından cayır cayır yakılan canların hesabını adalete vermesi için  aranan sanık, o ülkenin sınırından bi' diğer 'insan yakmaya-can almaya meraklı devler ülkesi'ne geçmeye çalışırken yapılan rutin bir sınır kontrolünde yakalanmış.
O ülkenin tüm haber kanalları ve gazeteleri bu haberi manşetten vermişler anında.
Kolay değilmiş bi' terörist bulmak ve yakalamak o uzak ve soğuk ülkede.
Soğuk ülkenin insanları 'terör' denen kan içip-öfkeyle beslenen yaratıkla tanışmamışlar çünkü.
Sittirella gözlerine inanamamış. ''Sonunda'' demiş... ''sonunda biri olsun yakalanmış''.
Hemen telefona yapışmış.
Düttürüyet gazetesinin internette gördüğü telefon numarasını çevirmiş.
Karşısına çıkan kapçık ağızlı sekreterimsiye ''Merhaba, ben uzak ve soğuk masal ülkesinden arıyorum. Burada tüm kanallar ve basın manşetten veriyorlar haberi ama benim ülkemin hiçbi' gazetesi ve kanalı bu haberi vermedi. Belki de daha duyulmadı. Bu konuda kiminle görüşebilirim?'' demiş.
Yıldırım hızıyla 'dış haberler' yetkilisine bağlamışlar Sittirella'yı.
Bir kez daha anlatmış haberi-olanı-biteni.
Dımdış haberler yetkilisi ''size e-posta adresimi veriyorum, lütfen bana haberin verildiği linklerden bir kaçını gönderin, hemen inceleyip-çevirip yayıma hazırlayacağız, size de döneceğiz'' demiş..
Sittirella, dımdış haberler yetkilisinin en dış haberlerden bile bi' haber olmasına üzülürken, bir yandan da ''en azından ilgilendiler'' diye kendini avutmuş o anda.
Sonra oturmuş, dımdış haberler yetkilisine şu e-postayı yazmış:

''Dengiz bey merhaba,

Uzak ve soğuk bir ülkede yaşayan bir sıcak ülke vatandaşı olarak bu haberi uzak ve soğuk ülkenin haber portallarından öğrenip, bu habere dair sıcak ülkemin basınında tek satır bulamamak üzdü açıkçası beni.
Aşağıda haberin linklerini bulabilirsiniz.

Link 1
Link 2
Link 3

İyi çalışmalar dilerim.''

Bi' umut beklemeye başlamış.
Haberi alacaklar da, okuyacaklar, çevirecekler de verecekler diye...
Saatler geçmiş... gün geçmiş... günler geçmiş... haber yayımlanmamış.
Sonra Sittirella arkadaşlarından A-H ve Lou Salome'ye e-postayı yönlendirip altına şu notu düşmüş şakayla karışık;

Kızlar merhaba :)

Aşağıdaki maili Düttürrüyet Dış Haberler yetkilisine yolladım.
Gördüğünüz üzere.
Ne cevap geldi, ne de Düttürrüyetin sitesinde tek satır haber yapıldı bununla ilgili.
Ortadan kaybolursam, başım belada demektir... hakkımı arayın :)
Sizi seviyorum :)

Öptüm.

Aradan biraz masal zamanı geçmiş...
Sittirella, yakalanan sanığın 'sıcak ülkenin yetkililerinin, sanığı teslim almak için geçerli-gerekli belgeleri yasal sürede yetiştiremedikleri için... yasal süre içinde gerekli prosedürleri bi' türlü tamamlayamadıkları için' salıverildiğini okumuş yine bu uzak ve soğuk ülkenin gazetelerinden.

Aradan çok masal zamanı geçmiş.
Sittirella, bugün bu sıcak ülkenin 'dev'lerinin,  dine-imana-inandıklarına sığınarak insanları cayır cayır yalmasının yıl dönümü olduğunu hatırlamış.
İçi cız! etmiş... -can verenler kadar yanmasa da- gerçekten yanmış.
Bağırmamış, ağlamamış...
Öfkesini-sinirini sağda solda haykırmamış.
Susmuş
Sıcak ülkenin 'dev'lerinin düzeni devam ettiği sürece; ne basının, ne yayının, ne adaletinin işlemeyeceğine olan lanet ettiği inancı bir kez daha pekişmiş.
İnsanlığa olan umudu bir kez daha darbe almış.

Her masal mutlu sonla bitmezmiş.
Bu da böyle bir masal işte...

Görsel: Deviantart / Winter Heartby ~Lightsofthenights

21 yorum:

  1. Masalların gerçek olduğuna inananlardanım zaten ben, tuz biber oldu. :(

    YanıtlaSil
  2. Ella , biz masal dinliyoruz her akşam tv de... Biz AB'ye kafa tutarız İMF'yi iplemeyiz. Biz biz biz....
    Keşke bu masal bitse artık, gökten üç gülle düşse birilerinin başına, dank etse gerçekler.

    Öptüm seni çok çok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Resmen masal hattı kurmuşlar memleketimde :/
      O gülleler düşemedi gitti.
      Sonra 'Allah büyük-ilahi adalet' bilmem ne...
      Nerde nan bu ilahi denilen adalet?
      Nerde bunca çocuk öldürülürken, gencecik kızların ırzına geçilirken, insanlar dine sığınılıp diri diri yakılırken?
      Çok kızgınım!
      Ben de öptüm ablacım seni çok.

      Sil
  3. Kuzum sen birde TRT'den masallar dinle biz gecenlerde denk gelince sasirdik kaldik, hatta kocakisisi "abov hatun bizim ulke Isvicre'den iyi olmus" demezmi :D
    bilen bilmeyen de memleket refah hale geldi zanneder :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi canım.
      Memleket günlük-güneşlik.
      her yerde kuşlar şakıyor, çiçekler açıyor, kişi başına düşen reel-yıllık-net gelir 100.000 TRY olmuş.
      Herkes yiyor-içiyor, açlık çekmiyor.
      Medeniyet yurdum insanının paçalarından akıyor.
      Böyle masalı da masalcıyı da....
      Neyse.

      Sil
  4. Masallarla uyutabildiklerini uyutuyor, uyutamadıklarını ise uyuşturuyorlar. İşler o kadar çığırından çıktı ki olabilecek her türlü saçma şeyi kanıksadık ve tepki bile vermez hale geldik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kanıksamadım.
      İçim içimi yiyor!
      Ben hala oy verme derdindeyim, bir oy bir oy diyorum ve oyumun bir şeyleri düzelteceğini düşünüyorum.
      Bunca saçmalığa ses çıkaramaz hale gelen millete yazıklar olsun o zaman!

      Sil
  5. Kendi ülkemde neler olup bittiğini öğrenmek, gerçek haber almak için ne kadar çırpındığımızı ,gazetelerde her sabah Keloğlan masalları anlatıldığını bundan mütevellit gazetelere eğilse de gazetecilere kızgın olduğumuzu lafı dolandırmadan yazan birisi çıktı ya,Allahım sana şükürler olsun!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gazeteciler hiç bir .ok yazmıyor Colette'ciğim.
      Yazmıyorlar.
      Deve kuşu gibi, kafalar yerde, bilmem kim ne giymiş, bilmem takım kaç gol atmışla masallara devam ediyorlar.
      Bomboş kağt parçaları.
      Üzerinde yazılan tarih dışında her şey yalan olmuş gazetelerin!

      Sil
  6. Kaf dağında yaşıyoruz adeta...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evde Zümrüd-ü Anka besliyorum ben, n'aber?

      Sil
  7. Hristiyan bi 'dev' den işini savsaklamasını, seni bekletmesini milletin şini yapmamasını görürsende bu sefer Budist mi yazdıracaksın o kimliğe.Ya bırakın bu takkeli mikrop müslüman masallarını, derdiniz inanmamaksa inanmayın kardeşim kime ne.İslamiyette çok üzüldü inan camilerde ağıtlar yakılıyor.(adamı asla savunmuyorum ne hali varsa görsün işini kötü yapıyorsa bir gün bekletilmesin sürülsün Hakkariye ama bu başörtülü kadın bunu yapmış cık cık namaz kılan bunu yapmış tüh tüh meselesi çok baydı)
    Gelelim ikinci mevzuya Osloda gençlik kampında delikanlının biri 85 kişiye saydırdı ama yok aklı dengesi bozuktur değil mi, yazıktır günahtır bizim ülkemiz sadece mayyaklarla canilerle dincilerle doludur beyaz ırkın muhteşem ülkesi haberleri saklamaz canileri barındırmaz sadece bizim mikrop ülkemizde var bu derler derin devletler,kontr gerillalar da hep fasa fiso, gulu gulu dansı..Mübarek avrupada katliyam mı olurmuş.Srebrenitsa' lar Bosna savaşları ufak tefek olaylardı haaa orda ölenler pis müslümanlardı zaten değil mi sorun değil.'dev'let,psikolojij harekatçılar kimi yaktırmıştı pardon dinci canilerden biri nereye geçmek isterken yakalanmıştı.(eminim cebinde ya mit ya başka bir kurumun kartıyda geçmeye çalşırken)
    Aynı nakaratı yemekten de tekrar etmekten de bıkmadınız helal olsun.

    YanıtlaSil
  8. Bölüm bir ile ilgili yorum yapmaya gerek yoksa da bir kaç cümle kurmak gerekli. Devlet dairesi kavramını günümüzde yapılan eğitim sistemi değişikliği sınavlarda ki şifreleri ve atamaların tesadüfün iğne deliği hep tanıdıklar çevresinden kurulmasından betimleyebiliyoruz. Devlet dairesinde görev saatinde namaz kılması bir sonraki resmi vazifesine atanmak için önemli bir gösteridir ve bunu yapmak zorundadır. Düz mantıkla, dinci nesil yetiştiriyoruz tinerci mi yetiştirelim diye açıklama yaparsanız bu manzara oluşur...

    İkinci bölümde ülkem gazetecilerini büyüteç altına alırsak hemen hepsi ana akım medyada çalışan ve ana akım medyayı da çok geçmeden iktidar süresince başarıyla tekelleştirmiş zihniyetin ürünleri olduğunu gözümlüyoruz. Bunun tam aksi şeyleri yazanları da zaten içeri atıyorlar.. Bu konuda neyin yorumunu yapalım? Bu zilliyet düttüriyet falan internet sayfalarına girin haberden ziyade büyük meme ve popoya sahip güzel kadınların fotoğrafları ve magazinsel haberiyle kaplıdır. Hala kadını cinsel obje niyetine seks satar stratejisi üzerinden ayakta kalmaya çalışan gazetelerin muhabirlerine de gerektiğinden fazla önem vermek gerekmez.
    "dini" kullanıp istismar eden büyüklerimiz sağolsunlar bir çok bu tip yazı yazılacaktır. Ve kimileri, kimilerine yaranmak üzere bunlara karşı çıkıp itiraz edeceklerdir.. Sonuç; elde var umut, ama o da şu an mağlup..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tinerci mi yetiştirecekler?
      Elbette, dev'let dairelerini, ehl-i müslüman, namazında-niyazında, güzel ahlak sahibi insanlara peşkeş çekecekler.
      Gazetecilerin hali zaten harap; yapmak istedikleri haberi bile yapamıyorlar. Önlerine ne konulursa-bunu yaz' denilirse onu yazıyorlar.
      Basınmış, basın özgürlüğüymüş... çıkıp bir de martaval okuyorlar.
      Üç kez başımıza geldi, üçünde de diğer ülkelerin günlerce verdiği haber ülkemde tek satır bile olsun yazılmadı.
      Pardon, bu gönderide bahsettiğim haber, çok kenar-köşe bir gazetenin 5. sayfasında falan, resimsiz-başlıksız minicik bir haber olarak yer almış, o gazete de sanırım şu anda kapandı.
      Çok özgürüz vesselam.
      Allahı, şükürü, dini-imanı dilinden düşürmeyenler elbette yazacaklar, yaranacaklar.
      'Allah' sokmaya çalıştıkları laf başına üç sevap puan veriyormuş, ben öyle duydum.
      Hakikaten gevşedi sinirim burada, gülmekten gözümden yaş geldi :)))
      Budist'te olduk iyi mi? :=)

      Sil
  9. hoooyyy..
    neler olmuş ben yoğuken..

    şindi bu amca ne kadar bekletti onca milleti? büssüürüüü kul hakkı da biriktirmiş beraberinde!
    ki ben işyerlerinde ibadet özgürlüğü isterim! öğle namazı taş çatlasa 10dk. sürer.. yani bir sigara molası veren arkadaşla bir makyaj tazeleyen arkadaşla hemen hemen aynı hatta ben yarım saat sigara molasından dönmeyenleri biliyorum.. ya uygun anı kollarsın ya da bir arkadasına devredersin o ara da.. ne bileyim ama şimdi sen dersen bütün müslümanlar namaz kılanlar aynı şekil o zaman kızarım (çünkü yazı bende bu algıyı bıraktı - yanlışsam yanlışsın de - ve artık bu algı, bu yaklaşım açısı boğuyor beni, benim gibi yaşayan ve düşünenleri), o zaman bana da başka birinin hareketinden bir grubu genelleyecek paradoks türetme hakkı doğar.. helbet kağıtta yazdığının senin kalbinde olanla değerlendrilmez ki bir k.kerim meali için ne kadar sevindiğini ben biliyorum sittirelyam^^ ama yine de pireye kızıp yorgan yakmışın gibi geldi...

    gazatacılar mevzuna geldik mi de yukarı bıyık aşağı sakal mevzu.. o kadar sus'ak o kadar kal geldi ki herbirimize.. alışılmışlıklar içinde yuvarlanıp gidiyoruz.. yeni gündem taze haber bir kadın gazeteci ayrılıyor gazetesinden Sule Talu.. alçak bir düzen de burada var kadın gazetecilere karşı..
    böyleyken böyle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırsam 45 dakika kadar bekletmişti milleti.
      İşyerinde ibadet ayrı bkz:işyerindemescitolmasımolaimkanıibadetözgürlüğü
      Makam odasını türbeye çevirip ibadet adı altında milleti sıraya dizmek ve bunu hak bilmek apayrı.
      Bu ilk örnek değildi, bardağın taşma anıydı annayacağın.
      Yannışsın/yamuluyorsun :)
      Hepsi aynı demek anama-babama hakaret olur en başta :)
      Benim demek istediğim; bu zihniyetteki memurların özellikle seçilip, ''yönetici'' olarak atanıp, bunu yapmaya kendilerine hak görmeleri.
      Hem suçlu-hem güçlü olmaları ve bu durumu ''sıradanlaştırmaları''.
      Gelelim diğer meseleye:pire için yorgan yakmadım, aslında yaptığım/yaktığım hiç bir şey yok.
      Kağıt üzerinde olan bir yazıyı sildim-değiştirdim.
      Bendeki etkisi sıfır, ama o kişi üzerinde etkisi -kağıttan silinenin kalpten de silindiğini sanan dümbükler için- şok idi.
      KK. mealini okuyorum, ay çok teşekkür ederim ya :)
      Bak yine gözlerim doldu, defterimi de bir kullanıyorum, herkeşler 'aaaaa Sittirella, bu ne cici!'' diyor, ben de ''arkıdeşim çizdi-yaptırdı-göndertti'' diye gerim gerim geriniyorum :)
      Gazeteci meselesine gelirsek: susmuyorlar... susturuluyorlar.
      Baskı had safhada. Bize görmemiz gerekeni gösteriyorlar, okumamızı istediklerini dayatıyorlar.
      Bir çıksan ülke sınırlarından ve uzaktan baksan canım ülkeme; ağlarsın Nisa'cım :(
      Durum gerçekten içler acısı.

      Neyse, n'apıyor bisim damat?
      Sünnet oldu mu? :)
      Güççük altında epey pahalanmış,onun yerine kutu mama alsak olma mı? :D
      Çok özlemişim seni Nisa'cım.
      İyi ki sahalara döndün :)
      Hakkaten: nerdeydin nan sen? :)
      Öperim.

      Sil
    2. sorma ya "kedi kuyrugunu kovalar gibi" hayatı yaşama şeklim bu sloganda saklı..
      bitmiyor ki olaylar.. dönüyorum dönüyorum ve yine dönüyorum bacım bi türlü yakalayamıyorum:(

      yakın zamanda babam büyük bir trafik kazasından ufak tefek hasarla kurtuldu elhamdülillah, onun yanındaydım balıkesir de.. bir süre hastanede kaldık.. şimdi daha iyi.. eve döndüm misafir agırlıyorum yatılı..

      oglumuz sünnet oldu:) duvarlara tırmanan adam sakinledi, ancak istek ve miyavlamalar devam ediyor:( ve ben bu yüzden kendimi biraz kötü hissediyorum:( şindilik düğünü erteledik:P herşey ateş bahası :) yatak süslemesi neyin zor işler, siz o ara biriktirin güççük altın parasını himmet abiy :)

      Sil
    3. Çok geçmiş olsun Nisa'cım :/
      Babacığın iyi ya, sevindim.
      Nasıl derler?
      Verilmiş sadakası varmış mı?
      Çok ama çok geçmiş olsun...

      Oğluşumuz alışacak :)
      Düğünü erteleyelim, her bi'şey ateş pahası :D
      Güççük altına bakacağız Himmet abi :)
      Ahahahahaha :)
      Öperim.

      Sil
  10. Dinden imandan çıkarır dedikleri durumlar bunlar hepimiz yaşamızdır buna benzer şeyleri.Sivas da olanlar herşey gibi unutuldu gitti kimse hesap vermedi vermez de...türk nostalji diye bir site vardı olayın olduğu günün fotolarını yayınlamıştı düğümlenmişti boğazıma:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma :/
      Boğazıma yumruk gibi oturmuştu o gün basında/medyada o güne dair hiç bir haberin yapılmaması :(
      Unutturuluyor her şey gibi...

      Sil
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...