Bir iş arkadaşım bana şu soruyu sordu:
''Sittirella, Türkiye'de çay bedavaymış doğru mu? Herkes istediği an, istediği yerde çay içebiliyormuş.
İnsanlar yorulduklarında falan böyle herhangi bir yere oturup sağda solda sürekli bulunan çeşme gibi bir yerlerden!!! çay doldurup içiyorlarmış.''
Nerden çıktı bu? dedim.
Bir arkadaşı Türkiye'den yeni dönmüş, ona da ''süper ülke, çay bile bedava, sokaklarda dağıtıyorlar'' demiş :)
Bir an durdum, aklıma Lou'nun söylediği Rizeliler bilmemnesinden dolayı İstiklal caddesi dolaylarında bedava dağıtılan çaylar geldi :) Sanırım o olaya denk gelip bol bol içmiş.
''Heryerde inanılmaz ucuza en kaliteli çayı bulabilirsin. Dilediğince içebilirsin. Bir çok yerde ''ikram'' edildiği için bedava olduğunu düşünmüştür arkadaşın ama genelde gerçekten ucuzdur'' dedim.
''Sittirella, Türkiye'de çay bedavaymış doğru mu? Herkes istediği an, istediği yerde çay içebiliyormuş.
İnsanlar yorulduklarında falan böyle herhangi bir yere oturup sağda solda sürekli bulunan çeşme gibi bir yerlerden!!! çay doldurup içiyorlarmış.''
Nerden çıktı bu? dedim.
Bir arkadaşı Türkiye'den yeni dönmüş, ona da ''süper ülke, çay bile bedava, sokaklarda dağıtıyorlar'' demiş :)
Bir an durdum, aklıma Lou'nun söylediği Rizeliler bilmemnesinden dolayı İstiklal caddesi dolaylarında bedava dağıtılan çaylar geldi :) Sanırım o olaya denk gelip bol bol içmiş.
''Heryerde inanılmaz ucuza en kaliteli çayı bulabilirsin. Dilediğince içebilirsin. Bir çok yerde ''ikram'' edildiği için bedava olduğunu düşünmüştür arkadaşın ama genelde gerçekten ucuzdur'' dedim.
Teşekkür etti, muhakkak Türkiye'ye gideceğini söyledi, ''ne güzel adetleriniz var sizin, hayranım bu sıcaklığınıza'' dedi, gitti.
Başladım düşünmeye. Gerçekten de böyle mi?
Başladım düşünmeye. Gerçekten de böyle mi?
Beyin otomatikman kıyaslama yapmaya başlıyor bu gibi durumlarda.
Alışverişlerimizi düşündüm ilk ''ikram'' deyince.
Bizde girersin bi' tükkana :) ''Ablacım ne içersin?'' dir ilk soru.
(Ablacım derken... abla olmuşsuz nan.. na. nannnnn.. yoksa????)
Alışverişlerimizi düşündüm ilk ''ikram'' deyince.
Bizde girersin bi' tükkana :) ''Ablacım ne içersin?'' dir ilk soru.
(Ablacım derken... abla olmuşsuz nan.. na. nannnnn.. yoksa????)
Burada elbette böyle birşey yok.
Mesela pazarlık vardır bizde.
Mesela pazarlık vardır bizde.
İlla 3 aşağı 335 yukarı farklı fiyata almamız gerekir yoksa millet olarak kazıklandığımızı hissetme hastalığına yakalanırız. Fiyatı 3 kuruş aşağıya çektiğimizde de dünyayı kurtarmış kahraman edasıyla kasılırız... e-be salak, neden kasılıyorsun? Adam zaten 5 Liralık malın fiyatını 10 Lira deyip 8'e sana kakalamış işte, sen hala 10 dedi de, ben 8'e aldım, çok karlı bir alışveriş oldu de.
Te allam yareppim.
Ama pazarlık bile etmesi güzeldir memleketimde.
Burada ne pazarlığı, fiyat 9.56 mı? Cebinde 9.55 olsun, alamazsın.
1 kuruş için, evet tam 1 kuruş için satmaz sana.
Ticari zeka sıfır adamlarda (şahsi görüşüm).
Suratlarından düşen de binparçadır ayrıca.
Ticari zeka sıfır adamlarda (şahsi görüşüm).
Suratlarından düşen de binparçadır ayrıca.
Satış elemanlarını özellikle en suratsızlarından seçtiklerini düşünüyorum ben.
İş ilanında belki de temel şarttır : ''Suratından düşen binbir parça olacak derecede meymenetsiz olmak'' da ben hala sökemediğim için Lehçe'nin inceliklerini, gözümden kaçmıştır.
İş ilanında belki de temel şarttır : ''Suratından düşen binbir parça olacak derecede meymenetsiz olmak'' da ben hala sökemediğim için Lehçe'nin inceliklerini, gözümden kaçmıştır.
Bizde otuziki dişi göstermeyen satış işine alınmaz, bunlarda sırıtana ceza vericekler, o derece.
Bir de bizde ne vardır? Cumartesi-Pazar ailecek ne yaparız?
Alışveriş elbette! Saatlerce dolaşılır-edilir. Evin eksik-gedik nesi varsa alınır.
Burada Cumartesi günü heryer 14:00 bilemedin 15:00'e dek açık.
Çalışıyorsan çalışıyorsun, tek boş günün haftasonuymuş, kime ne?
Sabahın köründe kalktın-gittin alışverişini yaptın yaptın, yapmadın taaaa, Pazartesi'yi beklemek zorundasın.
Pazar günü açık ''tükkan'' bulmak lotoyu tutturmakla eş değer şansa sahip olmanı gerektirir.
Kazara ekmek falan almadıysan en geç Cumartesi sabahtan, taaa bilmemnerdeki açık alışveriş merkezine gideceksin veya tüm yemekleri restoranda yiyeceksin :)
Sonra yok efendim ekonomi kötü, para kazanamıyoruz, bilmem ne.
Hem en çok kara geçilecek günlerde dükkanı açma, hem satıcıları en suratsızından seç, hem pazarlık yaptırma sonra da iç kuruşluk naylon poşetlerden kara geçmeye çalış!
Oturup ağlarsın işte böyle!
Oh olsun size, pis herifler, tü-kaka herifler!
Bak kızdım şimdi.
Poşet dedim. Bildiğimiz naylon poşetler var ya, hani annelerimizin market alışverişine gittiğinde muhakka 5-10 tane sağa sola sıkıştırdığı, çöp torbası yapmak amacı ilen kasada ödeme yaparken ''kalk gidelim'' dediği, bildiğin naylon incecik poşet..... burada parayla.
Gitmişsin alışveriş merkezine doldurmuşsun 1 araba eşya.
En az 3-4 büyük boy poşet gerekli taşımana.
Yanında alışveriş torbası getirmediysen kazara, unuttuysan yandın.
Ciddi ciddi tane hesabı para ödeyip bir de torba satın almak zorundasın.
(Bizim bez torbalarımız var, kullanmıyoruz naylon-plastik poşet, o ayrı mesele)
Allah baba akıl-mantık dağıtırken bu Polonya milleti yine kesin içiyormuş bi'yerlerde, kaçırmışlar, sona kalmışlar.
Öyle mantıksız ki bir çok şey, şaka gibi geliyor.
Başka bir örnek vereyim:
Balkon.
Bildiğimiz balkon.
Oturup çay-kahve-yaz geceleri tadını çıkardığımız, çamaşırımızı kuruttuğumuz caaanım balkonlar.
Balkonu yıkayamazsın çünkü ''gider'' yok.
Şöyle iki kova su döküp, tozunu temizleyeceğin, minderini atıp yayılacağın balkonlarda suyun gidebileceği hiç bir yer yok.
Sileceksin :)
Hadi bunu da geçtim... mesela.. ummm:
Mutfak.
Adam ev yapmış, ama ev ki ev.
Sanırsın saray yavrusu.
Dört dörtlük donatmış evi.
Bakıyorsun için gidiyor... o derece.
Alacaksın veya kiralayacaksın diyelim.
Mutfağa giriyorsun... birşeylerin ters olduğunu hissediyorsun ama ilk anda göremiyorsun.
Sonra aklın başına bir geliyor, aneaaaam, aspiratör yok nan ocağın üstünde!
Davlumbaz neyin yani.
Parası neyse öde-al durumu da söz konusu değil çünkü satın almayı bırak takılabilecek, yemek buharının çıkacağı gideceği hiç bir yer planlanmamış mutfakta.
Pişireceksin yemeğini o caaaanım mutfakta ama kokusu-buharı-yağı tüm eve yayılacak.
Böyle kafasızlık olur mu allasen?
Bir bunlarla kalsa yine iyi-güzel hoş.
Mesela internet veya ne bileyim telefon aboneliği.
Gidiyorsun telefon numarası veya internet bağlantısı satın alacaksın.
Buyurun şu-şu-şu tarifelerimiz var.
Buraya kadar normal ama hemen anormallik başlıyor :
Bu tarifeyi seçersen 24 ay, bunu seçersen 30 ay... bunu seçersen bilmem kaç yüz ay aynı ücreti ödeyeceksin.
Eeee, değiştirmek istersem?
O zaman ceza ödüyorsun 12 aylık peşin tarife parası kadar ve değiştirebiliyorsun.
Eee, ben yurt dışına çıktım mesela veya ne bileyim, adresimi değiştiriyorum, taşınıyorum vs... tarifemi muhakkak değiştirmem gerekiyor.
Ya da hattı kapatmam gerekiyor.
Yok, seçtin mi son güne dek o parayı ödemek zorundasın.
Hadi buna razı olduk diyelim, internetinle sorun yaşıyorsun arıyorsun adamları, hafta içi saat 08:00-17:00 çalışıyor adamlar.
Senle aynı zamanlarda :D
Eee, sen evdeylen bir arızan oldu, haftasonu bir yardım-destek ihtiyaç duydun. Yok kardeşim, söyle bilgisayarına-telefonuna arıza çıkaracaksa hafta içi 8-17 arası çıkarsın yoksa yok bakım-makım-yardım.
İçim daraldı :/
Ben memleketimi özledim.
Şu Tayyeap bi' çektirsin gitsin, döneceğim memleketime.
Varsın ttnet'e küfre devam edeyim.
Varsın balkonumu yıkarken alt komşunun çamaşırlarına -kazara- kirli su sıçratayım, azarı yiyeyim.
Varsın pazarlık yapacağım derken kazığı yiyip üj-bej gün salaklığıma yanayım.
Ama insanımla olayım, dilimi konuşayım.
Buruk bitmesin bu yazı.
Hemen size ofisimde hergün yüzümü güldüren bi' komikatür ile sonlandırayım.
Hepinize şapşahane bir haftasonu dilerim, en gülümseteninden, en iç açıcısından.
Allah baba akıl-mantık dağıtırken bu Polonya milleti yine kesin içiyormuş bi'yerlerde, kaçırmışlar, sona kalmışlar.
Öyle mantıksız ki bir çok şey, şaka gibi geliyor.
Başka bir örnek vereyim:
Balkon.
Bildiğimiz balkon.
Oturup çay-kahve-yaz geceleri tadını çıkardığımız, çamaşırımızı kuruttuğumuz caaanım balkonlar.
Balkonu yıkayamazsın çünkü ''gider'' yok.
Şöyle iki kova su döküp, tozunu temizleyeceğin, minderini atıp yayılacağın balkonlarda suyun gidebileceği hiç bir yer yok.
Sileceksin :)
Hadi bunu da geçtim... mesela.. ummm:
Mutfak.
Adam ev yapmış, ama ev ki ev.
Sanırsın saray yavrusu.
Dört dörtlük donatmış evi.
Bakıyorsun için gidiyor... o derece.
Alacaksın veya kiralayacaksın diyelim.
Mutfağa giriyorsun... birşeylerin ters olduğunu hissediyorsun ama ilk anda göremiyorsun.
Sonra aklın başına bir geliyor, aneaaaam, aspiratör yok nan ocağın üstünde!
Davlumbaz neyin yani.
Parası neyse öde-al durumu da söz konusu değil çünkü satın almayı bırak takılabilecek, yemek buharının çıkacağı gideceği hiç bir yer planlanmamış mutfakta.
Pişireceksin yemeğini o caaaanım mutfakta ama kokusu-buharı-yağı tüm eve yayılacak.
Böyle kafasızlık olur mu allasen?
Bir bunlarla kalsa yine iyi-güzel hoş.
Mesela internet veya ne bileyim telefon aboneliği.
Gidiyorsun telefon numarası veya internet bağlantısı satın alacaksın.
Buyurun şu-şu-şu tarifelerimiz var.
Buraya kadar normal ama hemen anormallik başlıyor :
Bu tarifeyi seçersen 24 ay, bunu seçersen 30 ay... bunu seçersen bilmem kaç yüz ay aynı ücreti ödeyeceksin.
Eeee, değiştirmek istersem?
O zaman ceza ödüyorsun 12 aylık peşin tarife parası kadar ve değiştirebiliyorsun.
Eee, ben yurt dışına çıktım mesela veya ne bileyim, adresimi değiştiriyorum, taşınıyorum vs... tarifemi muhakkak değiştirmem gerekiyor.
Ya da hattı kapatmam gerekiyor.
Yok, seçtin mi son güne dek o parayı ödemek zorundasın.
Hadi buna razı olduk diyelim, internetinle sorun yaşıyorsun arıyorsun adamları, hafta içi saat 08:00-17:00 çalışıyor adamlar.
Senle aynı zamanlarda :D
Eee, sen evdeylen bir arızan oldu, haftasonu bir yardım-destek ihtiyaç duydun. Yok kardeşim, söyle bilgisayarına-telefonuna arıza çıkaracaksa hafta içi 8-17 arası çıkarsın yoksa yok bakım-makım-yardım.
İçim daraldı :/
Ben memleketimi özledim.
Şu Tayyeap bi' çektirsin gitsin, döneceğim memleketime.
Varsın ttnet'e küfre devam edeyim.
Varsın balkonumu yıkarken alt komşunun çamaşırlarına -kazara- kirli su sıçratayım, azarı yiyeyim.
Varsın pazarlık yapacağım derken kazığı yiyip üj-bej gün salaklığıma yanayım.
Ama insanımla olayım, dilimi konuşayım.
Buruk bitmesin bu yazı.
Hemen size ofisimde hergün yüzümü güldüren bi' komikatür ile sonlandırayım.
Hepinize şapşahane bir haftasonu dilerim, en gülümseteninden, en iç açıcısından.
iş yerlerinde ya da arkadaş ziyaretlerinde filan çay ikram ederler ya... ya da yemekten sonra lokantalarda... onları kastetmiş olabilir. yani o kadar ikram olduysa öyle sanmıştır :)))
YanıtlaSilBazen tr de de bunlardan olmuyor sittirellam. Hatta bazen sıklıkla oluyor:)
YanıtlaSil9,56 lik şeyi, yanında o an sadece 9,55 varsa vermeyen adamdan bizde de var. Adam bizim yan bakkal. Suratsizlikta da eminim oradakilerle yarışır:))
güldürdün beni aksam aksam:)
kırık bacağımla ben de sana Bol gezmeli tozmali guzel bir haftasonu diliyorum:)
Sittirella sen burayı çok özlemişsin ya, çok içlenmişsin belli. Ama içlenilmeyecek gibi de değil ki her şeyin bol olduğu cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz ama haberimiz yok. Bu arada Polonya çok çılgınmış, o ne öyle ayol balkonda gider olur foşur foşur yıkarsın, bi güzel de oturursun oh mis. Sineğin yağını hesaplayan satıcılar, en işin düşeceği zamanda kapanan dükkanlar. aman allahım. Kolay gelsin sana çokça, mucuk :*
YanıtlaSilevet, insan ozledikce hersey daha da fazla sinirine dokunuo
YanıtlaSilbu arada en son gittigimde kablolu tv internet vardi. ttnet'ten cok daha hizli, sorunsuz ve ucuzdu. yani ttnet'e kufretmenede gerek kalmayabilir
Sen Tayyipin çektirip gitmesini beklersen ohoo ömür geçer hacım :D:D
YanıtlaSilDiyorum ki Polonya'da kurmak istediğin işlere bunları da ekle.. Artık balık kokusuna son diye gir sektöre :D:D Anasını ağlatırsın valla :D Ama şu balkon olayı hakikatten vahimmiş. Ki bizim gün aşırı balkon yıkayan bi millet olduğmuzu düşünürsek :D:D O rizelileri ben nasıl özlüyorum biliyo musun:( Taksim gezi parkı bomboş, otobüs bekelrken donuyo totom ne güzel sıcak çayımlaq içimi ısıtıyodum ah ah :(
Not : Bekliyorum seni bi de :D:D
bi de yazıyı okudum.
YanıtlaSilçaya takılmışım ama okudum yani :)))
*leb*
YanıtlaSilYok yok, bildiğin festival kıvamında bi'şeye denk gelmiş :)
İçmiş, içmiş-şımarmış.
Musluklardan çay akıyormuşmuşmuş :)
Hahahahaha
*anne müdürü*
Benim bakkalım aklıma geldi :)
Selahattin amca :)
Üniversitedeyken kaldığım evimin dibindeydi.
Üzerinde yazan fiyat 9.56 ise 9.57'den aiağı alamazdın :) Anında zam yerdi ürün sen satın almaya karar verdiğinde.
Evet, Kayseri'li idi kendisi.
Evet, bununla gurur duyardı :)
Kayseri'li arkadaşlarımız varsa aramızda alınmasınlar ama : ÇOK CİMRİ OLUYORSUNUZ YA :)))
Sana bir kez daha geçmiş olsun annemüdürü :)
Ben de sana eşlik edicem, hafta sonu yayıla yayıla dinleneceğim :)
Nasılsa Pazartesi '' ay bu hafta biter mi ya?'' tripleri yapıcaz klasik olarak :) Hehehe, tadını çıkarayım bari.
Gülümsediysen ne mutlu bana.
*Leah*
Bunlar sinek yapı falan hesaplamıyorlar ki Leah :)
hesap yapmayı bilmiyorlar hahaha :)
Polonya alışveriş açısından sakat... kalitede Çin ile yarışıyoruz allama şükür :)
Balkon konusuna hiç girmeyelim,
en sıcak yaz gecesi 15 derece olursa.. balkon sefası yalan oluyor, sivrisinekler de cabası :)
*Kalinka*
Oyoyoy :)
ttnet'e küfür etmek zevktir be Kalinka :)
4440375'i arayıp yarım saat beklerken duyduğun sınırsız küfür etme ihtiyacı... paha biçilemez. :)))
Ve, evet :/ özledim.
*Lou'm*
Balık kokusuna son!
Dur daha etkili bi' slogan bulayım :)
Artık beyazlar daha da beyaz! :)
vernelleyin yımşacık olsun, vernelleyin mis gibim koksun :P
Az çalıntı gibi duruyo ama neyse :)
Hahahahaha, koptum burda.
Tayyeap gidecek te, S.Ella geri dönecek te... ho hoooo :) Hakikaten düşündüm de, zor be.
Esen kal Lou :)))
Rizelilere de selam edelim, en kısa zamanda bekliyoruz tekrarını :)
*leb*
YanıtlaSil(Additionally)
Aferim leb'ime, bi'tanesin :)
Gülümsetmekten öte kıkır kıkır güldürdün beni, Allah da seni güldürsün o yaban ellerde:))
YanıtlaSilCanımın İçi, burada her şey güllük gülistanlık değil elbette ama yine de yetmişiki milleti az çok tanımış biri olarak halimize şükrediyorum. Örneğin benim Oymapınar Barajı yapım aşamasında uzuuun yıllar yabancılarla komşuluğum olmuştu. Memleketlerinin halini gidip görmesem de yaşam tarzları hakkında epeyce deneyimim oldu. Bu Alman, İtalyan, Japon, Fransız milletini bilirim. Sayende Poland'ı da tanımış oldum az çok. Başta bizim ikramlarımız konusunda şaşkınlıklara düşüyor hatta küstahça yorumlar yapıyorlardı. Benim sular seller gibi Almanca bildiğimi keşfedene dek kendi aralarında konuşurlarken ne aptallığımız kaldı söylemedikleri, ne de düşüncesizliğimiz. Ama ikramlara hiç de''hayır'' demezlerdi. Neyse, bizler, artımızla eksimizle şükredecek çok şeye sahibiz. Memleketimiz de yaşanılası bir yer. O malum kişiler bir an önce gidecekler inşallah..
*Begonvil*
YanıtlaSilCanım benim :)
Güldüysen ne güzel işte.
Neler yaşadığını anlayabiliyorum.
Ben burada o yetmiş iki milletle aynı yerde çalıştığım için, kaçasım var.
Geçen gün ayrıldım ofisten, gittim minik kek-börek aperatif gibi bi'şeyler aldım karşıdaki alışveriş merkezinden, biraz da abarttım, aç gözlülüğüm tuttu... geri döndüm.
Çay doldurdum kupama, oturdum yiyeceğim, içime sinmedi.
Ben yiyecem millet bakacak :(
Hazır fazlada almışken, kalktım, bana yakın çalışan bir kaç arkadaşa ikram ettim.
Romanya'dan arkadaşım aldı.
Macaristan'lı arkadaşım aldı, bakışları biraz tedirgin.
Danimarka'lı arkadaşım direkt aldı hiç çekinmeden.
Polonya'lı arkadaşım telefon görüşmesi yapıyordu, bir parça da onun masasına kek bıraktım konuşurken.
Bir dakika sonra '' S.Ella teşekkür ederim ama benim karnım tok, lütfen bu tip ani sürprizler yapma bana'' dedi mahçup-kırmızı bir suratla, geri verdi keki. Sonra ne oldu?
Hintli arkadaş kaptı o keki, uzaklaştı :)
İngiltere'li arkadaşım kendi ofisinden telefon etti, ''duyduğuma göre kek dağıtıyormuşsun, benim için de varsa geliyorum'' diye :)
Departman müdürü geldi '' ne kutluyoruz?'' dedi :)
Bize garip geliyor ama onlara göre olması gereken bu.
Çok samimi iki arkadaş, biri hamile. Hamile olmayan bir yandan hamile olanla sohbet edip diğer yandan kavun-karpuz gibi meyveleri soyup-kesip tabağına doldurup yemeye başlıyor. Samimiyetlerine rağmen ikram etmiyor. Neden? ''Onun'' çünkü o meyveler, kimseyle paylaşmak zorunda değil ki. O kadar kızıyoruz-ediyoruz ama yine de ne varsa bizim kültürümüzde var.
Gitseler de gelsek :)
Sevgilerimle.
Canım, aynen dediğin durumları yaşadım. Alman bir arkadaşım vardı Renate, kulakları çınlasın. Beni evine davet etti çay için. Evet çay içtik birlikte ama arada kalkıp tabağına meyveler doldurdu ve teklif bile etmedi, iştahla yemişti.:))Nasıl şaşırmıştım. Onlar kimseye bir şey vermez, misafir dahi olsan.
YanıtlaSilbencede sen buraları çok özlemişsin, ama polonyayı da özlemen için, burada halk otobüslerine, itişkakış metrobüslere, bitmeyen köprü trafiğine, çukurlu tümsekli bitmeyen yol çalışmalarına vs gibi durmlarla iyi bi karşı karşıya gelmen lazım :) gerçekler acıdır ama memleket gibisi de yoktur... sevgiler:)
YanıtlaSilHakkaten "te allam yareppim" haa! Bu ne nan?! Seviyorum ben memleketime yeaa!
YanıtlaSil*Begonvil*
YanıtlaSilBundan çıkaracağımız ders ne?
Buralarda hamile kalıp bebek yapılmayacakmış :)))
Erikte yok zaten burada, ne yapayım eriksiz memleketi? :)
*DeliRapunzel*
7 yıl İstanbul'da yaşamış-çalışmış bir Ege'li olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: egem.. egem... canım İzmir'im :)
İstanbul paran çoksa, paran .oksa güzel.
İzmir'im paran olsa da olmasa da güzel :)
Var mı çimlerin üzerinde denize nazır yayılmışken, sevdiceğinin dizlerinde saçların okşanırken ve bu arada içkilerinizi yudumlarken yurdum polisinin gelip ''afiyet olsun gençler'' deyip gülümseyerek yanından geçip gitmesi gibisi...
İzmir'im gavur İzmir'im, memleketim! :)
*MeLLy*
Hakkaten ''bu ne nan?'' diyebilersin gönül rahatlığıynan :P
Burası böyle kuşum :)
bedava çay mı :))
YanıtlaSilay ne güldüm kazara arkadaşın gelecek olsa desene hayal kırıklığına uğrayacak :)
karikatür ise şahhane :)
*Syhn*
YanıtlaSilGerçekler acıdır, bırak çaya para versin de aklı başına gelsin :)
Orhan :)
Hahahahaah
Evet işte sırf bu yüzden bile Türk kültürünü başka hiçbir kültüre değişmem, bugüne kadar bir bardak su esirgeyen yer olmadı benden, seviyorum uleyyyn :)
YanıtlaSil*Miyuki*
YanıtlaSilDeğişme tabi :)
Değişeni dövüyoruz biz zaten :)))
Hoşgelmişsin.
Hi, pretty picture, very creative!i loved it.. a grat smaile... made me laugh :)
YanıtlaSilSaludos..
ha haha Tayyeap in gitmesini bekle sen hah aha polonya da orta yaşlı bir Türk olursun. var say ki başbakan gitti yerine gelen uyuzun teki çıktı napcan o zaman
YanıtlaSil?(Tayyea'den iyi olur yine de diyorsun ha) hadi bakalım Matematik dehası, vatansever, 2009 da partisinin 40. yılı olan State from garden gelsin... o zaman bana da polonya da yer ayarlar mısın ?
yi pazarlar canım, öncelikle geçmiş bayramını kutluyorum.
YanıtlaSilEvde ki tadilatlar bayram telaşı derken biraz gecikmiş kutlamayla merhaba demek istedim. Sizleri epey dir ziyaret edemedim, bundan sonra da kayınvalide olma, söz nişan telaşımız var, arada ihmalkarlığım olursa şimdiden affola diyorum. Sevgiyle sağlıcakla kalın, güzel günler güzel bloglar sizinle olsun:)
*Dejemonos sorprender*
YanıtlaSilHey,
thank you for your nice comment on my blog.
(Unfortunately, that's not my shot :/ )
But that's awesome! right? :)))
Keep your smile & happy blogging.
*Kıllanan Adam*
Hahahaha :)
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak nedir bunu tarif etmişsin sen :))))
Kötünün iyisine mi katlanmak zorundayız yani?
Ayarlarım sen gel :)
Özlemezsin hem buradayken Tayyeap'i :)
*Hobibox*
Oh, düğün-nişan-söz-tatil...
Kayınvalide olma telaşı :)))
Dünya sana güzel :)
Ne iyi etmişsin uğrayıp.
Sevgiler benden Hobibox :)
Arada beklerim.
Bizce çok ayıp olan şeyler başka milletlere ne kadar doğal geliyor. Ama bazı şeyler genel geçerdir ya. Bir şey yiyorsan ister misin diye sorarsın nezakaten. Bana ani sürprizler yapma diyen arkadaşında garipmiş :) Birleşmiş Milletler gibisin vay be Globelleşme diye buna denir :)
YanıtlaSil*Joey Potter*
YanıtlaSilHaftada 5 gün, günde 8 saat globalleşiyorum anasını satem :)
Görüyoruz ne menem olduklarını.
Düşün ya, adam ''bana böyle ani sürprizler yapma lütfen'' dedi.
İçinden gelip masasına kibarca bıraktığın 1 parça kek bile fazla.
Utanmasa suçlayacak seni.
Nasıl bir güvensizlik.
Nasıl bir tedirginlik.
Nasıl bir bencillik.
Yok, taktım kafaya, döneceğim memleketime önünde sonunda.
Ahh, canım benimm, sen çok özlemişsin belli ki buraları. Tayyep falan beklersen işin iş, kalk gel iyisi mi:))
YanıtlaSilÖptüm
*Çınar Ablam*
YanıtlaSilÇok özledim ablacım ya :(
Bekleye bekleye ömür bitiyor.
Bakalım, kısmet.
Öptüm ben de :)
amanin Alamanya gunlerine gittim birden yahu :))
YanıtlaSilhafta sonu kapali dukkanlardan cektigim kadar birseyden cekmedim. ise gitmesen olmaz alisveris yapmasan olmaz... ne cildiriyordum yahu.
burada 7/24 acik dukkanlar cicim seni buraya alalim hemen :)))
Torbalar... balkonlar ve hatta bize hep balkonsuz evler... ah birde o telefon ve internet olayi yokmu, sirf sacma sapan abonelik yuzunden bosu bosuna bir sene fazladan hat parasi odemistik :(
bak hatirladim yine haram zikkim olsun adilere :P
cicim ozlemisiz seni, hep diyorum biraz daha kisa araliklarla yaz diye ;)
Oyy canım benim..Şaşırdım okurkene hee özellikle ctesi 3 te heryerin kapanmasına noluo len arapmı bunlarki yatmaya alışmışlar:)
YanıtlaSilHeyrat hiç beklemezdim Polonyalılardan;)
Dediğin şahıs çektirip gidermi bilmiyorum valla sonunda biz gitmeyelimde toplucana :)öptüm çok
*A-H*
YanıtlaSilAç kalıcaz ya, o derecede sıkıntımız.
Adamların para kazanma derdi yok, bundan anlaşılan tek şey bu.
Sefa pezemengi hepsi... te allam yareppim :)
Yazıcam kuzum, yazıcam.
*Aylin*
:)
Esefle kınadık, o bile işe yaramadı Aylin :)
Pek dertliyiz burada.
Bu gidişle siz buraya geleceksiniz gibi görünüyor.
Ne yapsam acaba? Şimdiden toplu konut inşaatı falan mı başlatsam? :)
Paraya para demem o zaman, ''Złoty'' derim.
Gdzie zgoda tam i siła Gdzie dwóch się bije, tam trzeci korzysta podkuj buty musisz krakać jak.
YanıtlaSilBunu asla unutma :)
*9*
YanıtlaSilDlaczego mam tego nie zapomnieć nie mam pojęcia, tymbardziej że połączenie tych zdań brzmi nielogicznie.
Lepiej zapamiętać i zatrzymać w głowie to zdanie "Nie wszystko złoto co się świeci"
Sen de bunu unutma :)
Ayy bebişim yaa. :)
YanıtlaSilİzledim ama izleyim madem tekrar. :)
Bak ne de güzel anlaşıyor iki ikizler. :)
Hahahaha :)
YanıtlaSilBana anlaşmadan çok ''körler sağırlar birbirini ağırlar'' gibi geldi ama neyse.
Sen izle, beni de haberdar et madem öyleyse :D
Hahahaha, alemsin.
Ayrıca;
İkizler... tek geçerim.
Aaa ne kadan ayıp.
YanıtlaSilSoyum Cermen asıllı beyazlara dayanır, Türkçe'den iyi Język Polski bilirim ben =P
Ve evet, tek geç bizi (H)
yahu benim ispanya'da yaşadığım dönemler geldi aklıma bi anda...
YanıtlaSilgerçi onlarda da var bi çingene ruhluluk ya bu AB daaatmış anacım onları da. uyuz uyuz kurallar getirmişler adamların hayatlarına.
ben ARap tükanlara gider gider pazarlık isteğimi giderirdim bol bol :)