Upuzuuuuuun bi' aradan sonra "Kore Dizileri" serisinin beşinci gönderisi ile karşınızdayım :)
Serinin ilk gönderisini, ikinci gönderisini, üçüncü gönderisini ve de dördüncü gönderisini tık-tıklayarak bulabilersiniz :)
Uzun zamandır bu konuda yazmadığım için epey bi' dizi seyrettim :)
A Gentleman's Dignity
Cain and Abel
Fated to Love You
Gu Family Book
Hyde, Jekyll and I
I Miss You
It's Okay, That's Love
Kill Me, Heal Me
Man From the Stars
My Wife is a Superwoman
One Sunny Day
Pinocchio
What Happened in Bali
Bu dizilerin yanısıra, Kore filmlerine de el atmış bulundum :)
200 Pounds Beauty
A Company Man
Boomerang Family
Happiness for Sale
My Sassy Girl
Rough Cut
Wonderful Radio
Çok pis genellemeye başlıyorum! :)
Gelsin klişelerimiz:
* Bi' çeşit ceza/mini işkence metodu olarak kaval kemiğine tekme atmak!
Çok meşhur, çoook! Hani, Koreli bi' hatun olsam ve bi' erkek bana ilgi gösterse, "aç da bi' bakayım şu bacaklarına" derim :)
Ne kadar çok tekme-yara izi, o derece güvenilmeyecek bi' heriftir karşımdaki :)
Tekmeyi yiyenler tabisi de erkekler! :) Birine kızdınız mı, hele hele bu kızdığınız kişi iyi tanıdığınız biriyse kaval kemiğine tekmeyi atıp karşınızdakini sağlam bacağı üstünde acıdan zıp zıp zıplatacaksınız :)
Kesin bilgi: çalışıyor, kıps ;)
* Meşhuuuur yönetmen: Peter Jason'ın her filmine oyuncu seçimi için muhakkak Güney Kore'ye gelmesi!
Başka da yönetmen yok, her dizide eğer bi' yabancı yönetmenden bahsedilecekse onun adı Peter Jason'dur :) Bazen acaba Peter Jackson mı demeye çalışıyorlar? diye defalarca dikkat ettiğim halde yok, Peter Jason bu yönetmenin adı. Halivuğd'un en meşhur yönetmeni ve filmlerinde Koreli oyuncu yer almazsa ölecek hastalığından muzdarip kendisi :) Her filmi için de oyuncu seçimlerine bizzat kendisi gelir ve bi' aktör/aktris için onun filminde yer almak şandır-şereftir :)
Hazır konu isimlerden açılmışken... :)
* Dünyanın eeeen meşhur hastanesi, üniversitesi, akademisi -tabisi de Amerika'da bulunan- John Hopkins'tir! :) Johns değil efenim, John :)
"John Hopkins" mezunu olmak, hastanesinde çalışan özel doktora sahip olmak öyle prestijli bi' şeydir ki... o diplomaya, kağıt parçasına ve hatta antetli zarfına sahip olmak toplumda sınıf atlamanıza bile sebeptir :)
Hani az zorlasalar Harvard'ın da üzerine çıkaracaklar ama henüz o kadarına cesaret edemiyorlar :)
* Sinirlenince, aranmak-bulunmak-ulaşılmak istenmeyince telefonu söküp, bataryasını çıkarmak! :)
Sonra da bi' kenara atmak...
Burada bi' nokta çok önemli; bugüne dek "bataryası sökülemeyen" telefon kullanan kimseye rastlamadım dizilerde. Önceleri bunu saçma buluyordum fakat kişinin telefon numarasının şebeke sinyaline göre takibinin herkes tarafından yapılabildiğini gördükten sonra neden bataryayı söküp attıklarını anladım.
Vay arkadaş, biz hâlâ bataryası sökülemeyen telefonlarla yaşamaya devam edelim, adamlar neleri düşünüyor :)))
* Pijamayla uyumak Out-beyaz gömlekle uyumak In! :)
Hemen hiçbi' dizide, birini de görmedim ki kalpli, puantiyeli, enine veya boyuna çizgili, pamuklu pijamalarını çekip "iyi geceler" desin :)
Yok, pijama giyenine ya ben rastlamadım, ya da gerçekten "ne bulursan geçir üstüne yat" şeklinde gelişmiş uyku kültürleri :)
Gömlekle uyuyorlar, hani kazağı-ceketi geçtim. Beyaz gömlekle uyunur mu be? :)
* Hamam-sauna kültürü gelişmiş :)
Bu tip yerler yıkanıp paklanacakları, sonra da uyuyup dinlenecekleri-geceleri sabahlayabilecekleri sıcak ve temiz?!? bi' ortam sunuyor bu arkadaşlara...
Hamamda iki şeyin yapılması şart: ilki havlu bağlamasını bileceksin kafaya! :)
İki yandan topuz yaparaktan -Pucca gibim- bağlamak gerekiyor :) Kadını da erkeği de bu modeli uygulayacak.
İkincisi ise haşlanmış yumurta! :) Haşlanmış yumurta yemek -özellikle hamamların- olmazsa olmazı. Bi' de kafalarına vurarak kırmasalar... :)))
* ŞiŞiTiVi! :)))
CCTV - Kapalı Devre Televizyon Sistemi
Her eve, arabaya, sokağa, işyerine lazım, gördüğüm kadarıyla çok işe yarıyor. Odalara falan da kurmak gerek, hayat o derece kayda alınıyor!
Adamlar 24/7 kayıttalar :) Yamulmuyorsam arabalarında falan da kayıt sistemi bulunduruyorlar. Herhangi bi' kaza, olay vs. durumunda olayı çözmek için başvurdukları ilk şey "şişitivi" :)
Hay sizin dilinizi, telaffuz edemediğiniz "c"leri sevsinler! :)
* Mide guruldaması!
Her dizide bulunan sabit diyalog:
"Aç mısın?"
"Değilim! (Tam bu esnada kızımızdan bi' mide guruldaması-ne guruldaması, resmen gürlemesi, bağırması- geliyor: Gurrrrrrrrrrrrrrrrk!)"
"Açsın işte, yemek yiyelim"
Hepimizin midesi gün gelir/yeri gelir guruldar, tamam ama bu arkadaşlar midelerinde ejderha besliyorlar, ne zaman kükremeye başlasa (ejderhalar kükrer mi, sahi?) yemek yemeleri gerektiğini hatırlamakla kalmayıp cümle aleme ilan ediyorlar.
* İçip içip sızmak, küfelik olmak.
Hiçbi' şey hatırlamamak, rezaletin daniskasını yaşamak/yaşatmak ama ertesi günü bunun tamamen unutulması-hoş görülmesi.
Soju denilen milli içeceklerini hem sert hem de alkol oranını yüksek olan bu arkadaşların minik minik kadehlerle peşpeşe şişelerce soju içmesi ve oracıkta sızması, evlerine ayık kalabilenlerin sırtında taşınmaları vs. normal sayılıyor.
Bi' hanım hanımcık/beyefendi iş arkadaşınızı düşünün, tüm gün ciddiyetle çalışıyor ama akşam öyle bi' dağıtıyor ki çıkarmadığı rezalet, etmediği laf kalmıyor ve ertesi günü aynı ciddiyetle çalışmaya devam ediyor.
İçmek yaşamlarına sinmiş... o kadar normal, o kadar sıradanlaşmış ki, kimse "Doktor, bu ne?" demiyor.
Ertesi sabah ayıldıklarında uyudukları yere nasıl geldiklerini hatırlamamaları da çok normal güya...
Yok, ben almayayım :)
* Time Capsule! :)
Mektup, fotoğraf, minik oyuncaklardan oluşan mini paketler hazırlayıp bunları 2-3-5-10 yıl sonra açılmak üzere gömmek çok popüler. Modası da hiç geçmiyor. Hemen her romantik dizide zaman kapsülü hazırlayıp gömen bi' çift muhakkak bulunuyor. O zaman kapsülleri sayesinde ne gerçekler, ne sırlar ortaya dökülüyor bi' bilseniz...
Yönetmen misiniz? Bi' yerde açık mı verdiniz? Konuyu/olayı bi' türlü bağlayamadınız mı?
Hemen hazırlatın iki zaman kapsülü, gömdürün ağaç dibi bi' yerlere sonra da açtırın onları; al sana ipucu, al sana kanıt, al sana olay çözgüsü :)
Temiz iş, tuttum bunu! :)))
Klişelerin hepsini bitirmemek gerekir değil mi? :)
Seriyi devam ettirebilmek için burada üç noktayı koyayım...
(Bugüne dek izlemediyseniz ve denemeye karar verirseniz "Fated to Love You" ile başlayın, gülmekten karnınıza ağrılar girsin :) Bu da böyle minnak bi' tavsiye olarak burada dursun )
Görsel: Google Images
Fated to Love you'da picamalarını çekiyorlardı ama çift çift :)) onlarda nasıl pazar pijamasıydı öyle asdhfdjfj
YanıtlaSilBu arada ŞİŞİTİVİ demelerine bayılıyorum, en ağlamalı yerde bile gülüyorum eheheh :)
Çift pijamaları, asdfghjkjhgadask
SilŞiŞiTiVi'ye bayılıyorum, ne zaman İngilizce konuşmaya kalksalar "benim anadilim İngilizce be!" moduna geçip kahkahayı basıyorum :)
Dünyanın eeen aksanlı milleti yahu, Hintli arkadaşlarımız bile boy ölçüşemez, o derece :)))