Yazar: Nihat Behram
Orijinal Dili: Türkçe
Basım Yılı: 1987 / 2005
Yayınevi: Everest Yayınları
Tarih tekerrürden ibaret derlerdi...
Doğruymuş.
Arka Kapak Yazısı:
"1968'ler. Yazılı tarihin en barbar asrının en umutlu, en ışıklı, en cesur günleriydi. Coşkun bir devrimci dalganın bütün dünyayı sarstığı, onlarca ülkede milyonlarca insanın ayağa kalkarak, "Gerçekçi ol, imkânsızı iste," diye haykırdığı günlerdi...
Böyle bir dünyada, Denizler de özgürlük bayrağını Türkiye'de yükseklere taşıdılar. ABD'ye, NATO'ya, yurtlarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek isteyenlere en iyi cevabı eylemleriyle, yürüyüşleriyle, cesaretleriyle verdiler.
Ve egemenler, bu özgürlük kabarışının intikamını 12 Mart karanlığında üç gençten çıkarmak istediler. Somut hiçbir yasal dayanak olmadan Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i ve nice arkadaşlarını idamla yargılayıp, "Asalım, asalım!" çığlıklarıyla darağacına göndererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalıştılar...
Baskı altında geçen yirmi iki yılın ardından, bu yeni basımıyla Darağacında Üç Fidan'ı sunarken, bugün koyu bir karanlığın ve ahlâksızlığın içine itilmek istenen yurdumuzda, gözlerimizde hâlâ bir umut ışığı, darağaçlarında "solmayan" üç fidanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz..."
Altını Çizdiğim Cümleler:
"Uğruna ölüme gidilen şey kendini karanlıkta bir ışık gibi hissettirir."
"Faşist uygulamaları, tarih kimsenin gözünün yaşına bakmadan değerlendirecektir."
"İnfaz haberini veren spikerin, -haberi okurken sesi titredi- diye işten uzaklaştırılması, dönemin baskı ve sansürünün boyutları hakkında fikir verir."
"İnançları uğruna ölümün eşiğinde bükülmeden duranları, varolalı beri tanır dünyamız. Çünkü bazı ölüler dünyanındır."
"Milyarla yıldız arasında tanırım onu çünkü seyredince güzelleşir sevginin ışıltısı binlerce gözüm var binlerce şafak halindeyim anlamak istediğim şeyin karşısında, çünkü anlamak zorundayım;
her sevinç kolayca ele geçmez
insan her acının sahibi değildir,
gökyüzü ve nehirler olmasa toprak da anlaşılmaz
ve hayatın kararı kesin:
son ana kadar onurunu koruyanlar yaşayacak
söylenecek son söz kahramanca olmalıdır."
"Toplumların tarihi, ezenler ve ezilenler arasındaki mücadelelerin tarihidir."
"Dışarı çıktık...
Dışarda aynı gün, aynı dünya, aynı insanlar. Ve ilk kez o gün anladım, bir odanın, bir evin, bir sokağın, bir şehrin bir insana düşmanca bir acı verebileceğini."
"Bir de, o dönemde bazı davalar vardı ki, sanıkları düzmece olarak bir araya getirilmiş; olaylarla hiçbir ilgisi olmayan bu insanlar çok ağır suçlamalarla yargılanmaya başlanmıştı."
"Kuvvetler ayrılığı sistemi içinde yer alan üç güç kaynağından birinin veya her üçünün, yani YASAMA, YARGI, YÜRÜTME organlarının vazife göremez hale getirilmesi, ya da buna cebren teşebbüs olunmasıyla suçun manevi unsuruna vücut verilmiş olur. YÜRÜTME gücünün yargı bağımsızlığını, özellik ve öncelikle siyasi amaçlarla, yok etmesi, yahut denetim altına alması, anayasanın iktidar partisi tarafından ihlalidir."
"Siyasal yargılamalarda verilen kararların biçimsel hukuka uygunluğu, kamu vicdanını tatmin etmeye yetmemektedir.
Halkın ve tarihin hükmü çoğu kez mahkeme kararlarını geçersiz kılmakta mahkum edilenlerin değil, mahkum edenlerin suçlanmasına yol açmaktadır."
"Siyasal yargılamalarda hüküm verenler çoğu kez hem davacı hem de yargıç durumundadırlar. Gerçekten yargıçların da siyasal, toplumsal ve ekonomik düzeni yaratan ve süregelmesini savunan görüşleri benimsemeleri mümkündür. Kendi ideolojik anlayışlarının karşısına çıkanların yargılanmasında (şartlandırılmış) kafalarının etkisinde kalmamaları olanaksızdır. Başka bir deyimle yargıçlar çoğunlukla siyasi davalarda tarafsız kalamazlar. Kendileri de sanıkların eylemlerinden şikayetçi ve davacıdırlar."
"Kamuoyunu tek taraflı oluşturmak için radyo ve televizyon faşist ideolojinin emrine verilmiş, onlarca sayfa tutan iddianameler radyodan günlerce okutulmuş, buna karşılık yargılananların sorgu ve savunmalarından tek kelimeyle söz edilmemiştir.
Gazeteler kapatılma tehdidi altında tutulmuş, tarafsız görev yapmaları engellenmiştir."
"Ve bu tür davalar, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin kapanmaz. Bir dava hükümle biter, ancak böyle davalar bitmez. Çünkü bir dava, hükmün verilmesine ve cezanın infaz edilmesine rağmen, kamuoyunda kabul edilmiyor, tartışılıyorsa o dava kapanmamıştır. Çünkü davanın sanıkları idam edilmelerine rağmen, suçlamalar hala devam ediyorsa o dava kapanmamıştır. Suçlamalar sürdükçe savunmalar da sürer gider ve bunun kadar haklı bir şey olamaz.
Ve bu dava, -ölüm cezası- gibi, en azından insan hayatını ilgilendiren bir dava ise, insan hayatını savunmak sürer gider."
"En uzun günüydü ömrümün bir yanı sabır bir yanı tınmaz bir yanı kahır bir yanı kanmaz
bir kez daha sığınarak kendi yüreğime kendi şehrimde yeniden başlıyorum yazmaya yeniden ve yine yapayalnız..
Ömrüm senden özür diliyorum!"
Görsel: Google Images
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...