İçerdeki Kedi* / The Cat Inside


Yazar: William S. Burroughs
Çeviri: Ahmet Ergenç
Orijinal Dili: İngilizce
Basım Yılı: 1986/ Türkçe Basım: 2012
Yayınevi: Sel Yayıncılık

''Kafası enteresan şekilde çalışan ama çok tembel bir yazar ile karşı karşıya olmanın sıkıntısı'' diye açıklayacağım yaşayacağım duyguyu.
Deneme türü bi' kitap. Her sayfada 5-10 cümlelik denemeler var, bazen de 2-3.
Yazar denemiş ama yeterince iyi denememiş ki; olmamış.
Eminim ki istese âlâsını yazar ama sanki mecburiyetten, zorlama, nasıl desem...sadece para kazanmak için özensizce yazılmış bi' kitap gibi duruyor.
Genelde altını çizdiğim cümleleri veririm, ''Kitabı alın-almayın, okuyun-okumayın'' şeklinde bir tavsiye vermekten mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışırım. Okuyunca -1 saatte bitirmiş olsam bile- zaman ve para kaybetmiş hissediyorsam kendimi, bunu sizinle paylaşmamak haksızlık olur.
Bana ilginç sayılabilecek bi' kaç bilgi dışında hiçbir şey katmadı.
Özellikle kitap ismi benim gibi kedileri sevenlere yem. Ben yuttum bu yemi, siz ister yutun-ister yutmayın.
Altını çizdiğim cümleler kısmında kitabı satın alırsanız bulacağınız o ilginç bilgiler zaten mevcut. Başka da altı çizilecek tek bi' cümle yoktu zaten kitapta.
Nokta.

Arka Kapak Yazısı:
''Karşıkültürün diğer temsilcileri için bile sıra dışı sayılabilecek deneyimleri ve tuhaf zekasıyla Beat Kuşağının öncülerinden William S. Burroughs’un son demleri ve kedileri: Ruski, Smokey, Fletch, Calico Jane... Hayatının son on altı yılını kedileriyle Kansas’ta geçiren Burroughs, bu dönemde kedilerini ruhani birer dost olarak görmeye başlamış ve kendisi üzerindeki etkilerini her fırsatta vurgulamıştı: “Kedilerimle aramdaki ilişki beni ölümcül ve her şeye nüfuz eden bir cehaletten kurtardı.”

İçerdeki Kedi, Burroughs’un kedi güzellemelerini, rüyalarını ve gördüğü yarı halüsinatif hayalleri bir araya getirdiği pasajlarıyla Burroughsseverler için olduğu kadar kediseverler için de farklı bir tecrübe olacak alternatif bir günlük.

“Bu kitap; yazarın hayatının, kendisine kedilerin oynadığı bir sessiz sinema olarak sunulduğu bir alegoridir. Kedilerin birer kukla olduğunu söylemiyorum. Hiç de öyle değiller. Yaşayan, nefes alıp veren canlılar onlar ve insan ne zaman başka bir varlığa temas etse üzülüyor: Çünkü sınırları, acıyı, korkuyu ve nihayetinde de ölümü görüyor. Temasın anlamı budur işte. Bir kediye dokunduğumda bunu görüyor ve gözlerimden yaşlar aktığını fark ediyorum.”

Altını Çizdiğim Cümleler:
''Kedilerin birer ruhsal refakatçi, birer Dost olarak ortaya çıktıklarını ve bu işlevden hiç şaşmadıklarını düşünüyorum.''

''Kediler hizmet sunmazlar. Kendilerini sunarlar. Elbette bakım ve barınak isterler. Sevgiyi de karşılıksız alamazsınız. Bütün saf yaratıklar gibi, kediler de işlerini bilirler.''

''Brion Gysin'in dediği gibi: ''İnsan kötü bir hayvandır!''

''Kedi kavgasında saldırgan tarafın kavgayı neredeyse her zaman kazandığını gözlemledim. Eğer bir kedi kavgada feci duruma düşerse kaçmakta tereddüt etmez, köpek ise aptal gibi ölene dek mücadele der. Yaşlı jiujitsu hocamın söylediği gibi, ''Eğer numaraların işe yaramazsa, kaç.''

''Beyaz kedi kıyı köşeye nüfuz edip, ertesi gün için gökyüzünü temizleyen gümüşi ayı simgeliyor. Beyaz kedi, Sanskritçede ''izleri takip eden avcı, araştırıcı ya da izsürücü'' anlamına gelen Margaras kelimesiyle ifade edilen ''temizleyici'' ya da ''kendini temizleyen hayvan''dır. Bu acımasız ama şefkatli ışık, bütün karanlık, gizli yerleri ve varlıkları açığa çıkarır. Beyaz kedinizi şöyle bir silkeleyip atamazsınız çünkü beyaz kedi sizsiniz. Beyaz kedinizden saklanamazsınız çünkü o da sizinle birlikte saklanır.''

''SS subaylarının üst kademelere çıkmaları için uygulanan Nazi kabul törenlerinden biri de, bir ay boyunca besleyip baktıkları bir kedinin gözünü çıkarmakmış. Bu uygulama merhamet zehrinin kökünü kurutmak ve eksiksiz bir Übermensch yaratmak üzere tasarlanmış. Burada çok sağlam bir sihirli varsayım söz konusu: Mevzu bahis kişi vahşi, iğrenç, insan-altı bir eylemde bulunarak üstinsan statüsüne ulaşıyor. Fas'ta büyücüler kendi dışkılarını yiyerek güç kazanırlar.''

''Eski Mısırlılar kedilerini kaybettiklerinde yas tutar ve kaşlarını tıraş ederlermiş. Bir kediyi kaybetmek neden başka birini kaybetmek kadar dokunaklı ve yürek parçalayıcı olmasın ki? Küçük ölümler ölülerin en üzücüsüdür, maymunların ölümü kadar üzücüdür.''

''Bütün ilişkiler bir değiş, tokuşa dayanır ve her hizmetin bir bedeli vardır. Bir kedi, şu anda Ruski'nin hissettiği gibi yerini sağlama aldığını hissettiğinde, daha az gösterişçi olur ki olması gereken de budur.''

''Hiç kimsenin tamamen dürüst bir otobiyografi yazabileceğini sanmıyorum. Eminim hiç kimse böyle bir şeyi okumaya katlanamazdı: Geçmişim Şeytani Bir Nehirdi.''

''İnsanların çoğu hiç mi hiç sevimli değildir ya da sevimlilerse de sevimliliklerini çabuk geride bırakırlar...Zerafet, nezaket, incelik ve kendinin farkında olmama hali: Sevimli olduğunun farkında olan bir varlık çok geçmeden sevimsizleşir...Bir de küçük ölçütler önemli: Leopar sevimli olmak için fazlasıyla büyük ve tehlikelidir...Bir masumiyet ve güven de olmalı.''

''Köpek, İnsan dışında doğruyu ve yanlışı bilen yegâne hayvandır. Bu yüzden Pofuduk, korkuyla sindiği yatağın altından hafiften inildeyerek çekilip çıkarıldığında başına gelecekleri bilir. Ne büyük günah işlediğinin farkındadır. Başka hiçbir hayvan aradaki bağlantıyı kuramazdı. Kendi haklılığına aşırı inanan tek hayvan köpektir.''

''Kedi nefreti çirkin, aptal, hoyrat, yobaz bir ruhun yansımasıdır. Bu Çirkin Ruh'la uzlaşmak imkansızdır.''

''Bir kediyi sevmek için en uygun an yemek yediği andır. Köpekler içinse öyle değildir. Uyuyan bir kediyi sevmek iyidir. Uykusunda gerinir ve mırıldanır. Uyuyan köpeklere sakın dokunmayın''

''İnsanlar ve hayvanlar bedenen gitmeden önce ruhen gidebiliyorlar.''

Keyifli okumalar.

Görsel: Sahibinin sesi - Sittirella marka

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...