Medya gücü, medya unsuru, bikbikbik derler ya hani.
Ben dün sabah gördüm bu gücü.
Hayretler içerisindeydim. Cidden kızdım, öfkelendim, sinirlendim.
Dün sabah, her sabah yaptığım gibi kahvaltımı hazırlayıp, dizüstü bilgisayarımı tam karşıma koyup günlük gazeteleri okumaya başladım. İşe yarar 3-5 haber, gerisi magazin, dedikodu, doğruluğuna kesinlikle güvenilmez laf ola beri gele haberler. Normalde okumam, takip etmem, merak etmem.
Bi' fotoğraf çarptı gözüme. Böyle çikolatadan az hallice açık tenli, sırım gibi bi' kadın fotoğrafı.
Güzel desen değil, çirkin desen değil. Yanında iri yapılı bir adam, biliyorum ki sevgilisi.
Haberin başlığı da 'Bodrum defterini kapadı' gibilerinden bi' şey.
Kendi kendime dedim ki;
-Kapar tabi, Alaçatı'ya yerleşti artık.
-Ev aldılar hatta Alaçatı'dan.
-Eee, malum, Alaçatı sörf için ideal, rüzgar şahane. Ne yapsın kız Bodrum'da artık.
Bak sen bak... dahası da geliyor benden. Olaya bak, allam allam deliricem!
-Yıllarca Bordum'da ikoncan diye dalga geçtiler. Şaka maka sporcu oluyor hatun.
-Eeee, benim de sevgilim şampiyonluk almış sporcu olsa, ben de spora merak sarardım herhalde.
-Bunlar İstanbulda da bir ev dayayıp döşediler en cicisinden. Çarşaf çarşaf fotoğrafları vardı! Çocuk zengin herhalde.
-Bu kızın eski sevgilisi çok zengindi. Hani şu yıllarca birlikte yaşadığı, kendinden 25-30 yaş büyük sevgilisi.
- O adamın bu kızdan önceki sevgilisi de iş ortağının kızıydı zaten! O kız da çok gençti, yıllarca sürmüştü ilişkileri... kızın babası istemediği halde.
- Demek ki adamda 'genç sevgili' saplantısı var... sapık herif. 5-10 yaş olsa neyse, yuh ya! 25-30 en az!
- Bu kız o adamdan şimdiki sevgilisiyle tanıştıktan sonra ayrılmıştı.
- Bunda bi' bit yeniği var.
- Zaten kızın eski sevgilisi gazetelere ileri geri konuştu ilişkileri bitince.
- Hatta kızın babası ''kulağımla duymadan inanmam, kızımın eski sevgilisini tanırım, adam gibi adamdır !!! Asla bu tip demeçler vermez'' deyip adama arka çıkmıştı.
-Kız da bi' röportajında babasının evli bir arkadaşıyla genç kızlığında ilişki yaşadığı için ailesinin onu yurt dışına ceza !!! olarak okumaya gönderdiklerini !!! sırf o yasak ilişki olmasın, yürümesin diye yıllarca yurt dışında kaldığını... oldum olası kendinden olgun erkeklerden hoşlandığını itiraf etmemiş miydi?
- Oh ne rahat lan bunlar. Param var, imkânım var, ne desem mübah sayılır. Kız evli bekar fark etmez, hastasıyım olgun !!!ların diye Türkiye'nin en tirajlı gazetesine konuşuyor. Bu da ay, ne dürüst, ne açık sözlü... diye normal sayılıyor.
- Lan bu kızla bu röportajı yapan gazeteci !!!! dangalak kimdi?
Bak bunu hatırlamıyorum. Bu da iyiye işaret.
Dahası da var, ama devam etsem kusacağım. Bildiklerim bunlar olsa, bu kadar sinirlenmezdim.
Ben bunları nereden biliyorum??? Derdim bu!
Hiç okumadım bu güne dek. Hiç özellikle 'nedir olay burda?' deyip bu kızla ilgili herhangi bi' yazıya takılmışlığım yoktur. Peki, o zaman ben bunları nasıl oluyor da biliyorum???
Az kaldı kızın yedi ceddini sayabilecekken... hatta kızın birlikte olduğu herkesin seceresini çıkarabilecek kadar olayın içindeyken... nasıl olur da bu kadar bilgiyi nerden kafama soktuğumu hatırlamam???
Delirecektim. Bi' anda kelimenin tam anlamıyla dellendim.
Böyle nefes alışım değişti, suratımda bir yanma hissettim. Ellerim titremeye başladı, bildiğin sinirlendim. Hani biri gık' dese gırtlağına yapışacağım, o derece kendimi kaybettim. Ben bu kadar bilgiyi bi' anda edindiğimi tüm bunları düşünürken yan tarafta gördüğüm bi' assolist fotoğrafı ve 'Çocukları eşini affetti diye evi terketti' yazısını görünce anladım.
Bir baktım o assolist hatunun roman olmasından tut eskiden dansöz olduğuna... eski eşiyle ve kayınpederiyle seviyesizce bol bol atıştığından tut, Allah kitap dilinden düşürmeyip nasıl hak yediğine dek... biliyorum.
Hatta son kocasının alengirli işler çevirdiğini, bu işler yüzünden masum insanların yıllarca sıkıntı çektiğini...
YETER LAN!
Biliyorum işte! Hepsini biliyorum!
Bu kadının yatak odasındaki duvar kağıdının rengini-desenini bile biliyorum ben!!!
Yıllarca, okuduğum her haberin yanına iki satırlık fotoğraflı haberler eklemiş bu şerefsizoğulları... ben de 2 satır, 2 satır... biriktirmişim hepsini beynimde.
Bi' fotoroman gibi, hepsi resimli. Ama hiç birini unutmamışım.
Puzzle gibi... parça parça vermişler. Her yeni parçayı doğru yere oturtmuşum. Şimdi bülbül gibi ötüyor beynim yıllardır gözüme sokulanların hakkındaki her şeyi.
Kobay gibi hissettim kendimi. Evet, yaptıkları başarılı, mükemmel deneyin kobayı benim.
Sonuç ortada; özellikle magazin okumadan magazin haberleriyle doldurulmuş bi' beyin.
Öyle bi' beyin ki, her gece yattığında sızım sızım sızlayan bi' beyin. Ağrı değil, acı değil. Resmen yorgun bir beyin. Sanki mekanik gibi. Sanki saatlerce elektrikle, dişliler birbirine sürte sürte çalışmış, ısınmış, zorlanmış, yorulmuş, çınlayan bi' beyin.
Dolu ama gereksiz dolu. Her hücresi lüzumsuz bilgilerle doldurulmuş, gerekli olanları sokacak yer bırakılmamış bi' beyin.
Bunu bi' anda anlayınca açtım peşpeşe 15-20 tane magazin haberi, rastgele okumaya başladım. İlk bi' kaç cümleden sonra taşlar yerine oturuyor.
''Bilmemne terör örgütünün kaçırılacaklar listesinde olduğu ortaya çıkınca koruma sayısı artırılan...''
- S.Y!
''Çocuklarının bakıcısını hamile bırakan sanatçı!!!!!...''
-E, bu adam zaten mimli. Pabucumun sanatçısı...
''İkoncan blabla dedi ki; kocam beni aldatırsa göz...''
-Yumarsın sen, çünkü tek derdin ye-iç-gez-süslen-harca-giy-tak-takıştır.. Bunu sana sağlamaya devam ettiği sürece ağzına etse göz yumarsın. Yeter ki parası bitmesin.
''Altın portakal ödülünü alan oyuncu...''
-Almadan önce ağzına geleni söylüyor, küfürler ediyordu. Portakalı yemediği, sıkıp suyunu içmediği kalmıştı. Şimdi mi kıymete bindi? Hem onun kocası olacak karaktersiz herif...
diye haberi tamamlamakla kalmayıp dedikodusunu yapıyorum!
Allah benim belamı versin!
Hakikaten.
Bu beyni bu kadar gereksiz, beş para etmez, iğrenç şeylerle doldurmalarına göz yumduğum, yardım ve yataklık ettiğim, bu tuzağa düşecek kadar gerizekalı, salak, manyak, beyinsiz bi' hatun kişi olduğum için cehennemlerde yanayım.
Ben de diyorum kendime neden yeni bi' şey öğrenmeye kalktığımda, eskisi gibi tek seferde anlamıyorum, kafama girmiyor?
Girmez tabi, yer kalmamış ki!
Hadi şimdi at kafandan atabilirsen bunları. Temizle beynini, hafızanı.
Mümkünse yıkayıp akıtmak istiyorum kiri, gereksiz birikintiyi.
Çok tehlikeliler... hem de çok tehlikeli.
Evime TV sokmadığım halde ben bu durumdaysam, oturup TV karşısında saatler geçirenlerin vay haline.
Ben dün sabah gördüm bu gücü.
Hayretler içerisindeydim. Cidden kızdım, öfkelendim, sinirlendim.
Dün sabah, her sabah yaptığım gibi kahvaltımı hazırlayıp, dizüstü bilgisayarımı tam karşıma koyup günlük gazeteleri okumaya başladım. İşe yarar 3-5 haber, gerisi magazin, dedikodu, doğruluğuna kesinlikle güvenilmez laf ola beri gele haberler. Normalde okumam, takip etmem, merak etmem.
Bi' fotoğraf çarptı gözüme. Böyle çikolatadan az hallice açık tenli, sırım gibi bi' kadın fotoğrafı.
Güzel desen değil, çirkin desen değil. Yanında iri yapılı bir adam, biliyorum ki sevgilisi.
Haberin başlığı da 'Bodrum defterini kapadı' gibilerinden bi' şey.
Kendi kendime dedim ki;
-Kapar tabi, Alaçatı'ya yerleşti artık.
-Ev aldılar hatta Alaçatı'dan.
-Eee, malum, Alaçatı sörf için ideal, rüzgar şahane. Ne yapsın kız Bodrum'da artık.
Bak sen bak... dahası da geliyor benden. Olaya bak, allam allam deliricem!
-Yıllarca Bordum'da ikoncan diye dalga geçtiler. Şaka maka sporcu oluyor hatun.
-Eeee, benim de sevgilim şampiyonluk almış sporcu olsa, ben de spora merak sarardım herhalde.
-Bunlar İstanbulda da bir ev dayayıp döşediler en cicisinden. Çarşaf çarşaf fotoğrafları vardı! Çocuk zengin herhalde.
-Bu kızın eski sevgilisi çok zengindi. Hani şu yıllarca birlikte yaşadığı, kendinden 25-30 yaş büyük sevgilisi.
- O adamın bu kızdan önceki sevgilisi de iş ortağının kızıydı zaten! O kız da çok gençti, yıllarca sürmüştü ilişkileri... kızın babası istemediği halde.
- Demek ki adamda 'genç sevgili' saplantısı var... sapık herif. 5-10 yaş olsa neyse, yuh ya! 25-30 en az!
- Bu kız o adamdan şimdiki sevgilisiyle tanıştıktan sonra ayrılmıştı.
- Bunda bi' bit yeniği var.
- Zaten kızın eski sevgilisi gazetelere ileri geri konuştu ilişkileri bitince.
- Hatta kızın babası ''kulağımla duymadan inanmam, kızımın eski sevgilisini tanırım, adam gibi adamdır !!! Asla bu tip demeçler vermez'' deyip adama arka çıkmıştı.
-Kız da bi' röportajında babasının evli bir arkadaşıyla genç kızlığında ilişki yaşadığı için ailesinin onu yurt dışına ceza !!! olarak okumaya gönderdiklerini !!! sırf o yasak ilişki olmasın, yürümesin diye yıllarca yurt dışında kaldığını... oldum olası kendinden olgun erkeklerden hoşlandığını itiraf etmemiş miydi?
- Oh ne rahat lan bunlar. Param var, imkânım var, ne desem mübah sayılır. Kız evli bekar fark etmez, hastasıyım olgun !!!ların diye Türkiye'nin en tirajlı gazetesine konuşuyor. Bu da ay, ne dürüst, ne açık sözlü... diye normal sayılıyor.
- Lan bu kızla bu röportajı yapan gazeteci !!!! dangalak kimdi?
Bak bunu hatırlamıyorum. Bu da iyiye işaret.
Dahası da var, ama devam etsem kusacağım. Bildiklerim bunlar olsa, bu kadar sinirlenmezdim.
Ben bunları nereden biliyorum??? Derdim bu!
Hiç okumadım bu güne dek. Hiç özellikle 'nedir olay burda?' deyip bu kızla ilgili herhangi bi' yazıya takılmışlığım yoktur. Peki, o zaman ben bunları nasıl oluyor da biliyorum???
Az kaldı kızın yedi ceddini sayabilecekken... hatta kızın birlikte olduğu herkesin seceresini çıkarabilecek kadar olayın içindeyken... nasıl olur da bu kadar bilgiyi nerden kafama soktuğumu hatırlamam???
Delirecektim. Bi' anda kelimenin tam anlamıyla dellendim.
Böyle nefes alışım değişti, suratımda bir yanma hissettim. Ellerim titremeye başladı, bildiğin sinirlendim. Hani biri gık' dese gırtlağına yapışacağım, o derece kendimi kaybettim. Ben bu kadar bilgiyi bi' anda edindiğimi tüm bunları düşünürken yan tarafta gördüğüm bi' assolist fotoğrafı ve 'Çocukları eşini affetti diye evi terketti' yazısını görünce anladım.
Bir baktım o assolist hatunun roman olmasından tut eskiden dansöz olduğuna... eski eşiyle ve kayınpederiyle seviyesizce bol bol atıştığından tut, Allah kitap dilinden düşürmeyip nasıl hak yediğine dek... biliyorum.
Hatta son kocasının alengirli işler çevirdiğini, bu işler yüzünden masum insanların yıllarca sıkıntı çektiğini...
YETER LAN!
Biliyorum işte! Hepsini biliyorum!
Bu kadının yatak odasındaki duvar kağıdının rengini-desenini bile biliyorum ben!!!
Yıllarca, okuduğum her haberin yanına iki satırlık fotoğraflı haberler eklemiş bu şerefsizoğulları... ben de 2 satır, 2 satır... biriktirmişim hepsini beynimde.
Bi' fotoroman gibi, hepsi resimli. Ama hiç birini unutmamışım.
Puzzle gibi... parça parça vermişler. Her yeni parçayı doğru yere oturtmuşum. Şimdi bülbül gibi ötüyor beynim yıllardır gözüme sokulanların hakkındaki her şeyi.
Kobay gibi hissettim kendimi. Evet, yaptıkları başarılı, mükemmel deneyin kobayı benim.
Sonuç ortada; özellikle magazin okumadan magazin haberleriyle doldurulmuş bi' beyin.
Öyle bi' beyin ki, her gece yattığında sızım sızım sızlayan bi' beyin. Ağrı değil, acı değil. Resmen yorgun bir beyin. Sanki mekanik gibi. Sanki saatlerce elektrikle, dişliler birbirine sürte sürte çalışmış, ısınmış, zorlanmış, yorulmuş, çınlayan bi' beyin.
Dolu ama gereksiz dolu. Her hücresi lüzumsuz bilgilerle doldurulmuş, gerekli olanları sokacak yer bırakılmamış bi' beyin.
Bunu bi' anda anlayınca açtım peşpeşe 15-20 tane magazin haberi, rastgele okumaya başladım. İlk bi' kaç cümleden sonra taşlar yerine oturuyor.
''Bilmemne terör örgütünün kaçırılacaklar listesinde olduğu ortaya çıkınca koruma sayısı artırılan...''
- S.Y!
''Çocuklarının bakıcısını hamile bırakan sanatçı!!!!!...''
-E, bu adam zaten mimli. Pabucumun sanatçısı...
''İkoncan blabla dedi ki; kocam beni aldatırsa göz...''
-Yumarsın sen, çünkü tek derdin ye-iç-gez-süslen-harca-giy-tak-takıştır.. Bunu sana sağlamaya devam ettiği sürece ağzına etse göz yumarsın. Yeter ki parası bitmesin.
''Altın portakal ödülünü alan oyuncu...''
-Almadan önce ağzına geleni söylüyor, küfürler ediyordu. Portakalı yemediği, sıkıp suyunu içmediği kalmıştı. Şimdi mi kıymete bindi? Hem onun kocası olacak karaktersiz herif...
diye haberi tamamlamakla kalmayıp dedikodusunu yapıyorum!
Allah benim belamı versin!
Hakikaten.
Bu beyni bu kadar gereksiz, beş para etmez, iğrenç şeylerle doldurmalarına göz yumduğum, yardım ve yataklık ettiğim, bu tuzağa düşecek kadar gerizekalı, salak, manyak, beyinsiz bi' hatun kişi olduğum için cehennemlerde yanayım.
Ben de diyorum kendime neden yeni bi' şey öğrenmeye kalktığımda, eskisi gibi tek seferde anlamıyorum, kafama girmiyor?
Girmez tabi, yer kalmamış ki!
Hadi şimdi at kafandan atabilirsen bunları. Temizle beynini, hafızanı.
Mümkünse yıkayıp akıtmak istiyorum kiri, gereksiz birikintiyi.
Çok tehlikeliler... hem de çok tehlikeli.
Evime TV sokmadığım halde ben bu durumdaysam, oturup TV karşısında saatler geçirenlerin vay haline.
Görsel: Google Images
işte noluyor bılıyor musun
YanıtlaSilbuna farkına varmadan egıtım
ve farkına varmadan degısım denıyor
mesela
bız son 15 yılımızı
basında tv de bunlarla
televole kulturu !
ıle gecırmıs bı toplum olarak
verılen bu uyutucu hapı
guzelce ıcmeyı marıfet saydık
sımdı bı yerlerde bısyeler oluyorken
kımse o guzel kafacıgını ne oluyor orda
gelecegım mı harcanıyor
ulkemde neler oluyor demek yerıne
ay ıkoncan bılmem kım su kadar para vermıs sunu almıs
azsolıst bılmem sununla yasıyormus
falanca yerde fılanca ıle yakalanan A bız sadece arkadsız demıs
turkulerı ıle devam edıyor hayata
ama farketmıyor kı
yuruycek yol basacak yer kalmadı bıze
yazın cok yerınde
sen farkettmıs tv yı bıle hayatından cıkarmıssın
farkedenlerın cok olması dılegımle.
*Öykü*
YanıtlaSil6 yıldır TV izlemiyorum Öykü.
Baktım, hakikaten aptal kutusu benim için. Ömrümüz harcanıyor karşısında. Çıkardım hayatımdan.
Vardı TV eskiden göstermelik.
Milli maçlarda açılırdı arasıra. Arasıra haberlerde... 2 yıldır o da yok.
Çok sevdiğim bir şey varsa internet üzerinden hızlandırarak izleyip geçiyorum, bitiyor olay.
Düşün bir de, ben izlemediğim halde bunları biliyorum.
Bir de izlesem...
Yazık oluyor bize, kaval çalıp uyutuyorlar sürü gibi milleti medya gücüyle işte.
Parsel parsel gidiyor memleketim, biz hala kim kiminle nerede ne yapmış peşinde :(
Offfff, çok dertliyim Öykücüm çoooook.
bende izlemiyorum :)merak etmedim degil bu alaçatıya yerleşenleri ,
YanıtlaSilLEN Bİ BENİM BEYNİM DEĞİLMİŞ BOK ÇUVALINA DÖNEN KADERDAŞLARIM VARMIŞ
YanıtlaSilBAK NE SEVİNDİM ELLE GELEN DÜĞÜN BAYRAM DERDİ ANNEM:)
*Ters Pabuçlar*
YanıtlaSilBeynimize süpürüyorlar bu kadar gereksiz şeyi.
Acaba ''beynimi yıkıyorlar'' diye çıksam ortaya, kaale alan olur mu?
Ne bileyim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi falan :P