Alcanzar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alcanzar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yıldıza Ulaşmak


Orta okuldaydım.
Yıldıza Ulaşmak / Alcanzar dizisinin ortalığı -daha doğrusu bizim kuşağı- kasıp kavurduğu yıllar...
Çok tatlı bi' İngilizce öğretmenimiz vardı, dalga dalga kurum gibi saçları, hafif uzun ve ojeli tırnakları, sınıfı dolduran parfümünün kokusu ile tam bi' 'aşık olunacak öğretmen' örneği idi dönemimizin erkek öğrencileri için... kızlar için 'örnek alınacak kadın'.
Hepimiz öğretmen aşkına İngilizce dersimizi soluğumuzu tutarak dinliyoruz ve bu öğretmen aşkımızın yardımıyla İngilizce'yi sökmüşüz artık, sular seller gibi kafasını-gözünü kırıyoruz bu dilin :)
Bi' gün -olay nasıl gelişti hakkaten hatırlamıyorum- ama ağzım açık yine 'Yıldıza Ulaşmak' dizisini seyrediyorum... bi' an geldi Eduardo abimiz sanki gözlerimin içine baktı ve hatırlayamadığım çok anlamlı sözler etti.
Ben kalakaldım... :/
Hemen kağıdı kalemi çıkardım -İngilizce!!! biliyorum ya- Eduardo arkadaşa mektup yazdım :)

''Hello Eduardo,
You are very handsome!
My name is S.Ella, I am from Turkey.
I am most big fan of you. I would like to talk to you.
Please answer my letter... O.K?
I LOVE YOU!
yours,
S.Ella''

Kelimesi kelimesine böyleydi mektubum :)
Mektubu yazdım ama adres yok elimde!
Aman be, bu da dert miydi? :) seven ne yapmaz? :)))
Eduardo Capetillo'yu dünya tanıyor nasılsa :)

Adres:
Mr. Eduardo Capetillo
(Alcanzar)
U.S.A
yapıştırdım pembe zarfımı, ilk ve son ilan-ı aşk mektubumu yolladım :)))

Postanedeki gudubet kadına, mektubun Amerika'ya!!! kaç günde ulaşacağını sordum, 'iki hafta kadar sürer' demişti gudubet kadın, gözlerini belerterek gözlüklerinin tepesinden.
Postanenin kapısından kahraman edasıyla çıktım!
İlk iki hafta meraksız bir şekilde mektubumun ulaşmasını bekledim. Hesaplarıma göre, bana cevap yazdığında iki hafta da gelecekti mektubu elime. Bi' hafta da ben cevap yazma süresi ekledim üstüne.
Malum, meşgul adam, çok ünlü bi' yıldız, pat! diye cevap yazamaz.
Beş haftanın sonunda mektubuma cevap gelmeyince meraklanmaya başladım...
Altı hafta-yedi hafta derken aradan yirmi küsur yıl geçti işte :)))

Şimdi biliyorum Eduardo'nun bana neden cevap vermediğini.
Amerika'nın alt tarafı yerine üst tarafına yollamışım mektubu :)
Bi' de İspanyolca bi' kaç kelime şettirseymişim beni kesin anlardı o.
Kaçırdı gül gibi kısmeti :)

Şimdiki çocuklar harika, yeni nesil zehir gibi...
Her bi' boktan haberleri var.
Düşünüyorum da; ben mi çok salaktım? (olabüle)
Bizim nesil mi çok saftı? (bu da ihtimaller dahilinde)
Bizim zamanımızda, dünyanın ne menem bi' şey olduğunu görmemizi engelleyen perdeler mi çekilmişti gözümüze?
Çok mu 'temiz' kalmıştık?
Gerçekten, yeni nesli bizim zamanımızdan bu kadar farklı kılan nedir? bilmiyorum.
Teknoloji, internet, bilgiye ulaşabilme, bilmem ne de bi' yere kadar...
Onlar yetişkin kafasıyla düşünüyorlar, her olaya-duruma 'mantık' kullanarak yaklaşıyorlar.
Bizim mantıklar, ipe geçirip boynumuza astığımız pembe kokulu silgiler gibiydi sanki; hata yaptıkça kullanmak zorunda kaldığımız...
Bu da böyle, hatırladıkça beni kocaman gülümseten bi' çocukluk anımdır işte :)

Heyt be! :)
Ben de diyorum içimdeki İspanyolca sevgisi bambaşka... nedir bu sevginin sebebi? :)
Temeli o -hala sözlerini bilmediğim- şarkıyla atılmış meğersem :)))

Hanimiş: Alcanzar, 'ulaşmak' anlamına geliyor... ne alaka be? O zamandan beri bu çeviri işinde keklenmekteyiz :)
Böyle de konuştururum İspanyolca'mı :)))

Hadi ben kaçtım! :)

Görsel: Google Images
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...