Defne'dildi yazmışlar senin için...







Bu taslak tam bi' yıldır kayıtlarımın arasında duruyordu.
03.02.2011'de iş yerimde yazmaya başlamıştım. Aynı gece 23:47'te son kez dokunmuş, kaydedip-bırakmışım.
Elim gitmedi o anda ''Kaydı Yayınla'' butonuna.

Herkes bi' testi-su yolu tutturmuştu... insanların acımasızlığı kanımı dondurmuştu, yayımlayamamıştım işte. Bugün gazetelere bakamamıştım, az önce gördüm,ölüm yıldönümüymüş Defne'nin. Bugüne saklanmış demek ki yazım.
Defne'nin hatırasına...

Bi' adım daha yaklaşırken Defne'nin olduğu yere.
---
Dear S.Ella,
Çok gençti daha, benden bile gençti. Ölüm ona yakışacak en son şeydi...

I am writing to you regarding...
Cıvıl cıvıldı, hayat doluydu, kalbindeki ağzındaydı, olduğu gibiydi, içtendi...

Please note that the attached document...
Minicik bebeği vardı, biblo gibi, şirin mi şirin bi' bebek... belki evliliği sallantıdaydı ama eminim umudu, ayakta duracak cesareti ve geleceğe dair planları vardı...

I would like to ask your approval or denial...
Yarına sağ çıkacağımızın garantisi yok, hâlâ hiç ölmeyecekmiş gibi har vurup harman savuruyoruz zamanımızı, sevgimizi, enerjimizi.

Could you please kindly...
Ölüm varsa hepimize... nedir bu verdiğimiz savaş? Hiç ölmeyecekmiş gibi planlar yapmamızın sebebi ne? Bu roller, görevler, yaşayamadığımız hayatımızın kalitesini yükseltmek amacıyla yıllarımızı verdiğimiz ''kodumunun kariyer çabası'' niye?
If you need more information...
Neden bu stres, kargaşa, iletişim savaşları, toplantılar, sunumlar, anlaşmalar, hedefler, milletin egosunu doyurma saplantısı... sanal dünyadan bile sanal olan iş teranesi?

Thank you in advance.
Kind Regards,
şu/bu/o

Şeytan diyo "bas istifayı"...

Hello şu/bu/o,
Ne yaparım ki sonra? Eldeki avuçtaki tükenince mecburum yine aynı çemberin içine girmeye.

Approved.
Adaletine kafam girsin hayat!

Best regards,
S.Ella

Sen huzur içinde uyu Defne, ağzı ishal olmuş insanların ardından söylediklerini duymuyor olman umudumla.
Bizler, geride kalanlar... senin gördüğün/tattığın o ''HİÇ'' uğruna aptal gibi savaşmaya devam edeceğiz nasıl olsa.
Bi' an durdum da; bu camdan kafeslerde, gösterişli plazalarda, hayatımızın en verimli yıllarının en verimli saatlerini bizim sırtımızdan zengin olanlara üç kuruş için ipoteklemişiz, çalış çalış 60'lı yaşlara dayanıncaya dek.
Sonra? Emekli olacağız da... 60 yaşımızdan sonra -ne kadar enerjimiz kalacaksa- hayatın tadını çıkaracağız!
Sabahları eşimizle -hâlâ hayattaysak tabi- ağız tadıyla kahvaltı etme, öğle saatlerinde sıcacık evimizde bi' iki saat şekerleme yapabilme ''lüks''üne sahip olacağız.
Bu mu hayat?
Onlarca yıl dur durak bilmeden çalışmanın ödülü ömrümüzün son demlerinde şanslıysak bi' on-on beş yıl çalışmadan, elimizde- yanımızda kalmış olanlarla hayatın tadını çıkarma çabası mı olacak?
İki gündür sersemlemiş durumdayım.
Her şey anlamsız geliyor.
İçimi bi' erkenden çekip gitme, ya da sevgilimi aniden kaybetme korkusu sardı.
Normal bi' ayrılık olsa; insan dayanır, bahanelere sığınır.
Ama ya böylesine severken... bu kadar mutluyken-huzurluyken ölüm ayrılık getirir ise?
Korkuyorum.

Senin için Defne'dildi yazmışlar çikolata kız, acımadan...
İnanmak istemiyorum onlara.
---

Bakıyorum da; aradan koskoca yıl geçmiş... o an ne düşünüp yazdıysam halen aynısını düşünüyorum.
Hislerim/düşüncelerim zerre kadar değişmemiş.
Demek ki: kendi hayatımda bi' adım ileri gidememişim!
Aynı yerde saymaya devam etmişim.
Pisipisine yaşayıp gidiyorum ve bu acımasız, adaletsiz, kıçı ayrı-başı ayrı oynayan-boktan hayat devam ediyor.
Böyleyken böyle işte.

Görsel: Google Images

20 yorum:

  1. Ne doğru yazmışsın! Ve ne yazık ki ne acı bu durumun böyle olması, daha da acısı böyle gitmesi... :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evren'cim,
      doya doya, dolu dolu, sevgiyle-huzurla donanmış bir hayat geçirelim.
      Kısa da olsa, uzun da olsa bize biçilen hayat, çekip gittiğimizde '' hayatı çok güzel yaşadı rahmetli, çok da iyi bir insandı'' desinler ardımızdan.
      Modern kölelikle geçmesin ömrümüz :/
      Sevdiklerimizle geçireceğimiz zamanımızı para karşılığı satma fikri tiksindirici geliyor :(

      Sil
  2. bende haberlerde gorunce sasirdim, bir yil gecmis bile ve biz kaldigimiz yerden devam etmisiz hayata hayatin ne cabuk gectigini anlamadan...

    sevdiceginle bol sarilmali daha nice yillariniz olsun kuzum, varin zengin olmayin ama mutlu huzurlu olun ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin!
      Hepimizin hayatı mutlu geçsin kuzum.
      Hayat, her şeye rağmen, acımasızca ve yüzsüzce devam ediyor işte...

      Sil
  3. ah ne dogru ve ne yazik ki, icine dolandigimiz bu carkta debelenirken, anlamsizligini ancak ya hastanelerde ya da kayiplarda idrak ediyoruz.. biran söyle bir silkinsek de, gene düsüveriyoruz ayni carkin icine..öylesine baglamislar ki bizi dört bir yandan, kalmak mi zor gitmek mi zor diyorsun iste.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mecburiyetler diyelim biz ona.
      Seçme şansımız yok gibime geliyor, sıkıyorsa gidelim :/
      Belki de bin kere tövbe edip, tövbemizden döndüğümüz konudur bu ''insan gibi yaşamak''...

      Sil
  4. her ölüm üzücü ve erken..Hele böyle genç yaşanan ölümler hayatı bir kez daha sorgulattırıyor insana.. Ne için bunca karmaşa?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ölüm üzücüdür evet, ama erken değildir bence.
      Kimse bana 90 yaşında,dört torununun mürüvvetini gördükten sonra hayata gözlerine yuman biriyle, gencecik, daha çocuğunun konuştuğunu bile duyamadan bu dünyadan göçüp gidenin bir olduğuna, aynı derecede hayatı yaşadığına inandıramaz.
      İlki için ''erken'' değildir.
      Her ölüm üzücü ve ''zamansızdır'' diyelim biz ona.
      Karmaşa... bu dünyaya gelmemizin anlamı yerine koyduğumuz saçma sapan şeylerin toplamı işte.
      Pisipisine, karman çorman bir şeyi yaşayıp gidiyoruz.

      Sil
  5. canım hayat boyu başıma öyle şeyler geldi ki,hayatı sadece hafifçe yaşamak gerektiğini anladım..becerebildiğim kadar törpüledim kendimi..Defne hakkında yazdıklarına aynen katılıyorum...bir yıl nasıl geçmiş inanamadım...onun için yazılanları okurken insanların boşuna yaşadığını düşünmüştüm...bir çoğu da okunmak güncel olmak adına üfürükten yazılar yazmışlardı..en iyi diye adlandırdığımız yazarları bile okurken gülmüştüm...olan oğluşuna ve annesine oldu..gerisi boş..sana gelince, sen benim canımsın:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl, sen benim canımsın :)
      Olan hep bebeklere, annelere, masumlara olmaz mı zaten?
      Zaman, akıyor işte... acımasızca, hızla, baş döndürerek, bize biçilen ama üç ama beş vakti bir an önce tüketmek istercesine akıyor :/
      Ağızlarını açtıklarında; pislik, çekememezlik, iftira, acı söz akan kimseyi okumuyor-dinlemiyor-izlemiyorum artık.
      İnsanı bu sevimsiz hayattan iyice soğutuyorlar :(

      Sil
  6. ölmeyi kendime bile yakıştırırdım ama defneye hiçç
    o benim çocukluktan gençliğe geçtiğim dönem çok enerji vermişti dürtmüştü resmen hadiii kalk diye diye....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok yazık oldu... çok :(
      Ona ölüm hiç yakışmadı.

      Sil
  7. Olay uzucuydu ama ardindan yasananlar daha da uzucuydu :( cok begndim yaziyi eline saglik...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskiden ''kör ölür, badem gözlü olur''muş...
      Şimdi ölmeye gör, ardından etmedik laf bırakmıyorlar.
      Ben asıl onları göreceğim diğer tarafta.

      Sil
  8. ben de günlerdir bunları düşünüyorum. defne'nin o gülüşü geliyor aklıma. zaman nasıl böyle geçiyor, anlamıyorum. sanırım anlamak da istemiyorum. sevdiğim şeyleri yapamadığım için her an kendimden uzaklaştığımı hissederken, ben "ben" olamazken, hayatın her an sona erebileceğini bildiğim halde, elimden hiçbişey gelmiyor. gelmediği için deliriyorum. böyle elim kolum bağlı, her gün sevmediğim bir yerde sevmediğim insanlara tahammül ederek, eve yorgun argın döndüğümde sevgilimle sohbet ederken uykuya dalarak harcıyorum günlerimi. evet harcıyorum tam anlamıyla. ne acı :( umarım bir gün güneş hepimiz için doğar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harcadığımızı sanıyoruz, aslında biz harcanıyoruz.
      Kendimizden vere vere bitiyoruz, tükeniyoruz, hayatı tüketiyoruz işte :(
      O güneş her gün doğuyor, kendisi için doğduğunu bilenlere...
      Daha fazla harcanmadan bir şeyler yapmak lazım.

      Sil
  9. Bir yılın geçtiğine inanamıyorum, daha dün gibi. Bizim için tabi.
    Annesi için eminim daha dün gibi değildir, ya da minicik oğlu için, hatırlayabiliyorsa annesini tabi.
    eşi evlenecekmiş diyem okumuştum, üzülsem mi kızsam mı bilememiştim. O miniğin bir Anneye ihtiyacı var, ama o anne hayatındaki boşluğu doldurup ona şefkat verebilecek mi acaba.
    Yazık oldu Defne'ye..
    Son olarak; bu b.ktan hayatın içinde b.ka batmamak için çırpınıp durmaya devam edeceğiz hep birlikte...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben, eşinin evlendiğini okumuştum.
      Hem de bir kaç ay önce... dilerim o minicik bebeğe, gerçekten ''anne'' sevgisi verebilen, vicdan sahibi biriyle evlenmiştir :/
      Annesine artık geri kalan hayatın her günü bir asırdır.
      Boğazımıza dek batmışız, çırpınmasak iyi ederiz bence... offfff... of!

      Sil
  10. Yanıtlar
    1. Ağlama be... kısacık, üç günlük dünya.
      Gülmek lazım, şu an'ın kıymetini bilmek lazımç
      Git sarıl Dora'na, kocana :)

      Sil
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...