Acı Çikolata / Como agua para chocolate / Like Water for Chocolate


Yazar: Laura Esquivel
Çeviri: Havva Mutlu
Orijinal Dili: İspanyolca
İlk Basım Yılı: 1993
Yayınevi: Can Yayınları | 2013

Kişisel görüşlerimin okuma hevesinizi etkilemeyeceğinden eminseniz veya bunu göze alarak okuyacaksanız devam edin lütfen.
Ben uyarmış olayım da...

Ne zaman bu kitaptan bahsedilse okuyanlar çok beğendiklerini söylerlerdi, "Sevmedim" diyeni duymadım, bu sebeple ben de okumak istemiştim. Okudum; pek sevemedim.
Sanırım sorun bende; hikayenin tamamını kafamda canlandıramıyorsam, karakterleri yaratamıyorsam ve tarif edilen koku ve tatların benzerlerini oluşturamıyorsam kitaptan kopuyorum. Bu kitabı okurken de bu deneyimi yaşadım; ev tamam, ev ahalisi tamam, kitapta bahsedilen her karakter tamam, olayların geçtiği zamandaki dış ortam tamam, evin çatısı, bahçesi, mutfağı, hayvan barınakları, sebze tarhları tamam fakat verilen tariflerin hazırlanma biçimi, kokuları, alacağı şekil eksik kaldı. Ne kadar zorlarsam zorlayayım domuz yağı yerine zeytinyağı koydum tencereye kafamda, olmadı, olduramadım.
Büyülü gerçeklik her yazarın harcı değil; doğaüstü olayları ve mantık dışı öğeleri gerçekliğe yedirerek okuyucuya sunmak ve okuyucunun bunu sindirip kabul etmesini sağlamak çok güçlü kalem istiyor. Hikaye gerçeklik temelinde seyrederken birden doğaüstü bi' olay yaşanıyorsa ve bu olay hikayenin tamamına yedirilmeden yaşandığı gibi bırakılıp, hikaye yeniden gerçeklik temelindeki seyrine geri dönüyorsa, benim için o olay hikayenin örgüsünde sırıtıyor, "Ben buraya ait değilim" diyor. 
Filmini izleyeceğim. Görsel öğelerden faydanalanacağım için nedense kitabından daha çok sevecekmişim gibi geliyor. Tariflerin tadını bilmesem bile hazırlanışını ve sunumunu görmem belki fikrimi değiştirir.

Arka Kapak Yazısı:
"Çok beğenseler de, yemek için can atsalar da genellikle insanlar çok açgözlü görünmemek ve son lokmayı diğerlerine bırakmış olmak düşüncesiyle tabaktaki son biberi almaya cesaret edemezlerdi. Böylece, içinde narın serinliğini, acitrón'un tadını, biberin acısını, cevizin yararlarını, akla gelmeyecek pek çok lezzeti barındıran bu harika biber el sürülmeden servis tabağında kalırdı. Aşkın tüm sırlarını içinde saklayan bu güzelim ceviz soslu biber dolmasına, görgü kurallarına uymak adına, kimse elini uzatmazdı.
Acı Çikolata'da Meksika Devrimi sırasında De la Garza ailesinin en küçük kızı Tita'nın mis gibi kokular yükselen mutfağına konuk olur okur. Tita'nın elinden çıkan geleneksel Meksika yemeklerinin sırrı onun kendi duygularında saklıdır, çünkü herkes bilir ki yemeklerinin tadı ve etkisi, mutfaktakinin ruh haline göre değişir!
Meksikalı yazar Laura Esquivel'in ülkesinin değerlerini, törelerini ve tarihini büyülü bir anlatımla ele aldığı Acı Çikolata, geleneğe başkaldıran evrensel kadın kimliğine de özgün bir yorum getiriyor."

Altını Çizdiğim Cümlelerden...
"Seslerle birlikte, geçmiş zamanları yeniden yaratma özelliğine sahip olan kokular, yaşanan âna ait kokulara hiç benzemez."

"Hissettiklerini açıklamaya sözcükler yetmezdi. Ne yazık ki o zamanlar uzaydaki kara delikler henüz bilinmiyordu. Eğer bilseydi göğsünde büyük bir kara delik açıldığını hissettiğini söylemesi kolay olurdu. Bu kara delikten sürekli gelen soğuk içine işliyordu."

"Birdenbire aklına gelen bir şey, bakışlarını yıldızlarla dolu gökyüzüne yöneltti. Kendi teninde yaşadığı için biliyordu: Güçlü bir bakış, ulaştığı yeri yakardı.
Hatta güneşi bile yakabilirdi."

"Büyükannemin ilginç bir teorisi vardı: Hepimiz, içimizde bir kutu kibritle doğarız. Ama tek başımıza bunu yakamayız. Deneyde görüldüğü gibi oksijene ve mum alevine ihtiyacımız vardır. Örneğin, oksijen, sevdiğimiz insanın nefesinden gelebilir. Mum aleviyse güzel bir yemek, müzik, okşamalar ya da güzel sözlerdir. Bunlardan biri parlamaya neden olur ve içimizdeki kibritlerden birini yakar. Bir an yoğun bir heyecan hissederiz. İçimize çok hoş bir sıcaklık yayılır. Bu sıcaklık zamanla yavaş yavaş yok olur. Sonra yeni bir parlama olur ve içimizde bir kibrit daha yanar. Bu duyguyu yaşamak isteyen herkes, kendi içindeki patlayıcıları keşfetmek zorundadır. Bunlar yanarak ruhumuzun beslenmesine yardımcı olur. Yani başka türlü söylersek, bu yanma ruhumuza enerji verir. Bir kişi eğer kendi tutuşturucularını zaman içinde keşfedemezse, içindeki kibritler nemlenir, hiçbir şekilde yanmaz olur.
O zaman ruhumuz bedenimizi terk eder. Karanlıkların içinde el yordamıyla boş yere kendine besin arar. Ona besin sağlayacak tek kaynağın terk ettiği, soğuktan titreyen o vücutta olduğunu bilmez."

"Bunun için nefesi soğuk olan insanlardan uzak durmak gerekir. Böyle kişilerin varlığı bile daha büyük ateşleri söndürmeye yeter ve bunun nası sonuçlar verdiğini biliyoruz. Onlardan ne kadar uzak olursak kendimizi onların nefesinden o kadar iyi koruyabiliriz."

"Erkeklerin nasıl olduunu görüyosun işte. Ne bu dünyada, ne öte dünyada, başkasının galktığı sofraya oturmak istemezler."

"Bir gül, yan yana yaşadığı bir başka gülden ayrılmanın acısını ne kadar hissederse o da öyle hissediyordu. Bir gülün yan yana durduğu için sadece taçyapraklarının dışını görerek tanıdığı, içinde neler olduğunu bilmediği, hiçbir şekilde iletişim kuramadığı öteki gülden ayrıldığı için üzüldüğünü düşünmek çok saçmaydı."

"Gerçek mi? Gerçek ha! Bak Tita, bir tek gerçek vardır, o da gerçek diye bir şey olmadığıdır! Gerçek, herkesin baktığı noktaya göre değişir."

İyi okumalar.
(09 Ocak 2016)

Görsel: Sahibinin sesi - Sittirella marka

6 yorum:

  1. http://kitaplar-alemi.blogspot.com/2015/09/aci-cikolata-laura-esquivel.html
    Bence kitabın yorumunu bir de benden dinlesin okuyucular. :) Sonrası onlara kalmış.
    Zevkler ve renkler tartışılmaz kesinlikle. Bana tat veren senin için keyif verici olmayabilir. Ama yine de yorumunu zevkle okuduğumu itiraf etmeliyim. Beğenmediğin kısımları güzel vurgulamışsın. Takipteyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Elbette dinlesinler :)
      Paylaştığım kitabın ne hikayesi, ne de hikayenin gidişatı hakkında bilgi vermemeye çalışırım buraya gelip de gönderimi okumayı tercih edenlere...
      Hatta, burada paylaşmayı tercih ettiğim cümleler bile hikayenin gidişatı hakkında fikir vermezler :) Kitap hakkındaki genel düşüncemi söyler geçerim; ne okuyun derim ne de okumayın derim.
      Herkes okusun, konuyu da-sonunu da kendi öğrensin, bence.

      Sil
  2. Çok severek okuduğum bir kitap ve önüme gelene tavsiye ettim. Blogumda da kapak resmini kullandım hatta. Filmini bulup izleyemedim bir türlü. Belki filmini de izleyenlerde eksik noktalar tamamlanıyordur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu filmini izlediğimde anlayacağım, umarım severim.

      Sil
  3. Filmini de izleyin, etkileyici...

    YanıtlaSil

Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...