Aden / Eden


Yazar: Stanisław Lem
Çeviri: Olgun Baydemir
Orijinal Dili: Lehçe
Basım Yılı: 1959 / Türkçe İlk Baskı: 1995 /  3. Baskı: 2014
Yayınevi: İletişim Yayınları

Kişisel görüşlerimin okuma hevesinizi etkilemeyeceğinden eminseniz veya bunu göze alarak okuyacaksanız devam edin lütfen.
Ben uyarmış olayım da...

En nihayet Stanisław Lem'in kalemiyle tanışabildim ve ba-yıl-dım!
Seveceğimden öyle emindim, yedi kitabını birden aldım.
Stanisław Lem, kendi ülkesi Polonya'da çok saygı duyulan bir yazar. Saygı duymamak imkânsız, Vikipedi'yi açtığınızda "Ursula K. Le Guin ve Philip K. Dick’le birlikte bilim kurgu edebiyatının “ciddiye alınmasını sağlayan” yazarlar arasında sayılan Stanislaw Lem, felsefeye ve dilbilime esin kaynağı olarak görülen metinler üretti." şeklinde başlıyor yazarı tanıtmaya...

O nasıl bi' hayalgücüdür? Nasıl bi' betimleme tarzıdır? Nasıl eğlenceli bi' dildir? Müthiş! :)
Uzay gemisinin Aden gezegenine düştüğü andan itibaren o gezegende yaşamaya başladım. Mürettebatla birlikte gezegeni keşfe çıktım, güldüm, korktum, düşündüm. Sık sık durup tanımlaması yapılan mekanizmaları ve "şey"leri gözümde canlandırdım.
Başlamasıyla bitmesi bir oldu zaten kitabın, nasıl soluksuz okuduysam... :)
"Bilimkurgu sevenler kaçırmasın, benim kadar geç kalmasın!" der ve altını çizdiğim cümleler kısmına geçerim.

Arka Kapak Yazısı:
"Bilimkurgunun önemli ismi, Solaris'in yazarı Stanislaw Lem'den teknolojiye ve iletişime dair felsefi sorularla dolu fantastik bir roman...

Kaptan, Mühendis, Fizikçi, Kimyager, Doktor ve Sibernetikçi olmak üzere altı kişilik bir mürettebattan oluşan uzay gemisi, Aden isimli ayak basılmadık bir gezegene düşer. Dünya’ya hiç benzemeyen bu gezegende yaşadıkları korkuya rağmen hayatta kalabilme mücadelesi veren mürettebat, bir yandan uzay gemilerini tamir etmeye çalışırken, diğer yandan bulundukları gezegeni keşfe çıkarlar. Uzun süre ölüm izlerinden başka bir şeye rastlayamayan ekip, sonunda bir fabrika bulur. Ancak bu fabrika terk edilmiş olmasına rağmen kendi kendine çalışmaya devam etmektedir. Uzay gemilerine döndüklerindeyse, önceden tanımadıkları bir yaratıkla karşılaşır. İkicanlı denen bu yaratıklarla nasıl iletişim kurabileceklerdir? İkicanlılar nasıl bir politik düzenle yönetilmektedir? Peki onları bu ölüm gezegeninden kurtarmak iyilik midir yoksa kötülük mü?"

Altını Çizdiğim Cümleler:
"Bedensel işlerden nefret ederim," diye soludu Doktor. Havalandırma birimindeki bir boşluğa sıkıştırdıkları fener, kütüphaneye gidip kolları kitaplarla dolu dönerlerken yollarını aydınlatıyordu "Daha önce, sınırlı olanaklarla böyle icatların ortaya çıkarılabildiğine inanmazdım. Hele yıldız yolculuklarında..."

"Bizimki de bilinmeyen bir gezegene gerçekleştirilen ilk toprakaltı iniş olmalı," diye düşüncesini belirtti Kaptan.
Herkes gülmeye başladı."

"Doktor onu duymamış gibi duvara doğru yürüdü, ötekiler kalkıp arkasından koşmaya başladıklarında duvarla arasında yalnızca birkaç metre kalmıştı. Arkasındaki koşuşmayı duyunca elini uzattı ve duvara dokundu. Eli kaybolmuştu. Bir saniye öylece durduktan sonra bir adım attı ve tamamen yok oldu. Ötekiler durdular, solukları tıkanmıştı. Doktorun hâlâ görünen sol ayak izinin bulunduğu yere diz çöktüler."

"Yüksek bir uygarlık düzeyinde her şey, şu ya da bu şekilde, bir giysi giyerlerdi herhalde," dedi Mühendis. "Ve bu ikicanlı çıplaktı."
"İlginç...'çıplak' dedin," diye işaret etti Doktor.
"Yani?"
"Yani bir sığıra veya maymuna 'çıplak' demezdin, öyle değil mi?"
"Tüyleri var da ondan."
"Hipopotamların ve timsahların da tüyleri yok, ama onlara 'çıplak' demezsin."

"İnsan olarak, tabii ki insanca bağlantılar kurup, yine öyle yorumlar yapıyoruz. Dünya'dan getirdiğimiz insan kurallarını uygulayıp, gerçekleri de insani kalıplara sokuyoruz. Ben kesin olarak biliyorum ki bu sabah hepimiz aynı şeyi düşündük: Vahşetin, katliamın kurbanlarıyla karşılaştığımızı. Ama gerçekten bilmiyoruz ki..."
"Bir dakika, sen buna inanmıyorsun galiba," dedi Mühendis.
"Konu benim neye inandığım değil. Aden bizim inançlarımıza ters düşüyor."

"Bu ilk temas konusu kesinlikle tarafsız değil. Bizi bulduklarında, bu bizi aradıkları için olacak. Ve o saatten sonra, bir anlaşmaya varmak çok zorlaşacak. Kuşkusuz bir saldırı gerçekleşecek ve biz, hayatta kalmak için savaşacağız. Ama diğer taraftan, eğer biz onlarla karşılaşmaya çalışırsak, anlaşmaya varma şansımız yüksek olmamakla birlikte, en azından doğacak."

"Kendilerini çok iyi hissediyorlardı. Kristal berraklığındaki gökyüzünde yılan gibi kıvrılan Samanyolu, elmas bir gerdanlık gibiydi."

"Dünya'da bile, herkesin bildiği ama buna rağmen toplum olarak kabul edilmeyen kesin şeyler var. Sosyal yaşamda, örneğin, bu ikiyüzlülüğün belli bir kısmının zorunlu olduğu bile söylenebilir. Bizde sınırlı bir fenomen olan şey, onlarda merkezcil ve evrensel, hepsi bu."

"Bilgi teorisinin -hayranlık uyandıracak derecede kusursuz ve tam- bir kötüye kullanımı. Bu, istedikten sonra, fiziksel herhangi bir şeyden çok daha berbat bir işkence aracı olabilir. İzole etmek, baskı altında tutmak ve zor kullanmadan zorlamak."

Keyifli okumalar :)

Görsel: Sahibinin sesi - Sittirella marka

9 yorum:

  1. Ya kitap yorumu olduğu için okumuyorum :)
    Ama kadife mi o?
    YIldızlar çok güzelmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katilin kim olduğunu söyleyen cümleleri paylaşmamaya gayret ediyorum :) O sebeple, okumanda sakınca yok...
      Kadife değil, eskimiş bi' fularım. Sehpa örtüsü olarak görevini devam ettirmekte :)

      Sil
  2. üstteki yoruma güldüm:)sadece fragmandan dizi takip ederim ben,senin kitap özetlerini okuyunca aynı hisse kapılıyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yuh! :) Bence oku bak, kendine iyilik etmiş olursun :)))

      Sil
  3. ya ben bu kitabı senden gördüm okudum sittirellacım, stanislaw lem ile ilk tanışmamdı, çok fazla yer betimlemesi yapması beni olaydan kopardı, eee hadi tamam fln oldum okurken sürekli, bir de tüm düğümün çözüldüğü yer, aden uygarlığının keşfedildiği noktayı çok hızlı geçiştirmiş gibi geldi, ne biliym mesut olamadım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke Solaris kitabını okuyarak tanışsaymışsın.
      Aden, 1959 yılında yayınlanan ilk kitabı. Okurken bunu göz önünde bulundurman gerekiyordu. Aden uygarlığının keşfi bölümü açılabilirmiş ve kitabı çok daha ilginç hale getirebilirmiş haklısın :)
      Ben, bi' yazarın ilk kitabından son kitabına doğru okuyarak, kitapların yazım yılları, şartlarını göz önüne alarak, yazarın her yeni kitabındaki değişimi/gelişimi izleyerek okumayı seviyorum. Başlangıç kitabı olarak Aden nefisti. Günümüzde yaşıyor olsaydı neler yazardı hayal bile edemiyorum. Solaris'in bile şu ana dek iki filminin çekildiğini düşününce... erken gelmiş dünyaya işte :)
      Kişisel görüşümün hevesinizi etkilemeyeceğinden eminseniz... uyarısını bundan yapıyorum :)

      Sil
    2. hehehhe yok yok okuma hevesimi olumlu etkiliyor senin görüşlerin, senden gördüklerimi alıyorum:) solaris'te de gözüm var onu da alayım o şekilde bi daha değerlendirme yapıcam haklısın:)

      Sil

Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...