Kore Dizileri v2 :)


Madem oturup seyrettim; tespitlerimi tamamlayayım :)))
Hangi dizileri seyrettiğimi merak edenler oldu, hemen sıralayayım:
49 Days
Boys Over Flowers
Dream High
Mary Stayed Out All Night/Marry Me Mary
Playful Kiss
Protect The Boss
Pasta
Secret Garden
You're Beautiful

Ne yalan söyleyeyim, eğer Lehçe öğrenme zorunluluğum olmasaydı -ve de dislektik olmasaydım- Korece öğrenmeyi çok isterdim :)
Bu dili çok seviyorum! :) 
Nedense bana çok yakın-kolay ve anlaşılır geliyor. Dinamik ve konuşurken duyguların ifade edildiği bi' dil. Biraz da kaba :) Ne güzel küfür ederdim ben bu dilde :P
Ö-höm! :)) yani demek istediğim; iki-üç yıl uğraşsam gayet iyi yazar-okur-konuşurdum ben bu dili :)))
Kısmet değilmiş :/

Gelelim geçen gönderi de unuttuğum klişelere...

* Fighting!
Bayıldım-bittim ben bu 'Fayting!' olayına :)))
Çok fena-pis-afili-güzel gaz verme sözü bu :)
Aslansın-kaplansın, sakın vazgeçme, elinden geleni ardına koyma, vazgeçmek yok, aynen devam, yapabileceğinin en iyisini yap, mücadeleye devam' vb. tüm gaz verme sözcüklerini-cümlelerini bi' araya toplamış adamlar, tek sözcük yapmışlar: Fighting! :)))
Bence sırf şu 'Fayting!' için oturup bi' dizi izlenir :)

* Terlik şart! :)
Tamam, evlerde her yer pırıl pırıldır, özellikle zeminler bal dök-yala olur :)
Şahane bi'şi bu.
Genelde yer yataklarında yattıklarından, evlerde zeminin tertemiz olmasına özen gösteriyorlar ve terlik giyiyorlar.
Buraya kadar şahane...de :) O takım elbiselerin, gece elbiselerinin altına bembeyaz-biçimsiz terlikleri geçirdiklerinde nasıl komik bi' görüntü ortaya çıkıyor, annatamam :)))
Veya kırmızı-beyaz puantiyeli terlikler... evin hanımı çakma kürkle salonda oturuyor, makyaj badana suratında, inciler dizi dizi...ayağında cart yeşil-ucu açık-biçimsiz terlikler :)
Bari rengi uydurun...olmuyor işte :)

* Esas kızın donatılma sahnesi olmazsa olmaz.
Dizinin bi' yerinde -genelde ortalarında bi' yerde- esas kız kılık-kıyafet-ayakkabı-çanta donatılır.
O ana dek saçma sapan, salaş, dikkat çekmeyen kıyafetlerle gezen esas kız o andan itibaren assolist havasına giriverir :)
Yok böyle bi'şi! Çok eğlenceli oluyor izlemesi :)))

* Birinin önünde diz çökmek.
Bakın bu çok önemli bi' nokta.
Bi' kişinin diğerinin karşısında diz çöküp oturarak gözleri yerde olması demek; yalvarma, gururunu hiçe sayarak yalvarma, affedilme-bağışlanma isteğini gösterir.
Kişinin çaresiz kaldığında başvuracağı en son şey budur ve nedense her dizi de bu sahne üj-bej kez tekrarlanır.

* Doğarken cep telefonlarıyla doğmuşlardır.
Herkesin telefonu çalar... dizide diyalogların yarısı telefonda geçen diyaloglardır :)
Şahsen, Kore'de şebeke ücretlerinin çok düşük olduğunu düşünüyorum yoksa o kadar konuşmaya-mesaja bi' aylık maaş yetmez :)
Bi' diğer mesele de, teknolojinin her yere sinmiş olduğu gerçeğidir.
Aşmışlar teknolojik aletler konusunda.

* Evcil hayvan yoktur. (varsa da çok azdır.)
İki tane balık gördüm şu ana dek iki de köpek. Köpekler bahçede kalıyordu.
Evde köpek-kedi hiç görmedim.
Koreliler köpek eti yiyollaaaa :/
Son yıllarda ülke imajını kurtarmak için köpek eti ile yemek yapan restoranlar kapatıldı veya köpek eti kullanmaları yasaklandı diyollaaaa :/

Kore'li bi' çıtır olsam ve bu dizileri izlesem aklım bi' karış havada gezerdim :)
Çok yakışıklılar nan! :))) Hatta 'yakışıklı' kelimesi bile hafif kalıyor :)))
Kore'de artiz avına çıkardım (ve benden kaçmazdı, avlardım) :)))
Unuttuğum bi'şi varsa nütfen hatırlatın.
Yorum-morum ekleyelim gönderi altına, eksik kalmasın :)
Fayting! :)


Görsel: Google Images

20 yorum:

  1. Ben daha hiç kore dizisi hiç izlemedim ama kore filmlerinden biliyorum valla çocuklar hoş şimdi. Bir de böyle sevimli bir tipleri var. O böyle kara kara gözlere hayran oluveriyorum :P

    Korece mikemmel yaa hotoyomoso mesela atıyorum ahaha kızınca böyle sesler çıkıyor. İnanılmaz güzel korece-japonca taklidi yapıyorum bu filmleri izledikten sonra.

    Donatılma sahnelerini seviyorum ben yaaa, donatılsın kızlar!! Terlikleri görmedim tabi ama terlik günümüzde de imajı yere çakıveriyor maalesef :/

    Bir de çok uzaklaşma yaz arada sırada, i miss you babe bye :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de izlememiştim...bi' arkadaşım var, ikide bir Kore dizilerinden bahsedip onlarla ilgili gönderiler yapıp duruyor.
      Sırf o 'izle bak' dediği için izlemeye başladım :) Sonra öyle enteresan geldi ki, diziyi izlemek için değil, farklılıkları görebilmek için devam ettim. :)))
      Dil şahane! :)
      An nyeong haseyo! Meribaaaa :)
      Kamsa hamnida; Tişikür ederim :)
      Bittim bu dile, bittim! :)
      O her yaşa ayrı hitap; büyüklere, yaşıtlara ve küçüklere ayrı hitap şekilleri... :)
      Neyse, ara ara izlerim artık.
      Donatılma sahneleri süfer; maymun gibi girip manken gibi çıkıyolar ya... vay anasını sayın seyirciler! dedirtiyor insana :) donatılsınlar tabisi de!
      Terlik meselesine gelince; işyerinde bile giyiyolarmış Gamze :/
      Takım elbiseli adamların toplantılarını terlikle yaptıklarını düşünüyorum da :)))
      Oki-doki, daha sık yazmaya çalışıcam beybi :)

      Sil
  2. Off en klişelerini izlemişsin diyecektim ki zaten klişe olmayan da çok nadir, nereden bulacağız öyle yani... Kaçmak imkansız. O değil de biz Amerikanların ateşli öpüşmelerine alışmış insanlar olarak geçen post bahsettiğin o ucubik öpüşmeler çok rahatsız ediyor beni ya, işte o zaman çok alaksız bir kültürle baş başa olduğumuzu hatırlıyorum. Yoksa diğer klişelerinin bazıları Yeşilçamda da var mesela. Olmazsa olmaz "donatılma" ve zengin piçleri gibi gibi. Yeri gelince absürt-komik olabiliyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konumuz 'Kore Dizilerinden Klişeler' :))) Elbette en klişeleri olacak :) Ahahahah 'Aman allam, bu bambaşka' diziler de var, onları da izleyeceğim bi' ara zaman bulduğumda :)
      Bu arada, nütfen, 'öpüşme' demeyelim... dudak değdirme o :)
      Dokunma olmadan aşk olur mu? ben bunu düşünüyorum.
      Öyle bilekten tutup çekiştirmelerle, anaokulu çocukları gibi birbirine hakaret etmekle aşk yaşıyorlar hala, buna gülüyorum :)))
      Komik işte, sadece 'o-haaaa! bu kadar da olmaz artık! yuh!' demek için bile izlenir :)
      Çok ciciler nan!

      Sil
  3. kendi kendime öğrenmeye kastım ama çok ilerleyemedim, tabii biraz da tembellikten. O kadar kolay gelmedi nedense bana :) iphone'da birsürü uygulama var, sokakta korece sayan veya basit diyalogları tekrar eden kulaklıklı biri görürseniz o benim :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hana, tul, set, net :)))
      Ben bile ofisten ayrılırken 'Kanda!' deyip çıkar haldeyim :)
      Güzel bi'şi gördüğümde 'Yeppuda!' demek süfer oluyo :)
      Bence tembellik edilmese öğrenilir bu dil :) pratik-kulak alışkanlığı için diziden bol ne var? :)

      Sil
  4. dediklerinde çok haklısın, bissürü klişeyle, tuhaflıklarla dolular
    ama gel gör ki bi nevi bağımlılık yapıyolar bende öyle oldu en azından
    bunda insan demeye kıyamadığım yaratıkların etkisi yüzde bi milyon (:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onlara 'insan' diyenin... :)))
      Çok erken gelmişim ben dünyaya ve aklım başıma çok geç gelmiş :/
      Üniversitede Kore Dili ve Edebiyatı okur, yan dal İngilizce alır, işletme/finans master'ı yapar, Kore'nin teknoloji devlerinden birine kapağı atardım :)
      Seul'de çalışır, 'Gangnam Style' neymiş cümle aleme gösterirdim! :)))
      Oooooof, offf! :)
      Reenkarnasyona inanmak istiyorum! :)

      Sil
  5. Bayıldım tespitlerine ve yazının son Kasım'da desteklenir ;)))) çok severim ve izlerim dizinin ost larınada bayılırım :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tişikür ederim efenim :)
      * Atladığım bir sürü şey kalmış...meselam:
      Görücü usulü evlilik görüşmeleri olmazsa olmaz!
      Kör buluşma diyorlar buna, ailenin münasip gördüğüyle gidip tanışıp-görüşüyorsun.
      Genellikle zengin ailelerin çocukları için pek modadır bu :)

      * Eşler birbirlerine sen-ben konuşmazlar.
      Çocukları varsa, onun üzerinden hitap ederler.
      Meselam çocuklarının ismi Sema Suna Bong ise;
      ''Suna Bong'un annesi, Suna Bong'un babası, Suna Bong'un amcası diyerek güya birbirlerine seslenirler :)

      * Çok içerler! İçki içmek milli sporlarıdır :)
      Soyu, pirinç şarabı, pirinç rakısı gibi isimleri olan içecekleri içerekten çiçek olurlar :)

      şeklinde devam eder bu genellemelerim :)

      Sil
  6. Aslında her ülkenin kültürünü tanımak için dizilerinden birer ikişer örnek izlemeli:)
    Koreliler sempatik olabilirler ama köpek yemeleri:(( Tamam, bir yerde diğer hayvanları yemek de pek farklı değil işin özünde. Yine de köpek gibi insanla birebir iletişim kurabilen, insanlara kolaylıkla bağlanabilen, duygularını tama yakın anlatabilen bir canlıyı pişirip yemek masasına koymak çok vahşice geliyor bana..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana kalırsa artık köpek eti yemeği bırakmışlar.
      Ciddi bi' modernleşme, ülkenin imajını yenileme çalışmasına girmişler ve ilk işleri köpek eti ile yemek yapan tüm restoranların kapanması olmuş.
      İzlediğim tüm dizilerde köpek etine dair tek kelime geçmiyordu ama evcil hayvan kültürleri yok.
      Bir tek kedi görmedim mesela.
      Her ülkenin, diğer ülke insanlarına tuhaf ve hatta iğrenç gelen alışkanlıkları var.
      Bizim kokoreç yememiz mesela bir çok avrupa ülkesinde 'iğrenç!' sayılıyor.

      Sil
  7. Koreliler ve dizileri süperler yahu :)) Çok sevimliler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevimsizleri de var ama evet, dizileri güzel :)
      Bizdekiler gibi 5 yıl sürüp baymıyor, tadında bırakıyorlar:)

      Sil
  8. Sittirella, sana da mı bulaştı Kore diziciliği.
    Ben de bir başladım, artık Amerikan dizisi izleyemez oldum. Bir de Kore dizisi blogları olduğu için oradna yeni çıkan ve tavsiye edilen Kore dizilerini de görüp iyice bu işe sarmaya ev çat pat Korece sözcükleri konuştuklarında anlamaya başladım :) Ben de dili çok seviyorum :)
    fighting sözcüğü benim de favorilerimden.
    Bide mısır kekleri, bir çok dizide mısır keki yiyorlar o dikkaitmi çekti, yemek kültürleri zaten dizilerde öyle bir tanıtılıyor ki, çiğ balık asla yemem diyen ben, yiyesi gelip bir deneyesim geldi oluyorum :)
    Ayrıca evlerdeki o terlik olayı çok meşhur, tüm evlerde de aynı terlikler. Bu da kültürlerini çok iyi yansıttıklarını gösteriyor, ülkelerini tanıtıyorlar dizilerle.
    En sevdiğim dizi 49 Gün oldu benim, onda bolca gözyaşı dökmüşlüğüm vardır.
    Şimdi A gentelmans dignity'i izliyorum. Onu da tavsiye ederim, bu sefer gençlik dizisi kıvamında değil, 40 yaş erkeklerini ve Kore'in elit eğlence yaşamını anlatıyor, epey komik sahneler var..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mısır keki deseler yine iyi; BALIK KEKİ diyollaaaa :)))
      Hamsili kek gibim bi'şi olsa gerek bu :)))
      Ben Kore dilini söktüm :) Nassı güzel 'Kıde' diyorum, bi' duysan ;)
      Yavaş yavaş izlerim artıkın, sırf yakışıklıların hatrına bile izlenir, allaaa günah yazmasın :)
      Ahahahahah, sevgilim az fırçalayacakmış beni, dur fırçamı yiyip de geleyim, yakışıklılara övgüye devam edeyim :D

      Sil
  9. ben bunlarla nasıl dalga geçiyordum böyle dizi mi olur çok komik hiç gerçekçi değil falan filan ama gel gör şimdi ki halimi yok amerikan dizini hızlandırarak izliyorum hani kafam rahat olsun sonra ver elini lee min hoo götür beni yurduna yalnız öpüşme olayına nasıl irite oluyorum anlatamam adam gibi öpüşsenize ne o oyle dudak değdirmek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepi topu bir kez dudak değdirirler, onu da beş dakika boyunca farklı açılardan gösterirler :)
      Ahahaha
      Çok eğlenmiştim Kore dizileri izlerken, dur bu hafta sonu bulayım yeni bir dizi de yine Korelilere sarayım :)

      Sil
  10. şimdi bu Kore olayını anlamak üzere önceki yazılarını okudum da, o esas kızın donatılmasını bir an domaltılması anladım... ülen! hem de kılık kıyafet ayakkabı çantasıyla domaltıyorlar yavrucağı.. kafam basmadı.. hem seks sahnesi yok hem domalma nasıl olacak derken köşeli jetonum düştü:))) neymiş kardeşim bu kore dizileri:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asdfkjhgfdssdfghjklşjhgfd
      ''Dervişin fikri neyse zikri de odur'' derler, bildin mi? :)))
      Asdfghjkllkjhgfdsasdfghjkkjgfdasdfghj
      Hala gülüyorum nan! :)))

      Sil

Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...