A Z


Yazar: Hakan Günday
Orijinal dili: Türkçe
Basım yılı: 2011
Yayınevi: Doğan Kitap

Arka Kapak Yazısı:
''Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi...

11 yaşında bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının, bu iki çocuğu kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontup birbirlerine hazırlayışının, (bütün anlamlarıyla) Yazı’nın bu iki çocuğu birleştirmesinin hikâyesi.
Çocuk şiddeti, hayatın şiddeti, aşkın şiddeti, inancın şiddeti, hırsın şiddeti üzerine, A’dan Z’ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle bir roman...''

Altını Çizdiğim Cümleler:
''Maddenin hallerinden biri de 'olağanüstü' olandır.''

''Çünkü dünyanın en çabuk geçen, geçer geçmez de en hızlı yakalanılan hastalığına sahipti : Umut.''

''Müslüman kadınlar. Baksana, o kadar seksi olmalılar ki, her yerlerini kapatıyorlar. Yani bir açsak kendimizi, tutamayacaksınız kendinizi, diyorlar bize, anlıyor musun? Üzerimizdeki kumaşları çıkarırsak, kendinizi kaybedersiniz, demek istiyorlar biz erkeklere! Evet, evet, bunu hiç düşünmemiştim ama böyle olmalı! Yani insan, dünyanın en güzel kadını değilse niye saklasın kendini? Tecavüze uğramaktan korkuyor olmalılar! Şöyle düşün, sen hiç nüdist olan güzel bir kadın gördün mü? Yok! Belki müslüman kadınlar bir çeşit silah gibidir. Ölümcül bir silah gibi! O kadar ölümcüller ki, kılıflarından asla çıkarılmıyorlar. Nükleer bombalar gibi! Asla ateş etmiyorlar ama hep oradalar! Yani bir ortaya çıksalar, dünyanın sonu olacak! Herkes onların kölesi olacak!''

''İnsan doğar. On-on beş yıl sonra dünyanın nasıl bir tezgah olduğunu ve doğumla ölüm arasına nasıl hapsedildiğini fark eder. Bu aslında bir histir, bilgi değil. Ve ilk tepkisini verir. Avazı çıktığı gibi bağırarak. Bu çığlık, kalabalığın içinde cüzdanını çaldırdığını fark eden kişinin çaresiz haykırışına benzer. Önce, aşağılayan ve umursamaz bakışlar atan kalabalık, sonra da aşırı gürültüye dayanamayıp, içlerinden birini, bağırıp çağıranla konuşmaya gönderir. O da gidip ''Biz de çaldırdık cüzdanı, ne var? Senin gibi kıçımızı yırtıyor muyuz?'' der. Böylesi bilimsel bir müdahale için, genelde diplomalı olanlar tercih edilir. Kalabalığın kayıtsızlığı karşısında yavaş yavaş sesi kesilen yaygaracı, gerçeği kabullenir ve çevresindeki boşluğu insanlarla doldurur. Buna büyüme denir. Yetişkin olma. Tam olarak, yetişkin uysallığı.Yapay bir haldir. Tasarlanmıştır. İşlevselliği üzerinde hesaplar yapılıp öyle biçimlendirilmiştir. Yetişkin uysallığının temeli, toplumun varlığını sürdürebilmesi için toplumdaki her bireyin bir boka yaraması gerektiği inancında yatar. Ve en önemlisi, yetişkin uysallığı, tamamen ölçüsüz bir dünyada, milimetrik biçimde ölçülür.''

''Ama bazılarının kafası kalındır ve onlar son nefeslerine dek bağırmaya devam eder. Çünkü hayat aşırı bir süreçtir, çünkü dünya aşırı bir yerdir ve ikisinin de hak ettiği, suratlarının ortasına inen aşırı şiddetli yumruklardır. Bu yüzden, ergen isyanı, bir insanı öldürmek için onu altmış kez bıçaklamaktır. Çünkü gözlerini dünyaya ancak on dört yaşlarında açabilen biri, her insnanın, ağzı tüten en az altmış ejderha tarafından kuşatılmış olduğunu anlayandır. Sonuç olarak, insanlığın ergenlik hali, bütün aptallığına rağmen, hayatı boyunca, özgür bir yaratığa en çok benzediği dönemdir.''

''Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar? diye söze girmişti kızılderili. Onlar ne olacak?'
Onlar da, göğüslerinde bir et parçasıyla, canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da, Yaşamak demeye devam edecekler.''

''Nereden bilebilirdi insanoğlu? Varlığının sonuçlarını.
Hepsinin de yanıtı aynıydı: Hiçbir yerden...
Belki de bu sayede hayat devam ediyordu. Kime, neye neden olduğunu önceden bilemediği için... Çünkü her davranışınızın zaman içindeki bütün sonuçlarına önceden tanıklık eden kişinin ilk tepkisi, büyük ihtimalle, durmak olurdu. Durmak ve durdurmak. Dehşet içinde. Hareket etme korkusundan kalbi durana kadar. Çünkü her hareketin nihai sonucu acıydı ve belki de, insanoğlu bunu bilse hiç doğmazdı. Belki de daha kötüsü, bütün bunları bilse de doğmaya devam ederdi. Ne de olsa, insandı ve doğası gereği arsızdı. Doğmak için her şeyi yapardı. Gerekirse karnından çıktığı annesinin leşini doğumhanede bırakır, hatta dünyaya ikizine yağışık bile gelir, ama yine de doğardı...''

''Zaten her insanın, yaşadıkça uzmanlaştığı bir yan mesleği yok muydu? Geçmiş Tasarımı ve Yönetimi adında müthiş meslek!''

Keyifli okumalar :)

Görsel: Google Images

20 yorum:

  1. uzun zamandır böyle altı çizilesi bir kitap okumamıştım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de.
      O kadar çok cümle altı çizdim ki, buraya aktarsaydım hepsini, kitabı okumuş kadar olurdu izleyen arkadaşlarım.

      Sil
  2. kaç zamandır kara listede duruyor ama daha almak nasip olmadı, bu yazıyla tekrar hatırlamış oldum, teşkkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim men de boor.
      Bence al, hatta listenin ilk sıralarına yerleşsin.

      Sil
  3. Okurken bazı bölümlerde kafamı yana çevirdim ani refleks olarak.

    Hakan Günday yazsın hep yazsın durmadan yazsın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ilk on sayadan sonra attım elimden, iki hafta yüzüne bakmadım kitabın.
      Tekrar elime aldım, bir solukta bitirdim desem yeridir.

      Sil
  4. okumali sittirella tesekkurler paylastigin icin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim Gülçin.
      İmkanın varsa, muhakkak okumalısın :)

      Sil
  5. Okumalı gerçekten ! Şimdi çalıştığım günleri özledim işte,o zaman vapurla gitmiştim bir dönem işe ve yolda o kadar güzel ve seri okuyordum ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evimizin önünde tramvay durağı var.
      İşyerimin karşısında da... tam altı durak :)
      En kolay-hızlı-sorunsuz ulaşım, özellikle kışın soğuğunda veya kar yağarken.
      O aradaki 15-18 dakikada bile okumaya çalışıyorum.
      Okumaya açım, hasretim.
      O sebeple sol sırada ''Benim olsalar'' listesi yaptım, o listeye ekleyeceğim tüm kitapları bir şekilde alıp-okuyacağım.

      Sil
  6. Keskin dilli bir kitap, etkisi uzun sürüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keskin dilli de, bakalım etkisi ne kadar sürecek benim üzerimde.

      Sil
  7. Ben de okudum ve çok etkilendim bu kitaptan, adı AZ ama kendi ÇOK bir kitap, Hakan Günday ın diğer kitaplarını da okumayanlara öneririm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok genç yaşta yazmaya başlaması ve uzun aralar vermemesi de Hakan Günday'ın ayrı güzel yönü... daha çok kitabını okuyacağız :)

      Sil
  8. şiddetin dozu yükseliyor ama hakan gündayın dili rahatsız etmiyor değil mi =)
    ama derdanın annesiyle ilgili kısımlar zorlamıştı beni
    kitaba ben de hasret kaldım - taşınamıyoruz bi türlü
    her yer her yerde ev karman çorman
    bi sürü işim var

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ediyor.
      Ben pis küfür edeni sevmem mesela... edepli-adaplı küfürlerdir tercihim.
      Buradaki her küfrü okuyuşumda içimden ben Hakan Günday'a küfrediyorum, yaza yaza bunu mu yazdın? diye.
      Hasta bir beyne, zararlı bir ruha sahip olduğuna inanıyorum.
      Potansiyel var onda.
      ''Arıza olmasa yazamaz'' deyip de okuyorum.

      Ne zaman taşınyorsunuz siz ya?
      Mailime de dönmedin :/
      On günde bir mail adresimi kontrol eden benim gıcıklığım yetmiyor, sen de aynısını yapıyorsun :)
      Mailleşmesek valla daha iyi gibime geliyor, burdan daha sık görüşür olduk :D

      Sil
  9. Alinacaklar listemde bu kitap onun icin yaziyi okuyamadim spoiler iceriyor diye :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçermiyor aslında be kuzum :)
      Keşke okusaymışsın :)

      Sil
  10. Henüz çeyreğini okudum ama daha şimdiden.. sarsıldım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir bilsen, daha sonuna dek kaç kez sarsılacaksın MARTI...
      Keyifli okumalar :)

      Sil

Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...