Sanki, son bej-on yıla dek hafta altı gündü, Pazartesi'yi sonradan eklediler, herkeste şok etkisi yarattı da sendromu bile oldu :)
Valla, ya hiç sendrom-mendrom yaşamıyorum, ya da her gün sendromluyum-farkedemiyorum.
Benim için yataktan -bana göre- kargalar kakasını yemeden çıktığım her gün 'Te allam yine mi uyuyamıcem? Ben böle şansın taaaaaaaa...!!!' günüdür ve böyle bi' sevimsiz, bi' tatsız-tuzsuz, ne bileyim bi' yamık, bi' yılık yanı vardır o günlerin :)
(Yamık'lan yılık Ege şivesinden gelyo, bilmeyenne öyrensin deye didim :)
Bi' de yımırta va'dır, bun' da bilin.)
* Bi' kaç gün önce uyandığım, baktım benim minnak topalak ortalarda yok.
Hiç adeti değildir, her sabah bana doğru aheste aheste, esneye esneye gelip 'Miyavdın' demeden yapamaz :)
Yatağında, kanepe arkasında, şifonyer altında, yine göbeği serin bi' yere dayayıp, uyudu kaldı kesin dedim :)
Elimi yüzümü yıkadım, kahvemi hazırladım, içiyorum-ayılmaya çalışıyorum; hala ses yok.
Neyse, yedim-içtim, gittim dişlerimi fırçalıyordum ki, uzaktan bi' 'Miv!' sesi geldi.
Kıllandım :)
Aklıma gelen hep başıma geldiğinden, kapıyı açtığım gibi dümdüz balkona yürüdüm.
Evet, sevgilim sabah evden 05:30 gibi çıkarken balkon kapısını kapamış. Benim balkon delisi turuncu minnak kaşla göz arasında balkonda kalmış. Yemiş sabah güneşini balkonda 2.5 saat kadar, şaftı kaymış tüy yumağının :)
Kapıyı açtım ama, bizim asilzade gayet aheste adımlarla, kuyruk dimdik söylene söylene içeri girdi, suratıma ters ters baktı, gitti mutfağın ortasına boylu boyunca uzandı :)
Ya ben sevgilimden önce çıksaydım evden?
O da kapatıp kapıyı gitseydi? 7. katta, balkonda 8-10 saat yalnız :/
Sevgilim gülmekten ağlarken benden fırçayı yedi! Gerçi ben de o sırada sırıtıyordum :)
Bize ders oldu resmen.
Minnak; hala akıllanmadı tabiside.
Daha balkon kapısının kulpunu tutmadan dibimde, o minik-pembe burun kapının camına dayalı :)
* Türkçe dersim şahane gidiyor!
Öğrencilerim 'soğuk soğuk karpus' yemeyi ve 'çorap' içmeyi seviyorlarmış!
Olsun, bu da gelişme tabiside :)
Şaka bi' yana, üç temel zamanda 100 den fazla fiil çekiyorlar, gurur duyuyorum nan! :)
* Kitap okuma yalan oldu son iki haftadır.
Bir sayfanın yüzünü açtığım yok.
İş-ev-haftada iki gün ders, beklenmedik bi' misafir, bi' piknik, iki film-bi' sinema, araya bi' proje yetiştirme, eğitimler vs. derken; imdak!
Zengince bi' apla yok mu beni evlatlık alsın? :) (abi de olur) :)))
Ne bi'lim bana ev alsın, o evi eşyayla donatsın, desin ki; kızım ye-iç-yat-oku, arada gez, al sana üj-bej bin harçlık, yay anasını satem! :)
Çok tembelim, çoooook! :)
* Tramvayda eve geliyorum; bi' duraktan 3 tane civan-delikanlı Türk genci bindi.
Başladılar ağza alınmadık küfürlerle kendi aralarında şakalaşmaya.
Öyle küfürler ki; kanatlanmışlar havada uçuşuyorlar!
Bi' durak, iki durak, üç durak derken inecekleri durağa geldiler. Ben de kapı yanında oturuyorum. Tramvay durdu.
''Bi' dahaki sefere daha orijinal küfürler kullanarak konuşun ki, Türkçe bilenler bile anlamasınlar'' dedim.
Suratlar şahaneydi! Pancarla Gül kurusu arası bi' tonda onları durağa heykel ettim.
Bu başıma gelen üçüncü olay burada. Hepsinde ''S.Ella durur mu? Lafı gediğine koymuş'' durumu yaşıyorum burada.
Edepsizler! Sonra ''Türkler kötü!'' oluyor... haklı adamlar, ne desek boş.
Bizden hakkaten bi' cacık olmaz.
* Loto oynadım, umutluyum.
On melyon Te-Re-Ye cik bi' rakama tekabül ediyo.
Çıkarsa; herkesin evine benden klima! :)
Bas bas paraları yapmayı planlıyorum, akla gelecek en saçma salak şekilde ''para harcama görgüsüzü'' olmaya and içtim!
'Ona veririm-buna bakarım-hayır duası alırım-fakire yardım-fukaraya destek' gibi şeyler deyince yukardaki yemiyor abicim!
Bu sefer de böyle deneyeceğim şansımı; yok adam gibi-mantıklı düşünceler!
Paradan duvar kağıdı yaptırmak isteyen olursa; haberim olsun :)
(Oricınıl-yüzlük bankotlarla hemi de)
* Daha önceki bi' gönderimde bahsetmiştim; 'yeni çıkan yasayla pet shoplarda veya internet üzerinden canlı hayvan ticareti yasaklanıyor' demiştim.
Yasaklamışlar.
İnsanlar çok acayip.
İnsanoğlu dururken, şeytana ne gerek var anlamıyorum.
Bi' tasma gördüm az önce... 1000 Liracık.
Tasmayı alana yanında köpek hediye ediyorlar!
Pes! :/
* Bu ülkedeki evlerin balkonları, genelde totomun çapının iki katı büyüklüğünde oluyor.
Bizimkisi istisna :)
Bi' de balkonlarda su gideri olsa iyiydi.
Balkonun mu var-derdin var arkadaş.
Sileceksin! Silerek temizleyeceksin!
Sefası pek güzel ama silmesi... #£/(>@@>!!!!
* Gazeteleri de acayip zaten, el kadar.
'Ulusal-günlük gazete' deyimini burada şaka amaçlı kullanabiliriz.
Her yerde yerel gazeteler var, tirajları üj bin-bej bin.
Bi' de belediye başkanı ne yemiş, hangi sporcuları bilmem nerede ne kazanmış üzerinden gidiyor haberler.
Gel de arama şimdi, gazeteyi nasıl katlayacağımı bilemeden yaptığım iki saatlik Pazar sabahı kahvaltılarını.
Eklerini bile özledim yav :/
* 4. katta yaşayan, sürekli karşılaştığım komşuma pek sempatik geldiğimden olacak, beni her gördüğünde yüzündeki kocaman gülümsemesiyle çat-pat Fransızca konuşuyor.
Anladığımdan öyle emin ki; geçiricem bi'gün ağzının ortasına elimin tersiyle- merhabalaştığım tek komşumdan da olacağım.
Olmamak için ne diyoruz?
'Fransızca bile olsa merhaba merhabadır'... günün özlü sözü bu :)
Fotoğraftaki dili ısırmak-yemek serbesttir :)
Saygılar efem...
Görsel: Sahibinin sesi - Sittirella marka