Sana Gül Bahçesi Vadetmedim / I Never Promised You a Rose Garden



Yazar: Joanne Greenberg
Çeviri: Nesrin Kasap
Orijinal Dili: İngilizce
İlk Basım Yılı: 1964
Yayınevi: Metis Yayınları | 2015

Kişisel görüşlerimin okuma hevesinizi etkilemeyeceğinden eminseniz veya bunu göze alarak okuyacaksanız devam edin lütfen.
Ben uyarmış olayım da...

Bu kitabı üçüncü okuyuşum oldu, bi' on yıl kadar sonra tekrar okurum.
Bugüne dek okuduğum ve dönüp dolaşıp yine okuyacağım en iyi on kitap arasındaki yerini yıllar önce almıştı ve bu sıralamadaki yeri asla değişmeyecek gibi görünüyor.
Şizofreniyi yenmiş olan yaratıcı yazarlık profesörü Joanne Greenberg, kendi hayatından ve yaşadıklarından esinlenerek yazmış deliliğin hikayesini. Deborah ve onun kaçış dünyası Yr, topluma ve onun kurallarına, dayattığı değerlere uyum sağlamak - boyun eğmek yerine bunlara ters düşenler ve uzlaşamayanlar, akıl hastalarının sessiz kuralları ve yaşadığımız dünyayı nasıl algıladıkları olabildiğince anlaşılır şekilde dökülmüş kelimelere. Belki de çevirinin sadeliğidir eseri bu derece akıcı ve rahat okunur yapan...
Beyin, düşünce, akıl hastalıkları ve akıl hastalarının yaşadığımız dünyayı ve hayatı algılama biçimleri vb. konulara ilgi duyanlar ilk fırsatta okumalılar bence.

Arka Kapak Yazısı:
"İçine doğduğu dünyanın kurumlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen, iletişimsizliğin karanlığında yaşayan on altı yaşındaki bir genç kızın öyküsü...
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliği, resmi tanımıyla akıl hastalığını anlatıyor: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sığınmıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah'ın akıl hastanesine "düşme"sine neden olur. Böylece hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun "kurtarma operasyonu" başlayacaktır.
Greenberg'in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, "akıl hastalarının gizleri" üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece "normal" kavramını sorgulamaya götürüyor bizi."

Altını Çizdiğim Cümlelerden...
"...sevdiğiniz insanları korumak için hiçbir zaman dünyayı yeniden kuramayacağınızı anlatmaya çalışıyorum size. Ama bunun için uğraşmış olmanızı haklı göstermek zorunda da değilsiniz."

"Tıpkı her yerde olduğu gibi, burada da saldırganlar saldırıya uğrayanlardan üstün tutuluyordu. Ne de olsa dünyadan fazla kopmamış kişilerdi saldırganlar."

"Ama gömülü bir yalanın iğrenç kokusunun nasıl suçlunun peşine düştüğünü, her şeyin içine sinip küf ve kokuşma yaratıncaya değin suçlunun soluduğu havayı kapladığını da iyi biliyordu."

"Bir keresinde, Helene, "Kaçık kişi, boynundaki ilmeği kopmuş biridir," demişti, çünkü hepsi de kendini öldürme isteği duymuş, bunu gerçekleştirmek için çabalamıştı ve hepsi de ölülere imreniyordu. Hastalıkları bir bakıma, dünyanın kendi çevrelerinde döndüğüne inanmalarından kaynaklanıyordu..."

"Carla yalnızca, "Birinin cezası olmak hoşuma gidiyor; gerekli olduğum duygusunu veriyor bu bana," diye mırıldanıp güldü, ama onda pek görülmeyen bir acılık vardı gülüşünde."

"Kimisi, akıl hastası olan kişiler artık kendilerinde korku uyandırmadığı için rahatlamış, kimisi de, akıl hastası kadınların söze dökülmüş düşünceleriyle kendi söze dökülmemiş düşünceleri arasında gizli bir benzerlik olduğunu sezip dehşete düşmüştü."

"Adalet uygulanmıyorsa, namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa, sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor peki?"

"Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"

"Bir keresinde, sokakta bir teşhirci gördüğüm için beni azarlamıştı. Adamın ilgisini çektiğime göre, benim de bir şeyler yapmış olduğum kanısına varmıştı. Öfke ve korku içinde, bütün erkekler yerçekimi yasasıyla bana doğru çekiliyormuş gibi söylenip durmuştu. Ona, 'Benim gibi çoktan mahvolup yozlaşmış birini ne yapsınlar? Ben kimsenin işine yaramam ki,' demiştim. O da bana bir tokat patlatmıştı, çünkü söylediklerim doğruydu."

"Yüzlerce kez yanıldım ben. Ama çirkin, mahvolmuş, umutsuz ve zehirlenmiş hem de zehirleyen bir maddeden oluşmuş biri olduğum için haklıymışım gibi görünebiliyordum."

"Kefen ve gelinlik. Birbirinin aynı olan iki giysi. Dinle bak! Ölürken yaşamak; yaşarken ölmek; savaşırken teslim olmak ve teslim olurken savaşmak zorunda kalıyorsun, değil mi? Benim yolumda, bütün karşıtlıklar aynı anda verilir ve karşıt hedefler için aynı araç kullanılır."

"Kafasında doktora armağan olarak anlatabileceği bir gerçek bulmaya çalıştı. Görme konusu olabilirdi bu -bir cismin her çizgisini, düzlemini ve rengini görse bile, bu cisim hiçbir anlam içermiyorsa görüsünün geçersiz olduğunu, dolayısıyla bunun körlük sayılabileceğini söyleyebilirdi ona; hatta ünlü üçüncü boyutun belki de salt anlam olduğunu, bir düzlem yığınını bir kutuya, bir Meryem Ana'ya, ya da elinde antiseptik şişesi tutan bir Dr. Halle'ye dönüştüren güç olduğunu bile söyleyebilirdi."

"...zihinlerindeki ışık için, dostlar için, doğa yasalarına tepki olarak duyuları soğuk ve acı için, bu yasaları beklenti edinecek kadar derinlemesine kavrama yetisi için, görkemli bir ritim içinde birbirini izleyen gündüz ve gece için, yükseklere sıçrayan kıvılcımlar için, dostlar için...
Yaşamlarının ne denli güzel, ne denli imrendirici olduğunu biliyor muydu bu insanlar acaba?"

İyi okumalar...

Görsel: Google Images
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...