''Doctor Who'' Küçük Prens'in gezegenine gitsin mi? :)
Bence gitsin! Tardis'in uğramadığı bi' orası kaldı, o da olur bakarsın :)
Hep Dalek, Hep Cyberman, Hep Ood... nereye kadar?
Sanki koskoca evren üj-bej yaşam formu etrafında dönüyor, teallam yareppim...
''Exterminate! Exterminate!'' başka da bi' numara bilmezler, pis-kaka Dalekler!
Zaten David Tennant'ı özlüyoruz :( Onsuz ne olacak bu evrenin hali?
Şşşşşştt.... kendine gel kızım, geçti, geçti... :)
* Aklıma gelmişken yazayım, sonra unuturum-munuturum.
Buradaki hamilelerin hemen hemen hepsi zeytin yutmuş sivrisinek gibi.
Hiç mi bi' şey yemezsiniz? Hiç mi aşermez siniz? Şaşırıp kalıyorum!
Hani Ebru Şallıylan Victoria Beckham apla kapışıyorlar ya; ''yok sen 5 kilo 125 gr aldın, yok ben 4 kilo 723 gr aldım'' diye... peeeeeh!
Burada hamileliğin başlangıcındaki kilosundan eksik kiloyla doğuma girenler var!
Söyleyin onlara; istedikleri gibi bunalıma girebilirler :)
Akıl-fikir diyorum...
* Dün loto oynadım :)
Gıcıklık olsun diye bakmıyorum çekiliş sonuçlarına. Yarına dek milyonerim anasını satem :)
Hayal üstüne hayal kurmak serbest bu gece. Ne zaman büyüyecem ben allam yareppim? :)))
* Hayal demişken;
Bi' evim olsun. Her yanı cam olsun ama dışardan içerisi asla görünmesin :) Camlar kendi kendini temizlesin.
Yerler, duvarlar, fayanslar, lavabolar, küvetler de kendi kendini temizlesin. Hiç toz olmasın.
Mutfakta kendi kendine dünya mutfaklarının en lezzetli yemekleri pişsin :) Bulaşık makinesi kendi kendini doldursun-yıkasın-yerleştirsin. Dolabı açtığımda canım ne çektiyse bulayım. Hep dolu, hep temiz hep tazecik meyve, sebze ve bilumum (evet, bilumum, bkz: tdk) ıvır zıvırla dolu olsun. Çamaşırlar kendini temizlesin ve hatta ütülesin!
Ve, bi' makine olsun böyle, duşa kabin gibi. Girelim içine, 15 dakikada duşumuzu almış, saçlarımız kurumuş, fönlenmiş, kaş-bıyık-bacak vs. temizlenmiş, manikür-pedikür tamamlanmış, ojelerimiz sürülmüş ve hatta makyajımız yapılmış olarak çıkalım içinden :)
Oh mis! Böyle hayale ömür feda :)))
Hanimiş; bu hayalimizde Nutellanın kalorisi sıfır. Kaşık kaşık ye! :)
* Sivrisinek lafı geçmişken;
Sağolsun sivrisineğimiz iki gündür mükemmel çalışıyor, bi' sanatçı edasıyla...
Sanırım simetri hastalığı var, tüm kolları bacakları aynı noktadan şişirmiş ki, kaşırken rahatlık olsun!
Ooooof, of! Alerjiğim ben ya :/ Biri şunu durdursun.
* Hava yine kapalı, soğuk, ha yağdı - ha yağacak.
Ey denyo hava! Bir kaç saate kalmaz yine açarsan, 30'lu derecelere dayanırsan çok pis küfür edicem.
Hatta balkona çıkıp sana orta parmak göstericem, haberin olsun!
* Kardeşimin kızı, prensesim Türkçeyi yeni öğreniyor :)
Geçenlerde Skype açık, yüzyüze görüşüyoruz, halayı görünce şımardı şımardı ve bi' konuda annesiyle inatlaşmaya başladı... laf öyle bir noktaya geldi ki;
''aksisin, aksi!'' dedim. El cevap; ''sensin taksi!'' ve çekti-gitti.
Artık nasıl bi' anlam çıkarttıysa... :))) şımarık, çok bilmiş böcük!
* Türkçenin nadir bulunan bi' dil olduğu ülkede yaşamanın keyifli yanları da var :)
Mesela tramvay durağında, alışveriş merkezinde vs. bağıra çağıra Türkçe konuşan yurdum insanını keyifle dinleyip olmadık bi' anda iki kelimeyle onları dumura uğratıp geçmek çok zevkli nan! :)
Yüzlerindeki ifade görülmeye değer :)
Kötüyüm ben, kötüyüm... kötüyüm, kötüyüm. :)
Görsel: Google Images