Bugün işlerimi zamanında toparlayamadım. Hazır geç kalmışken sessiz ofisin tadını çıkarayım dedim. Kendime bir kahve aldım açtım sözlüğü başladım okumaya.
Bir yandan da blog sayfamı açtım.
Durum şu: blog sayfamda aynı anda 33 kişi online!!! ve sol framedeki ilk başlığa tıkladığımda karşıma çıkan ilk adres blog sayfamın adresi :)
"N'oluyo nan!!!" dedim, şaka gibi...acaba öldüm de haberim mi yok?
Malum sözlükte ölen kişinin başlığı sol frame'i esir alıyor, okudukça olayı anladım :)
Buyurun burdan yakın, yüz elli beş numaralı entry:
entel olmaya çalışan türk kızı
155. internette blog ortamlarında da maruz kaldığımız kız tipidir. en belirgin özellikleri eski sevgililerinden internet ortamında intikam almaya çalışmalarıdır. en sevdikleri film "
eternal sunshine of the spotless mind", en sevdikleri kitap "
küçük prens"tir.
işim gereği bu aralar oturup blog okumak zorundayım. rastladığım bazı bloglar ise bu başlığa cuk oturmakta izninizle paylaşacağım.
ilk bloğumuz;
http://sittirella.blogspot.com/
filmlere kitaplara bakılırsa ne kadar klişe varsa sıralanmış. meraklara "ölünce aşk ta ölür mü?" yazılmış, güzel türkçemizde "ta" diye bir kullanım yok, "aşk da" olacak canım o.
müzik kısmında "müzik göz değil kulak işidir olm!" diye belirtilmiş,
yıldız tilbe'den
yann tiersen'e yumuşak bir geçiş yapılmış (bir kulak ikisini birden nasıl kabul eder bilinmez).
yazılarda yine gizemlilik, anlaşılmazlık hissi hakim. büyüyordu, sorgu memuru değildi, uzun sürdü, sancılı oldu, aylarını aldı, dizi kanadı... diş perisi yalan, noel baba da yok zaten!
ha bir de bunların ortak özellikleri hepsinin çok yorgun olması! hor kullanılmış, çabuk tüketilmişler. kendilerine "
cici" bakmaya devam etsinler ne diyeyim... seçtiği nick de pek bir cesur yalnız; "
sittirella" !
*****
deyip saydırmaya devam etmiş kondüktör alımlarıyla çaylaklıktan çıkıp ''yazar'' sıfatına sahip olan ekşi sözlük yazarlarından ''krep'' :)
Haliyle üzerime alınmak zorundayım, adam eşek nalı kadar blog adresimi koymuş oraya :)
Tam bir ''ergen gerisi'' olup -yarıştıracağım- şimdi. Bi' de böyle deneyeyim belki aynı dili konuşunca anlar millet :)
Şimdi;
Haksız değil, adam haklı beyler :)
''aşk ta'' olur mu? ''aşk da'' olmalı.
KoltukDan kalkDım diyeceğim bundan sonra... ne bileyim, ''yaşlılık Da zor geliyordu ona hayat Da''
İyi günDe kötü günDe, hastalıkDa-sağlıkDa ya Da ne bileyim ona kurşun Da işlemez, şimşek De :)
Bu böyle gider.
Profil benim, zevk benim, ister Da derim ister Ta derim. İşin komik yanı; tasasının sana düşmesi krep.
Yazım kurallarına ''kutsal bilgi kaynağı''na entry girerken dikkat etmek zorunda kalıyorum. Orada da (bak Da dedim :) sevin) krep, sucuklu yumurta, patatesli-kıymalı börek gibi isimlerin ardına sığınıp sağa sola saldırmıyor, kimlik üzerinde yazan adımla paşalar gibi entari döşüyorum.
Yıldız Tilbe'de dinlerim Yann Tiersen' de...
Sanırım Y ve T harflerine takıntımdan ileri gelen bir durum :)
Benim kulaklar ''bunu dinlerim- bunu asla'' diye seçmece çalışmadıkları için; hoşuma giden herkesi dinliyorum. Sesin güzelse sen de söyle bir şarkı, seni de dinleyeyim.
N'apayım? İşyerimde sıkıldığımda kulaklıkları takıp dikkatimi dağıtmadan çalışmama devam etmemi sağlayan Yann Tiersen müzikleri :)
Merak ettiysen de söyleyeyim; Amelie'yi seyretmedim, o hatunun tipini de zerre kadar sevmem.
''Entel'' olmaya çalışmak saçma bir tabir, keşke olabilsem ama ''entelektüel'' olmayı çok isterdim.
Türkçe dersi verirken millete, önce altına yazdığın başlıktaki saçmalığı fark edebilseydin keşke.
''
Ancak bir gerizekalı'' Küçük Prens beğenisi üzerinden birini karalamaya kalkar. Kitabın kapağını açmış olanın bu iki kelimeyi duyduğunda gözleri parlar.
Yazdıklarımda ne gizem var, ne anlaşılmazlık. Anlayamadıysan bu senin problemin. Bari milletle paylaşıp kendini rezil etmeseydin :)
Harika bir çocukluk geçirdim, sorunsuz ve sivilcesiz bi' ergenlikle ilerledim.
Üniversite hayatını dibine dek doya doya yaşadım.
Sağlıklı ve uzun soluklu ilişkilere sahip olup dostlar edindim.
Deli gibi sevdiğim bi' erkekle üç yıldır evliyim.
Arasıra yorgunum ama bu işimin ve iş yükümün bana getirdiği tatlı yorgunluklardan olsa gerek.
Global bi' teknoloji firmasının Türkiye ülke satınalma/tedarik yöneticisiyim, bunun yanı sıra, EMEA diye adlandırdığımız rejyonun da kategori yöneticiliğini yapmaktayım.
Eh, müsadenle... bu kadar iş tanımı yazarken bile yorulduğuma göre çalışırken de yorulayım.
1.80 boyundayım, 68 kilodayım, uzun kızıl -kahve saçlıyım, özene bezene yaratılmışlar kısmına dahil olanlardanım ve de taaaam otuz üç (köfte dudaklarımı kıvırarak söyledim bak bunu) yaşındayım.
Daha n'olsun? :)
Ege'liyim, otuzbeşbuçuk'um, anne-baba sağ bu konuda da açık çıkmadı.
''Kaybeden, hor kullanılmış, çabuk tüketilmiş'' gibi tanımları bana yakın mesafede kullandığın için kırıldım, aşkolsun!
Keşke kalkıp sözlüğe yazacağına okuduğunu iddia ettiğin sayfama ''Ya Sittirella, sen kimsin nesin? Bunu doğru bunu yanlış yapmışsın'' diye iki satır mesaj bıraksaydın da ben de sana paşalar gibi cevap verseydim.
Bir de; filmlere-kitaplara bakılırsa ne kadar klişe varsa sıralanmış demişsin, bak buna üzüldüm.
Bu ülkede tek bi' Türkçe kitap bulamazken...
Satın aldığım e-kitapları tabletten okumanın tadı sıfırken...
O kitapları A4 büyüklüğünde sayfalara yazdırıp, sırf kağıda dokunarak okuyor olmanın bile benim için ne büyük bir lüks olduğunu bile bilmiyorken...
Sinemaya gidip her filmi izleyememenin sıkıntısını çektiğimi bilmezken...
Kendi dilimi doyasıya konuşamamanın rahatsızlığını yaşadığımdan habersizken; sen hala işin entelindesin dantelindesin.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın ne kadar kötü olduğunu uçmayıp-kaldığın sürece daha iyi anlarsın.
Bari bi' ''şeyi'' eleştirmeyi kafaya koyduysan, oku, incele, anla ki, neyi-kimi eleştirdiğin hakkında fikrin olsun.
Aç profilimi, yazdıklarımın tamamını oku-izle, sonra gel bi' daha konuşalım seninle.
Sevgilerimle,
Turnusol kağıdı: Sittirella
Hanimiş: kullanıcı adımı severim,
hiç te ''cesur'' değil, çok şirin nan :) Neye göre-kime göre ''cesur'' bir ''nick'' anlayamadım, gel de anlat bi' zahmet.
Türkçe konuşarak anlat ama, nick-mick bozuyor hacım güzel Türkçemizi :)
Hanimişiki:
Hiç te değil...
Hiç De olacak değil mi?
Te allam yareppim! :) Gizemmiş, entelmiş... dantelmiş ve bunların hepsi benmiş.
ara: akıl fikir
Dipnotdediğindipteolur; ekşi'den gelen arkadaşlar, valla boşuna zahmet etmeyin bu gönderiyi sadece -sırf egosu tatmin olsun diye- krep'e yazdım. Sözlükte üç beş şukela almıştır belki ama kimse de çıkıp '' negzel demişsin nan'' dememiş, yazıktır.
Görsel: Sahibinin sesi - Sittirella marka